Batılılaşma kelimesinden yola çıkarak açıklamamıza başlarsak eğer daha akılda kalıcı bir etki bırakabiliriz sanırım. Muasırlaşma, asrileşme olarak deyimlerle anlatılan batılılaşma genellikle yanlış anlatılıp algılanmıştır. Batılılaşmayı “Avrupa’dan alma, Avrupalı olma” basmakalıbı içinde değerlendirirsek yanlış bir tanımla yapmış oluruz. Dilimizde 18. Yy’dan sonra duraklama-gerileme dönemleriyle birlikte bu terim yer etmeye başlamıştır.
Eğitimde Batılılaşma dedik; nedir peki bu batılılaşma? İyiye mi yoksa daha bir alt seviyeye indirgeme faaliyeti mi?
Az önce de bahsettiğimiz gibi batılılaşmanın yanlış bir şekilde anlatıldığını söyledik. Batılılaşma iyiye götürdüğü sürece doğrudur. Buna bağlı olarak eğitimde uygulanan politika başarılı bir şekilde uygulanırsa bir üst seviyeye çıkaracaktır. Çağın getirdikleriyle uyumlu olunca eğitimde de ilerleme kaydedileceğine inanmaktayım. Avrupa’da veya Uzak Doğu’da teknik açıdan donanımlı bir şekilde eğitim gören öğrencinin ihtiyacı ne ise ülkemizde de eğitim gören bir öğrencinin ihtiyacı aynı orandadır. Talebe yönelik çalışmalarla eğitimde iyi yönde bir batılılaşma sağlayabiliriz. Ama bunu yaparken de artısını eksisini düşünerek, ileri bir adımı atmadan da o adımın neye mal olacağını hesaplamak gerekmektedir. Bunu sağlayabilirsek inanıyorumki eğitimde muasır seviyeye geleceğimizi hatta bu seviyenin de üstüne çıkabileceğimizi söyleyebilirim.
Ülkesini eskimiz bir çağın değerinden, modern sisteme eriştirmek isteyen Atatürk “Ülkenin gerçek kurtuluşunun eğitimle sağlanacağını” söyleyerek eğitimin önemine vurgu yapmış ve eğitimde yapılan inkılâplarla daha iyi bir seviyeye çıkılacağından bahsetmiştir.
Geleceğimizi şekillendirecek olan şimdinin öğrencilerine köprü olacak küçük ama gerekli adımlarla çalışmalarımızı bu yönde geliştirebiliriz.
Eğitim ne denli kaliteli olursa, öğrenci o derece kaliteli olacaktır. Kaliteli öğrenci, kaliteli bir ülke demektir.
