Terör ve hastalık oluşturan sektörler - Numan Aladağ

Terör ve hastalık oluşturan sektörler



İslamiyetin ana prensiplerinde biri de adalettir. Adaletin bulunmadığı toplumda emniyet ve itimat olmaz. Emniyet ve itimadın bulunmadığı toplumlarda ise huzursuzluk, dahili-harici düşmanlların işini kolaylaştırmak, bereketsizlik, hastalıklar başgösterir.
 
Sanayi ötesi toplum Ülkeleri'nin ürettiği ürünlerin pazar payını (İhracat) arttırmak için, başka ülkelerde seçilmiş ve atanmışları, kayıtdışı kazanç elde etmeye teşvik ediyorlar ki, onları diledikleri şekillerde kullanabilsinler. İslam Dini, Kur'an-ı Kerimde haram olan herşeyi yasaklamıştır. 

 

Haksız kazanç: Canlı veya cansız başkasına ait olan bir şeyi, sahibinin haberi olmadan almaktır. Bu İslamiyetle bağdaşmayan bir faaliyettir. Kayıtdışı kazanç; toplumun huzurunu kaçıran ve halkı rahatsız eden bir alışkanlıktır. Bütün Hukuk sistemlerinde olduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti kanunları da kayıtdışı kazançları (Rüşvet ve her çeşin kayıtdışı kazanç) suç saymış, yasaklamış ve cezalara bağlamıştır. Haksız kazanç, toplumun huzurunu kaçırmakla kalmaz istenmeyen ve başta ekonomik olaylar olmak üzere, her türlü olayların ortaya çıkmasına da sebep olur ve dahili-harici düşmanların işini kolaylaştırır.
 
Sanayi ötesi toplum ülkeleri, başka ülkelerin seçilmiş ve atanmışlarını hegemonyası altına alabilmek için, sürekli kayıtdışı kazanç elde etmeletrni teşvik ettirme stratejisini uygulamaktadırlar. Eğer ki bir seçilmiş ve atanmış yetkili dünya işlerini Allah korkusundan üstün tutma ahlakına haiz ise, işte o ülkenin ve o ülke de ki şirketlerin vay keyfine! Eğer ki, o karar organı Türkiye de ticari faaliyet gösteren o ülkenin dediğini yapmaz ise, o ülke de o karar organı statüsüne sahip kişileri deşifre eder, hem kendisi-ailesi hem de ülke güvenini kaybeder. Allah korusun.

 

EKONOMİK VE ANARŞİK TERÖR OLUŞTURAN SEKTÖRLER

Bir örnek verelim: Binlerce mağaza zincirine sahip bazı mğazalar, Türk sanayicisine diyorlar ki, senin ürettiğin ürünleri satarız ama, sen RAF bedeli verirsen ürünlerini raflarımıza koyarız diye talep ediyorlar. Türk sanayicisi de ürettiği ürünler hareketlilik görsün diye istemeyerek RAF bedelini veriyorlar. Sanayici de, verecekleri RAF bedelinin bir kısmınıu telafi etmek için, fabrikasında ki, elemanların bir kısmının işine sın veriyor. İşine son verilenler de, FETÖ terör örgütü ve buna benzer dahili-harici ''İhanet şebekeleri'' nin eline düşüyor ve Türk Milletinin huzurunu bozmaya çalışanlara yardımcı oluyorlar. 

 

MÜHENDİS BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM'IN DİKKATİNE!

Binali Bey, önce bir mühendis olarak Türk sanayicisinin sorunlarını en iyi bilenlerdensin. Rununda taşıdığın Vatan sevgisi aşkı ile diyorsun ki: ''Gün Dostunu Düşmanını Tanıma Günüdür.'' Milli seslenişin eğer ki, halen geçerli ise ve bunu sadakat ve samimiyetle söyledin ise, o zaman RAF bedeli alanların, FETÖ Terör örgütünden daha tehlikeli olduğunun bilincinde misin? 

 

RAF bedeli alarak terör oluşturan mağaza zincirlerine bu cesareti ve desteği veren mutlaka birileri vardır. Bu konuyu Türkiye Cumhuriyeti'nin bir mühendis Başbakanı olarak, acilen ekonomik-anarşik terörün oluşmasına sebep olanlara dur demenin zamanı gelmedi mi?  RAF bedelinin uygulanması ile hem haksız rekabet hem de ekonomik-anarşik terör oluşturan bir hizmet sektörü olduğu unutulmamalıdır? RAF bedeli şartı demek, Türkiye de, ekonomik-anarşik terörün tırmanması demektir. Bu konuyu defalarca Türk kamuoyu ile paylaştık, ne yazık ki, kimse ilgilenmiyor.

 

Üzülerek ifade edeyim ki, FETÖ Terör örgütü de bir zamanlar tüm kamu kuruluşlarında, her türlü ticarette, eğitim de, politika da ve bürokrasi de cirit atıyordu ve bu ''İhanet şebekkeleri'' kontrol altına alınmayarak, 15 Temmuz da şeytana uyarak, Büyük Türk Milletinin, birlik-beraberliğini bozmaya kaltı. Önce Cenab-ı Allah, onların belasını verdi, sonra da Türk Milletinin birlik-beraberlik ve Vatan sevgisi ruhu onlara haddini bildirdi. Onun içindir ki, Başbakan Binali Yıldırım'ın, FETÖ Terör örgütünün, yaptıklarını gözönüne alarak, bu RAF bedeli şartı terörünün sömürüsüne acilen dur demelidir.

 

Mühendis Binali Yıldırım Bey, Türk kamuoyuna Mili seslenişleriniz halen geçerli ise ve güncel değilse o zaman, RAF bedeli ile haksız kazanç sağlayanlara dur diyeceksin.

 

Eğer ki, Türk Milletinin güvenini almak ve daima haksızlıkların karşısında olacağız mesajların ve diğer Milli seslenişlerin halen geçerliliğini koruyorsa ve söylediklerinin arkasında isen, acilen bu RAF bedeli rezaletini araştırıp, dur demelisin. RAF bedeli şartı ile Türk sanayicisine ürünlerini satarım diyenlerin, Hem ekonomik hem de anarşik terörün oluşmasına sebep olduklarının herhalde bir mühendis olarak biliyorsundur. 

 

Ayrıca Ermeni soykırımına yıllardır açıkça destek veren bir ülkenin, Türkiye de binlerce mağaza zincirine sahip olan kuruluşun bağlı olduğu holding'in üniversite yetkilileri, çok yakın tarih'te Ermeni soykırımına destek vermesini de Türk Milleti olarak unutmadık. Ve bu mağaza zincirleri de, RAF bedeli şartını diğer binlerce mağaza zincirleri gibi aynen uyguluyor. Başbakan olarak, stratejik önem taşıyan bu olumsuzlukların bilincinde misin? Eğer bilincinde değil isen, işte sana açık ve net bilgiler.

 

Bir Başbakan diyorsa ki, ''Gün Dostınu Düşmanını Tanıma Günüdür.'' ve yardımcısı Mekmet Şimşek'in, ''Yolsuzluk YapanlarınALLAH Belasını Versin'' o zaman, bu Mili seslenişler, daima geçerliliğini koruduğunun mesajını uygulamak için, RAF bedeli şartı diye bir şartın ortadan kaldırılması gerekir ki, Türk sanayicisi ve çiftçisi rahat bir nefes alsın.

 

SAĞLIK VE TARIM BAKANLARININ DİKKATİNE ! 

Pet şişelerde ve damajanalarda satılan su, güneş gören yerlere koymak acaba sağlığa uygun mudur? Bu konuda üretici ve satıcıya gereken uyarılar yapılmış mıdır? Bunun tehlikesini, önce Dr. olarak, sizler daha iyi biliyorsunuz dur değil mi? Acilen su üretici ve satıcılarına, suyun güneş görmeyecek yerlerde muhafaza edilmesi için, gereken önlemlerin almaları gerekiyor.

 

ÖNERİ: Nasıl ki, sigara yasağı getirildi, aynı yasak şartları da şişelenmiş hazır su üretici ve satıcılarına da getirilmelidir ki, Türk Milleti, sağlıklı yaşam sürdürsün ve hastalıklarla tanışmayıp hastahanelere akın etmesin.  Bu konu da Numan Aladağ diyor ki: ''Bir işi yapmak İsteyen Bir Çare Bulacak. Hiç bir İş yapmak İstemeyen Bir Bahane Bulacak.''özdeyişi dikkate alınarak acilen bu işe bir çözüm getirmelidirler. 


''Verdiklerimden temiz olanlarını yeyiniz. Şeytana uymayın. (Sure 2. Ayet168)
''Bir birinizin mallarını batıl ve sahte sebeplerle yemeyin (Sure.2. Ayet. 188) buyrulurken. 
 
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) Hadis-i şeriflerinde, ''Çalınan malı alan onu çalan gibidir.''
''Rızkın helalını istemek her mü'minin görevidir'' 
''Devlet malına ihanet edene şefaat etmem''  ''Parasını kaybedenin bir kaybı yoktur, sıhhatını kaybedenin kaybı ortadadır. İzzetinefsini kaybedenin kaybedecek bir şeyi kalmadığını'' buyuruyor. 
 
''İki yüzlüler, kalplerinde fesatlık bulunanlar, yalan haber yayanlar bu hallerinden vaz geçmezlerse seni onların üzerine musallat ederim. (Sure33.Ayet. 60 buyuruyor. 
 

Cümle Vatan şehitlerini, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu M. Kemal Atatürk'ü Rahmetle, Gazileri minnetle anar. Hasta ve yaralılara acil şifalar dileriz.

 
ÖZDEYİŞLER
Eğri olanın gölgesi de eğridir. Hz. Ali (r.a.)
Ayak gitmezse, el gitmez.
Çalmaya niyetlenen, suçu eline değil ayağına yükler: ''Ayağım kırılsaydı da, elimle çalmasaydım.'' der. Oysa asıl suçlu ayağı da, eli de değildir; o düşüncede, o kafada olmasıdır. 
Bostana dadanan eşeğin kuyruğu, kulağı olmaz. 
Çalmayı huy edinen, her yakalandığında suçunun bedelini ödeye ödeye organlarını da, insanlığını da yitirir. (Salih Sarıca)
 
Kaynakça: Kur'an ve Hadisler: Kur'an'nın Sesi Muhsin YALÇINKAYA 1982

 

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!