Sevgi Çeşmesi Masalı - Masal Köşesi

Sevgi Çeşmesi Masalı


Evvel zaman içinde tellal hamam içinde, Çocuk kuzu otlatırken Deve su içerken paşa saray içinde. Sarayda yemek pişer, yemekte aşlar oynar. Aşı yedim doydum. Kesrik'ten Harput'a koştum. Harput’ta bir güzel var. Saçı uzun dize kadar. Gel gidelim dedim. Kaldım koca dağında. Ne inek var ne tarla. Aşağı indim dağından .Masala başladım damında.. 

Bir varmış bir yokmuş zamanın bir güzeller güzeli, yanakları al kendisi dal gibi Selvi Kız varmış. Selvi Kızı görenler bayılır kalırmış adeta. Ama Selvi kız kimseye pas vermezmiş. Kimsede de gözü yokmuş. Onun gözü dağların ardındaymış. Gözünün görmediği, sesini duymadığı, hiç tanışmadığı, çok mutlu edebileceği yakışıklı bir gencin dağların olduğunu hissedermiş.
Köylüden ne kadar talibi de olsa hep red edermiş
  
Köyünün insanlarını hiç sevmezmiş aslında. Haklıymış da aslında. Sürekli o köyde insanlar birbirlerine kızınca kötü kelime kullanırlarmış. Köyün esnafları ise zengin olmaya zenginlermiş ama küçücük bir su testisini bile pahalıya satarlarmış. Kimse kimseye acımaz, birbiriyle hoş beş etmezlermiş. Çünkü oranın insanları aslında birbiriyle hep rekabet içindeymiş.

O dağların ardında kendi halinde mutlu mu mutlu, güzeller güzeli bir aile varmış. Güzeller güzeli derken huyu, suyu ile güzellermiş. Boyları boyları ile güzellikleri değilmiş. Bu ailenin de herkesin yardımına koşan bir kızı ve bir  oğlu varmış. ''Adı da Can Oğlan'miş.
  
Günün birinde öyle bir sıcak almış, öyle bir Sıcak almış ki memleketin her yerini… Ne ot kalmış hayvanların yiyeceği, ne de gölgesinde uzanıp dinleyeceği bir ağaç. Bir gün memleket sıcakla debelenirken Selvi Kız’ın köyünde neredeyse insanlar dışarıya çıkamaz olmuş. Evlerinden adım bile atamaz olmuşlar. Git gide evlerinde ne aş ,ne bir damla içecek suları kalmayacak düzeye gelmişler. Paraları varmış varılmasına, ama parayı harcayıp yiyemedikten sonra para neye yararmış.
  
Selvi Kız’ın hep aklında olduğu, gidip göremediği yere gidip oradaki insanlardan derman istemesi ise gördüğü rüyadanmiş. Zaten merak edip dururmuş. Yola çıkmış. Siz diyin bir gece ben diyeyim binbir gece. Şaşırmış kalmış. Uzak yakın olsun diye dua edermiş hep yollarda. Derman oradaymış sanki de.

Köye varmış. Cennet burası herhalde diye düşünmüş. Köylünün biri ''Can kardeş canım kardeş, yardım edeyim. Ne istersen. Çok mutlu olmuş Selvi Kız. Olanı biteni anlatmış. ''Aha bu ilerde köyümüzün çok sevip saydığı Can oğlan var bacım. Gidip konuşalım Belki o bir şeyler bulur'' demiş. Can Ogan’ın evine gelmiş. Anası açmış kapıyı. Köyünün susuzluk çektiğini söylemiş. Çok üzülmüş Can Oğlanın  Anası. 'Kızım bizim evin ardında bir su geçer. Ama bu su sen de kırk köye ben diyem kırkbin köye derman olan bir sudur. Herhalde mutluluğumuz da o sudan kaynaklanır. Sen o sudan bir maşrapadan götür. Kurumuş çeşmeye dök. Hem köyün insanlarının içi ferah olacak, hem de köyünde kıtlık olmayacak. Ama sonra gel bana teşekkür et olur mu?'' Selvi Kız çok sevinmiş. Yola çıkmış. Sanki uzak yakın olmuş. Varmış köyüne .Çeşmeye koşmuş. Suyu dökmüş. Çeşme coşmuş. Çağlayan gibi. Köylü içmiş. İçtikçe hem huyları hoş olmuş, hem de suları bir hoş. Birbirlerine karşı hem hoş kibar olmuşlar hem de hoş sohbet eder olmuşlar. 
  
Selvi Kız Can Oğlan'ın evine gitmiş. Kapıyı çalmış Can Oğlan açmış. Sanki Birbirlerine vurulmuşlar. İki tane lafın belini kırmışlar. Can Oğlan''nın anasına teşekkür etmeyi de unutmamış. Aşkları dillere destan olmuş adeta. Kırk gün Kırk gece iki köy eğlenmiş düğünlerinde. Köyün adı da ''Sevgi Suyu Çeşmesi'' köyü olmuş.
Gökten üç elma düşmüş biri yazanın başına, lafı tatlı içi hoş olanların başına biri de bizi dinleyenlerin başına... 

Berat BİNGÖLLÜ 
Okuloncesi Öğretmeni
ELAZIĞ ANAOKULU
 

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
24Eyl

ÇUBUK ALİ

05Ağs

DENİZKESTANESİ.

26Tem

ACIDAN ÖĞÜT

19Nis

Lavanta Çiçeği ve Mutluluk

01Şub

Manolya Kokusu