İnsanın akıl yollarını açmasının en akıllıca yolu düşüncesini kendine varan yoldan çıkartıp özgürleştirmesidir. Yani, başka akıllara danışacak kadar kibirsiz bir özgüvenle düşünmektir.
Aklın yolu gerçekten de birdir. Kavga galiba yolun tanımında çıkıyor. Kimine göre aklın yolu bilimsel kuşkuyla sorgulayarak düşünmektir. Kimine göreyse sadece inanca imanla oluşan kader yoludur. Bazıları da vardır hem bilimsel hem inançsal imanla bulmaya çalışır aklın yolunu. İlginç olansa hangi akıl yolundan varılmış ya da tanımlanmış olsa da bilginin gerçeklik somutluğu, yani varlık biçimi aynı kalmaktadır.
“Aklın yolu birdir!” sözüne uyan aklımız girdiği yoldan en doğruya çıkacağını sansa da ne kadar insan varsa o kadar doğru yol da olasıdır… Bu yüzden danışabileceğiniz başka akıl yollarını incelemeden kendi aklınızın “bir” dediği yola sapmayın. Aklın yolu, anca akılların birliğiyle BİR olur…
Mutlak tamlık ve doğrulukta düşünce üretmek zaten insansı bir olasılık değildir. “Aklın yolu birdir” diyen bilge akıllar bilir ki o yol aklın peşin hükümsüz bilinçle birlikte düşünme yoludur. Aklın yolunda ilerletilen düşünce adımlarının paytak, küçük ya da büyük ve hızlı olmasının önemi yoktur; asıl olan başka akıllara saygılı bir hızla ilerlemektir. Niyeti amacından saptırmayan her aklın yol yöntem bilgisi düşünme eyleminde birleştirilip aklın yolu bir edilmelidir. Doğru yol, niyeti amacına ulaştıran yoldur…
Aklı başında düşünen insanların yolculukları ve hatta yolları farklı olsa bile, eğer niyetleri birse yolları da sonunda BİR’e çıkar. Çünkü hepsi de düşünen akıl önderliğinde yürür. Akıllar, akıl yollarında düşüne taşına ilerler de doğrunun ve yanlışın uzlaşı ve uylaşı kavşağındaki gerçeklik durağında birleşirler. İşte, varılan o gerçekliktir aklın yolunu bir eden…
*
Muharrem Soyek