Sitemiz Köşe Yazarı, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Doc. Dr. Ahmet AKBABA’dan, 2023 Eğitim Vizyonumuz İçin Sn. Bakan Ziya SELÇUK'a Açık Mektup var. Bugünden itibaren, bir dizi halinde eğitim sistemimizin yarını açısından, bilimsel temelde önerilerimizin yer aldığı yazı dizimiz devam ediyor...
MEB ve Eğitim camiasında tartışılması, uygulamada karşılık bulması temennisi ile...
BULGULAR VE YORUM
Yapı Boyutu
Türk pedagojisinin en temel hedefi; cesur, mert, cömert, Şözüne güvenilen, erdemli, özelliklere sahip Ülke sevdalısı, Alp, insan tipini yetiştirmektir.
Her millet ve devletin kendi kültür ve medeniyet anlayışına uygun bir eğitim felsefesi ve bu doğrultuda belirlenmiş bir ideal insan tipi mevcuttur veya olmalıdır. İdeal insan tipi belli olmayan devletler müstemleke devletlerdir. Kültürün köklerine ve ruhuna bağlı insan tipini yetiştiremeyen devletler başkasının boyunduruğu altına girmeye aday demektir. Öylese erdemli Vatansever, Alp, insan tipin yeyiştirecek bir eğitim sistemi olmalıdır.
Eğitim bir milletin geleceğini şekillendiren bir eylemdir. Hedefi insan bedeni ve aklını terbiye etmektir. Formal ve informal şekilde yürütülen eğitimin, formal boyutu nasıl şekillendirilmelidir? Sorusu eğitim sisteminin temellerini oluştuur.
Eğitim, bir ülkenin ve insanlarının, geleceğe ait ümididir. İnsan kendi çektiği sıkıntıların çocuklarına iyi bir istikbal sağlayacağı, beklentisiyle her türlü fedakârlığa katlanır. Eğitimle, öğretimle ilgisi olmayan tek aile gösterebilir misiniz? Lakin herhalde eğitiminden şikâyet etmeyen tek aile hatta tek kişi bile yoktur. Türkiye 'de eğitim sistemi bütünüyle tıkanmış eğitim ve öğretim kurumlarında sayı ve kalite bakımından iyileşme sağlanamamıştır. Orta halli ve dar gelirli aileler için eğitim, çocuklarının geleceği için bir ümit kapısı olmaktan çıkmış, maddi bir yük ve eziyet haline gelmiştir. Mevcut şartlarla bu eğitim sistemi ile geleceğin Türkiye’si için gerekli insan gücünü yetiştirmek mümkün değildir. (Tozlu 2003). Eğitim, belli amaçlara göre insanların davranışlarını planlı olarak değiştirilmesi ve geliştirilmesinin yasa ve ilkelerini bulmaya ve bu amaçla teknikler geliştirmeye çalışan bir bilim dalıdır (Fidan ve Erden.1993).
Yapı boyutunda en önemli faktörlerden birisi öğrencinin ilkokul 4. Sınıftan itibaren ilgi kabiliyet ve zekâ tipinin tesbit edilerek yönlendirme eğitiminin işlevsel hale dönüştürülmesidir. Yapı boyutu okul öncesi eğitimin zorunlu olduğu 4+4+4 eğitim sistemi şeklinde yönlendirme amaçlı düzenlenmiş liseler ve gene bu liselerin devamı olacak şekilde gruplandırılmış tüm seçme ve yerleştirmeye yönelik sınavların kaldırıldığı bir yapıdır. Üstün zekâlı çocukların eğitimi içinde Enderun Mektepleri türü okullar da ayrıca Yapay Zekâ konularında eğitim kurumları açılmalıdır.
Süreç Boyutu
1- Öğretmen eğitimi: Öğretmen eğitim sisteminin temel taşıdır. Öğrenci başarısızlığının, ana nedenlerinden birincisi öğretmenin niteliğidir. Nitelikli öğretmen yetiştiremezseniz nitelikli öğrenci yetiştiremezsiniz. Nitelikli öğretmen; Pedagojik yeterliliğe sahip, genel kültürü iyi, diksiyonu güzel ve alan bilgisi çok iyi, çocukla iyi iletişim kurabilen öğretmendir. Pedagojik yeterlilik, öğretmenin çocuğu tanıyabilmesi, nabza göre şerbet vermesi, ülke ve yurt genelindeki eğtim ile ilgili gelişen değişen teknolojiyi takip edi uygulayabilmesidir. Pedagoji çocuk psikolojisini, gelişim özelliklerini çok iyi bilmektir. Doğru ölçme ve değerlendirme yapabilmektir pedagoji. Sayabiliriz bunları artırabiliriz.
Eğtim sistemimiz; düşünme, muhakeme etme yeteneği köreltilmiş ezberci sisteme kurban edilmiş düşündüklerini ifade edemeyecek nitelikte öğretmen yetiştiriyor. Eğitim Fakültesinde sınıflarda bir, iki sene sonra öğretmen olacak çocuklara soru soruyorum büyük çoğunluk ilk cümleyi kuruyor cümlenin sonunu getiremiyor. Niye? Çocuğa sınıfta söz hakkı verilmemiş konuşturulmamış soru sorulmamış. Fırsat imkân eşitliği dediğimiz olaylar sınıfta gerçekleştirilmemiş. Bu öğretmen yarın gittiği zaman ezberci eğtimi devam ettirecektir.
Herkes öğretmen olmalı mıdır veya kimler öğretmen olmalıdır sorusu sistemde önemli bir yer tutmaktadır. Engelli insandan çok iyi bilim insanı, doktor, hakim v.s olabilir ancak öğretmen olamaz. Engelli öğretnen Temel eğitim veya ergenlik çağındaki çocukların olduğu sınıfa hakim olabilir mi? Bu nedenle öğretmen seçerken, öğretmenin zeka tipine bakılmalı, demokratik ve özgürlükçü eğtim anlayışı verebilecek kapasiteye sahip mi, çocuk sevgisi taşıyoru mu? Fizyolojik yapısına bakılmalı: (çok uzun boylu, çok kısa boylu, kambur, dili kekeme, bedensel özürlü insanlardan öğretmen olmaz). Bunlar eğitim fakülteleri veya öğretmen yetiştiren kurumlara alınmamalı öğretmen olanlar da sistemden elenmelidir.
Bu niteliklere mensup öğrenciler alınmalı ve öğretmen eğtimine tabi tutularak uygulama ağırlıklı (Günümüzde birleştirilmiş sınıflara uygulamaya hiç bir öğretmen adayı gönderilmemektedir) yetiştirilmelidir. Gönderiyoruz il’ ın merkezindeki en gelişmiş okullara sal çayıra mevlam kayıra. Çocuk gidiyor uygulama öğretmenimiz ne yapacağını da bilmeden bir uygulamadan geçiyor. Hem uygulama az, hem teknik olarak yetersiz ve hem de uygulama alanları eksik.
Öğrencileri uygulamaya daha fazla kırsala köylere birleşmiş sınıf eğtimi olan okullara, yatılı okullar da göndermeliyiz, gönderdiğimiz öğrencilerin rehberlik ve denetimleri de tam yapılmalıdır. Atama, mümkün olduğu kadar stajyer öğretmen olarak öncelikle yatılı okullara ve büyük okullara yapılmalı, 6 ay gözlemci öğretmen olarak asil öğretmenlerin yanında eğitime alındıktan sonra görev mahalline gitmelidirler.
2- Yönetimde Yerelleşme ve Öğretmen alımları: Öğretmenliğe alma da istihdamı da sözleşmeli olmalı. Örneğin; İl’e 200-tane sınıf öğretmeni mi lazım o ilin Valiliği, Milli eğtim Müdürlüğü birleşip ilan verecek. Diyecek ki;
Emekli olana kadar bizde istihdam edilecek, bizim öğretmenimiz olacak (İller arası becayiş hakkı saklı olabilir).
Lisans mezunu olacak, yüksek lisans tercih sebebimizdir (fazla müracaatlarda lisans başarısına bakılabilir).
Göreve alındıktan sonra sözleşmelerin yenilenmesi için, bu öğretmenin makaleleri, kitap yayınlaması vs… ölçütlerden olacak.
4. Bir diğer ölçütümüz öğrenci memniyetidir. Ayrıca bu öğretmen ders anlatabiliyor mu? Öğrencilerle iletişim kurabiliyor mu? Öğrenciyi motive edebiliyor mu? Veli ile ilişkileri nasıl? Çevre ile diyaloğu nasıl? Çevrenin desteğini alıyor mu? Okul müdürü öğretmenden memnun mu? Benim denetimini yaptığım müfettişim (Eger varsa, şimdi teftişi kaldırdılar ya o da ayrı bir darbe oldu eğtime), bunlar öğretmenden memnun mu? Sonra sözleşme bunlara göre yenilenecek. Nitelikli eğtim bu şekilde donelerle öğretmeni alıp istihdam ederseniz ona da güzel maaş verirseniz o öğretmen artık dört elle çalışır, işin içersine girer.
Eğitim politikalarının belirlenmesi, programların oluşturulması ve denetim hizmetleri elbette merkezi yönetim tarafından yapılmalıdır ancak öğretmen alımları mutlaka yerel yönetimlere devredilmeli ve öğretmene okul yönetimiyle ilgili karar alma ve alınacak kararlara katılma yetkisi verilmelidir.
Özel okul açmak isteyen öncelikli olarak öğretmenlere, devlet yer temini ve finansal destek başta olmak kaydıyla her türlü desteği verilmelidir. Devlet eğitimde özelleştirmeyi hızla teşvik etmelidir. Fiziki uygunluğu olan okullar okulda çalışan öğretmenlere devredilmeli, özelleştirilmelidir.
Bu uygulamalar, tayin furyasını bitirecek, vekil ve stajyer öğretmen uygulamasını sona erdirecek, eğitimde büyük ölçüde kalite sorununu çözecek devletin bu alandaki yükünü büyük oranda azaltacaktır.
3- Eğitim Yönetimi: Ülkemizde maalesef Eğitim Yönetimi halen bir meslek haline gelememiştir. Akşam ilkokul öğretmeni olarak uyuyan bir öğretmen sabah Mili eğitimin en üst düzey yönetimlerinden birine yönetici olarak atanmış şekilde uyanabilmektedir. Eğitim yönetimi ve okul yönetimi; kamu yönetimi, işletme yönetimi ve sınıf yönetimi gibi bir uzmanlık alanıdır. Yönetim bir eğitim alanıdır ve bilimsel ilkeleri vardır. Liderlik özelliği taşımayan, Yönetim Psikolojisi bilmeyen Yönetimin ilkelerini, fonksiyonlarını, iletişim ve kitle psikolojisini bilmeyen okulu, öğretmeni, çocuğu, veliyi vs… bilmeyen öğretmenden okul müdürü olabilir mi? Aynı eğitimden geçenler arasından, çoğunluklada siyasi tercihlerle okul yöneticisi atanamaz. İşletme eğitimi alan insanlardanda eğitim yöneticisi veya okul yöneticisi olmaz. Yapılması gereken öncelikli olarak tezsiz eğitim yöneticisi yetiştiren yüksek lisans programları seferberliği başlatarak mevcutları eğitimden geçirmek. Daha sonra da isteğe bağlı olarak tezli eğitimi etkin kılmak harici alan mezunlarını kesinlikle eğitim sektörüne sokmamaktır. Öğretmenlerden bu alanda eğitim alanlar içinden, başarısına ve liyakatına göre veya sınavla, Milli Eğitimin en üst makamlarına atama yapmalıdır.
4- Yönlendirme; Bireyin geleceğine istikamet belirleme ve planlamadır. Bireyin ilgi duyduğu alanlara sevk edilmesidir. Bireyin zekâ tipine uygun eğitime yönlendirilmesidir. Yönlendirme eğitimi, bireyin eğitiminde dikkate alınması gereken en önemli konulardan biri sayılmalıdır. Yönlendirme aynı zamanda bireyin kendi zekâ tipi, ilgi, istidadı doğrultusunda kabiliyeti ve gücü kadar eğitimden istifade etmesi ni sağlamadır. Her bireyin algılama düzeyi, anlama kapasitesi, olaylara ve durumlara yaklaşma tarzı farklılık gösterilmektedir. İnsanlar bireysel olarak birbirlerinden farklılıklarla donanık olarak yaratılmıştır. Bireyin kendi bireysel farklılığının, farkında olması; kendini tanıması ve gerçekleştirmesi için önemlidir. Bireyin kendini gerçekleştirme ihtiyacı eğitim sayesinde ve eğitiminin seviyesine bağlı olarak sağlanabilir. Bireyin bireysel farklılığının farkında olması kendini bilmesi güçlü ve zayıf yönlerinin tanıması, tehdit ve fırsatlarını önceden öngörmesinde yardımcı olmaktadır.
Yönlendirme eğitimi zeka tiplerinin tesbiti ile yapılmalıdır. Aile, ilk 4 sınıfta çocuğu okutan öğretmen ve rehberlik servisleri iş birliğiyle çocuğa değişik zamanlarda uygulanarak ortalaması alınan ilgi testleri sonuçlarına göre birlikte aile tatmin edilerek zeka tipi tesbit edilmelidir. Milli Eğitim Bakanlığınca daha önceden tüm ortadereceli okullar ile yüksek öğretim kurumları zeka tiplerine uygun gruplandırmalara ayrılmalıdır. Mekanik zekaya sahip çocukların gidebleceği okullar; Teknik meslek liseleri, üniversitelerden de her türde mühendislikler, Fen fakülteleri, Toplumsal zekaya sahip çocukların gidebileceği, liseler anadolu lve benzeri gruplandırılmış liseler, üniversitelerse Hukuk, Kamu Yönetimi, Siyasal Bilimler eğitim ve edebiyat fakülteleri vs. gibi. Orta öğretim kurumları ve bunların üst öğretim alanları da birbirini tamamlayan ve destekleyen alanlara ayrılmalıdır. Örneğin çocuğun ilk okulda zeka tipi estetik zeka olarak belirlendi bu çocuk resim, müzik, beden eğitimi, güzel sanatlar, konservatuar vs. alanlarına yöneltilmeli, orta okulda temel eğitim devam etmeli lise çocuğun tercihine göre alanıyla ilgli seçtirilmeli ve ünversite gene aynı alanda çocuğun cv si ne uygun olarak belirlenmeli ve eğitim alması sağlanmalıdır. Bu alanlardaki okul veya bölümlerden de çocuğun tercihine bağlı olarak yatay geçişler sağlanmalıdır. Çocuğa zeka tipine uygun okullardan birinde okuma hakkı verilmeli bu alandaki okullardan da daha çok istediği bir alan varsa gücü yetiyorsa istediği okula yatay geçişlerde sağlanmalıdır. Bu öneri çoklu zeka kuramını da dikkata alan üniversitelerin yüzbinlerce boş kalan kontenjanlarını da önleyecek bir uygulamadır. Bu sistemin uygulanması günümüzdeki dersane sorununu, Tartışılan TEOG türü veya ÖSYM nin yaptığı seçme ve yerleştirmeye dayalı tüm sınavları ortadan kaldıracak tamamen sınavsız bir eğitim sistemi oluşacaktır.