Ege İnci'nin Ali Kızılca İle Röportajı
Ege İnci Ali Kızılca İle Röportaj Yaptı.
Ege İnci'nin Ali Kızılca İle Röportajı
1.Kısaca kendinizi anlatır mısınız?
1976 İzmir Kemalpaşa doğumluyum. Daha sonra ailemle asıl memleketim olan Karaman'a dönüş yaptık. Şu an da Karaman'a bağlı minyatür bir şehir görünümde olan Güneyyurt kasabasında ikamet etmekteyim. İki erkek ve bir kız çocuğum var. Büyük oğlum Doğukan ve küçük oğlum Vedat Allah'ın benim üzerime dokundurduğu en büyük rahmetlerden biri. Tabiki buna kızım Nisa'yı da eklersek hiç de boşuna konuşmamış olurum. Sonrası eşim, insanın en yakın dostu olma kabiliyetine sahip tek varlık, onlar olmasa olmaz diyebileceğim her zaman sığına bileceğin eşsiz bir liman.
2.Ne kadar zamandır yazıyorsunuz?
On yaşında başladım yazmaya. On yaşından bu yana da okuyorum. Yazmaktan ve okumaktan asla usanmadım desem yalan olmazdı herhalde. Yirmi yaşlarımda tiyatro oyunları yazmaya başlayıp, kurduğumuz özel bir tiyatro grubunda oyunculuk, senaristlik ve yönetmenlik yaptım. Tiyatroculuk sürüvenim on yıla yakın devam etti. Sonra da her güzel şey gibi o da bitti. Biliyorsunuz güzellikler kalıcı olmuyor.
3. Yazmanızda en büyük etken nedir?
Yazmamdaki en büyük etken. Elbetteki doluluk…. Tok olmak anlayacağınız. İnsan ilmi aldıkca sıkışır, dolar, taşar ve okudukca insan yalnızlaşmaya başlar. Etrafında kendine benzer insanlar aramaya başlar. Bu zordur yani sana benzeyen insanların etrafında olması. Bu sefer yalnızlıklarını kağıtlarla paylaşmaya başlarsın, kağıtlar aracıdır senin gibi insanlarla buluşma da.
4. Yazarken çektiğiniz en büyük zorluk nedir peki?
Bir defa hayatında belirli acılar ve yaşanmışlıklar biriktirmeyen insanlar yazma konusunda çok da başarılı olamazlar. Ne kadar okursan oku illa ki yazmanın ilacı yaşanmışlıklardır. Bir duyguyu ifade etmek için ya da bir ölüm mevzusunu anlaman lazım. İçinde kendinin geçmediği hiçbir cümle geçerli değildir. Her yazar her cümlesinde kendini anlatır aslında. Kitabın bir çok yerinde başrolde olanlar hep yazarlardır.
5. Kitabınız daha çok hangi yaş gruplarında ilgi çekiyor?
Yazarken çektiğim en büyük sıkıntı esnaf olmam. Hem insanlarla uğraşıp hem de kitap yazmak büyük sıkıntı. Ben kitabımı tamamıyle işyerimde yazdım. Şu an da yazmakta olduğum kitabımı da işyerimde yazıyorum. Doğrusunu söylemek gerekirse kahramaların bir çoğu kendi müşterilerimden oluşma. Yazmakta olduğum ‘' Gördüklerini kimseye söyleme ‘' ve bitme aşamasındda olan yeni kitabımda ve diğer kitap yazım aşamalarımda karşılaştığım en büyük sıkıntı baş ağrısı ve gecelerimi düzensiz bir uyku halin de geçirmem. Bu biraz rahatsız edici bir durum.
6. Yazarken ilham aldığınız şey nedir? Bir kişi olabilir bir nesne olabilir. O ilham periniz size ne olunca geliyor?
Belirli bir yaş grubu hedefim yok. Daha doğrusu anlatımda belirli bir yaş grubunu hedefe almanın anlamsız olduğunu düşünüyorum. Eğer bu başka insanlar tarafından anlamlı bulunuyorsa da kitapların üzerine artı 18 yaş ibaresi konulabilir. Günümüz insanın hele hele telefon gibi bir materyalın hayata girmesiyle bir şeylerin saklanabileceği konusunu düşünmüyorum. Artık her şey açık. Geriye kalan seçimlerimiz.
7. Beğendiğiniz ve kitaplarını okuduğunuz bir yazar var mı?
Yazarken ilham almak tartışılabilir bir konu. Bilmeyen bir insan hiçbir şeyden ilham alamaz. Bu böyledir. İnsan okuduğu ve kavradığı müddetçe ilham dediğimiz konu kendisini yoklar. Bom boş bir insanın bom boş düşünceler ve davranışlardan başka hiçbir ilhamı olamaz.
Çok fazla yazarın kitabını okudum. Yabancı ve yerli yazarlar hakında da bilgiye sahibim. Beğenme konusuna gelince ben şu yazarı beğeniyorum bu yazarı beğenmiyorum diye bir söyleme girmenin anlamsız olduğunu savunmuşumdur. Karşımdaki yazar kim olursa olsun eksiktir. Kitabı satış rekorları kıran yazarda eksiktir en altaki yazarda eksiktir. Eksik olan birilerini beğenmek anlamsızdır. Eğer onlar tam olsalardı hepsi de bir tek kitap yazar ve bırakırlardı. Ama bırakmıyorlar neden? Eksik yanlarını tamamlamak için.
8. Peki yazarlarla görüşme imkânınız oldu mu? Bir araya geldiniz mi hiç?
Yazarlarla görüştüm elbette ki. Bir araya geldik konuştuk ve fikir alışverişlerimizde oldu. Zaten sen görüşmek istemesende onlar gelip seni buluyorlar. Kitabın kokusu farklıdır.
9. Konularınızı nasıl seçiyorsunuz?
Konularımı seçerken aşina olunmuş, daha önce örnekleri var olan işlenmiş konulardan daha ziyade farklı tarzda konuların peşine düşerim. Daha doğrusu türk edebiyetında işlenmemiş konular ararım. Bu konu da bizim edebiyat yazarlarımız çok zayıf. Etrafımızda onca malzeme varken hep aynı kunuların etrafında dönüp dururuz.
10. Peki son olarak Buradan okurlarınıza seslenmek isteseniz ne derdiniz?
Her kitap yeni bir evrendir derler. Aslında evren olan kitap değildir, her insan bir evrendir. Kitaplarda bu evrene katkılar sunan varlıklardır. Kendisini bilmeyen, etrafından gafil olan, sevmeyen, sevemeyen, anlayıp kavrayamayan insanların okumak ve yazmakla bütün sorunların üstesinden gelebileceğine inanıyorum. okumakla insan evreni keşfetmez, kendini keşfeder. Yolculuğu kendinedir.