Yavru Ceylan ve Yemeni - Masal Köşesi

Yavru Ceylan ve Yemeni


Bir varmış bir yokmuş. Haktan gelen çokmuş kıymet bilene, şükür edeni azmış aklına gelmeyenlere. 

Bir varmış bir yokmuş. Çok uzak bir ormanda bir sürü ağaç ve hayvan yaşarmış. 

Birlikleri,Sevgi ve saygıları diğer ormanlarda söylenir dururmuş. 

Gel zaman git zaman memleketi sıcak almış. İnsanların nefes alacakları o ormanlara gitme istekleri ne kalmış, ne de cesaretleri.Çünkü ormanlar birbir yanıyormuş zaten. 

Bizim ormandaki ağaçlar,hayvanlar hem korkuyorlarmış,hem de çareler bulmaya çalışıyorlarmış.Çünkü bu kuraklığın bir gün oraya geleceğini düşünmüşler.
  
Tüm hayvanlar Çam ağacının altında toplantı yapmaya karar vermişler.Her türlü kötü bir durumda birlik olacaklarına söz vermişler. 

Bu ormandaki hayvanların ve bitkilerin aldıkları kararı duyan diğer ormanlardaki bazı hayvanlar bu ormana gelmişler.Bunlardan biri de Yavru Ceylanmış.

Yavru Ceylan hem çok güzel, hem biraz da karamsar,olumsuz düşünen, sürekli yakınan bir hayvanmış.Ailesi ile birlikte yerleştikleri bu Ormanda hemen kalacak bir barınak yapmışlar. 

Ormanı gezmeye çıkmışlar ailece. Epeyi ilerlemisler neredeyse ormanın dışına gelmişler. Bir yanık kokusu almışlar. Avcıların ateş yakıp avlanmak için geldiklerini gördüklerinde hızla ilerlemişler.Yavru Ceylan, ilerlerken ayağı takılmış düşmüş. Ama hızlı kaçması gerekiyormuş.Fazla ilerleyemeceklerini anlayan aile geldikleri yerde ağaç kovuklarından birine saklanmışlar.Ağaç onları saklaması gerektiğini biliyormuş.Dallarını aşağıya doğru sarkıtmış.O gece orda kalmışlar. Ağacın kovuğunda otururken ağacın köküne doğru bir yolun gittiğini farketmişler.Ağacın köküne doğru ilerlemeye ,yavaş yavaş gitmeye karar vermişler.Geldikleri yer bir saraymış.Sarayda tahtta oturan bir Sultan'mış.Sultan onları görünce çok güzel karşılamış. Yedirmiş,içirmiş,sonra da çok güzel bir oda hazırlatmış.Sabah olmuş.Yavru Ceylanın  iyileşmesi için herşeyi yapmışlar.Bir sandık açmış Sultan .İçinden bir yemeni çıkarmış. Yemeninin içine biraz gül kokusu dökmüş.Yemeniyi örtmüş  Yavru Ceylan'a.Yavru Ceylan Gül kadar güzel bir kız olmuş.Ailesi şaşırmış kalmış.Gül kokusu dolu bir şişe vermiş.''Sizi bu her zaman kurtaracak.Ormanı,ağaçları, ailenizi yeter ki inanın ve güvenin ''demiş.Yola çıkmışlar. 

Az gitmişler uz gitmişler.Bağa girmişler.Ternebi yemişler.Dağa gitmişler savanda dut toplamışlar. Gah oturup iki lafın belini kırmışlar,gah  yemişler içmişler varalım demişler, devam etmişler.Varmışlar .Sanki kimsecikler yokmuş.Ama o kadar çok zaman geçmiş ki ağaçlar boynunu bükmüşler.Meğer Ormanda kıtlık, başlamış.Ağaclar boynunu bükmeye,hayvanların ise yerlerinde kımıldayacak takatları bile meğer kalmamış. Çok üzülmüş. Ağaçların altına damla damla dökmeye başlamış cennetten bir yer olmuş sanki tüm ağaçlar. Sıra gelmiş hayvanlara. Ama elindeki Gül kokusundan o kadar az kalmış ki ne yapsam ne etsem diye düşünmüş. İnanması gerektiğini Sultan'ın hep söylediğini hatırlamış. Örtüyü örtmüş başına. Dua etmiş. Uyuyakalmış.Uyandığında Gül suyunun döküldüğünü görmüş. Gül Suyunun  boylu boyunca gittigi yer uzun bir dere olmuş. Ordan tüm hayvanların su içtiklerini görünce o kadar çok mutlu olmuş ki .

Tüm hayvanlar suya kavuşmuş.istek ve Duanın her derde deva olacağını anlamış. Geldikleri Orman aklına gelmiş. Oradaki tüm ağaçların ve hayvanların çok kötü olabileceklerini düşünmüş. Ama elinde kalan yalnızca Ormanın İçinden geçen derenin suyuymuş.Ama nasıl o ormana götürebileceğini düşünmüş durmuş.Yemeni aklına gelmiş.Onu örtüp uyuduğunda yine bir şeylerin değişeceğini düşünmüş. Örtmüş uyumuş. Yanında bir bakracın durduğunu görmüş. Doldurmuş gitmiş. Ormana gelmiş .Ağaçlar, hayvanlar susuz ve kavrulmuşlar sıcaktan. Öyle bir şok olmuş ki elindeki bakraç yere düşmüş. Koca bir dere olmuş. Tüm ormana hayvanlar su taşımışlar.Bakracın düştüğü yerde iki kaya parçası varmış.O kaya parçası yaşlı bir Nene bir Dede olmuş. Meğer o yemeni Neneninmiş.o Nene ile Dede ise Anne ve babasıymış Yavru Ceylan'ın.Meğer Yavru Ceylan şükür etmedikçe ailesi taş ,kendisi ise Ceylan olmuş. Gül Kız yani Yavru Ceylan annesi ve babasına sarılmış. Hayatı boyunca dua etmeyi,umut etmeyi,şükür etmeyi,yakınmamayı öğrenmiş. Bir daha da yapmamış. Hem kendine hem de çevresine mutluluk saçan bir Kız olmuş.Gökten üç elma düşmüş biri hayal hep kuranlara, biri şükürü dilinden düşürmeyenlere ,biri de anlatanın başına. 

Berat BİNGÖLLÜ 
Okuloncesi Öğretmeni 
Elaziğ Anaokulu

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
24Eyl

ÇUBUK ALİ

05Ağs

DENİZKESTANESİ.

26Tem

ACIDAN ÖĞÜT

19Nis

Lavanta Çiçeği ve Mutluluk

01Şub

Manolya Kokusu