Yıllar önce küçük penceremizin pervazında bir saksıcık toprakta çiçek yetiştirir, onu koklayıp sular , sokaklarda çelik çomak oynar ,kaya yosunlarında kınalar yapar ve buğulu camlara isimler yazardık mutluyduk.
Dünyamız kocamandı, mutluluğun ne demek olduğunu bilmezken.
Bugün, büyük pencereli evlerimizde minik dünyalar kurduk .
Hayatlarımızla karşılığını ödediğimiz üç günlük dünyada (dün ,bugün, yarın) ,başkaları gibi güldük,başkaları gibi giyindik ve yaşadık . Bunu bile beceremedik.
El bebek gül bebek büyütüldük . Üniversitelerde okutulduk , evlendirildik yuva kurduk. Elleri cennet kokan anneyi, babayı bakım evlerine attık yada eski evlerinde bıraktık . Bulvarlarda akıllı evlerde oturduk .
Lokantada insanlarla oturmaktan sıkıldım tek tek ayrı masalarda oturduk , otobüste kimsenin yanına oturmaz olduk. Yalnızlaştık yalnızlaştırıldık,tahammülsüz olduk.
Büyüyüp adam olacaklar biz miydik? Kandil ve bayram günlerinde toplanması gerekirken,
Kandil gecelerini , bayramları mesajla kutladık .
Diyalog kurduğumuz on kişiyi alt alta sıralayıp yazamaz olduk .
Telefonlarımızda yüzlerce isim kayıtlıyken üçü beşi ile görüşür olduk .
Tanıdıklarımızın bedava dakikalar kadar arandık. Unutulduk.
Ömrümüzü, Her ayın 29 gününü evden işe, işten eve koşturmakla televizyon karşısında uyuklamakla , ayda bir gün bankalar arasında mekik dokumakla geçirmedik mi ?
Biz neden böyle olduk?
Apartmanlarda evler birbirine yaklaştıkça, insanlar birbirlerinden uzaklaştılar.neden?
Resulullah’ın (S.A.V):”Kırk ev komşu sayılır.” (1) sözünü hayatımızda uygulayamadık .
Bırakın komşuluğu akrabalarımızı bile unuttuk.
Hangimiz ailemize zaman ayırdık .
Hangimiz Bir akşamımızı televizyonsuz, bilgisayarsız ,radyosuz sohbet ederek çocuklarımızı kucaklayıp severek geçirdik .
Kaçımız Soba etrafında toplanıp kestane kabuğu kokusuyla , sıcacık ev sohbetleri ederek geçmişimizi yad ederek oturduk .
Çocuklarımız dedelerinin ninelerinin ismini bile hatırlamazken , onları sınav maratonlarına soktuk sayfa ,sayfa ezber yaptırdık.
Halbu ki ''Muhakkak ki Allah, Adaleti, İyiliği, Akrabaya Yardım Etmeyi Emreder…'' ayeti kerimesine inandık iman ettik diyorduk.
Akrabalarımızı unuttuk ,çocuklarımıza unutturduk.
Kendi anlaşmazlıklarımızı çocuklarımıza aşıladık.
Hayata bakacakları pencerelerin camlarını kendi ellerimizle siyaha boyadık . İğnenin ve olduğunu bilmeden ,elimizde çuvaldızla komşu, arkadaş, akraba kovaladık .
Psikiyatri muayenehaneleri dolup taşıyor.Neden ?
hastalarımızı sormaz ,cenazelerimize gitmez olduk.
Bayramlarda şeker toplayan masum çocuklara sinirlendik , kapılardan kovduk. Çok güzel nesil yetiştirdik dedik . Yeni neslin saçını, başını ,giyimini konuşmasını eleştirdik .
hep bir şeyler kovaladık hayatın karmaşasında , mezarlıklarda son görevinizde bile dedikodu yaptık , mezarlıkların işi olanlarla ,işim var sonra görüşelim diyenlerle dolduğunu göremedik yada görmek istemedik.
Birbirlerini aramaz, sormaz ,selam vermez mahallesindeki aç uyuyan komşusunu görmez insan yığınları halinde yaşayan kuru kalabalık olduk.
Neden birileri kazan, kazan yemekler dağıtır, dağıttırır da kapı komşusunu unutur .
Haydi bu gün kendinize bir iyilik yapın, lükse kaçmayın .her akşam kaç ekmek alıyorsanız , aldığınız ekmekten bir tanesini ihtiyaç sahibi komşunuza gönderin.
Bahçenize bir kilim serin , bir ocak kurun . Pilavınızı orada pişirin . çayınızı orada demleyin .
Bahçeyi nerede bulacağız demeyin. Annenizi babanızı ,dedenizi, ninenizi ,amcanızı ve dayınızı ziyarete gidin. onlar bizleri toprak eyvanlı evlerinde hep bekledi ve beklemeden mi?.
Yada kendinize bir iyilik yapın, kırın şeytanın baçağını . Söndürün lambaları kapatın bilgisayarı televizyonu ve cep telefonunu. Bir mum yakın , çocuklarınızı etrafınıza toplayıp ,dizinize yatırın , mum ışığında masallar anlatın onlara.
Siz masal anlatmazsanız bilin ki ,onlar başkalarından çok masallar dinleyecekler.
Allaha emanet olun
Kaynak
(1) Kenz’ul- Ummal, 24892