M.  Edip CAFANALI

Dostla Hasbihal 2

M. Edip CAFANALI

Bugün günlerden 24 Ekim Cumartesi.Sonbaharın da verdiği hüzün sokaklara nakış nakış işlenmiş ağaçlardan dökülen yapraklarla. Aklımda birkaç gündür yine sen varsın dost.Sonbaharın hüznü ve senin hasretin kalbime korkunç bir ağırlık veriyor.Birkaç gündür dememe bakıp alınma dost. Her zaman aklımda ve dualarımda olduğunu sen benden daha iyi biliyorsun.
Sen gideli aylar yıllar oldu dost.Yüzünü ve sesini unutmamak için beynimi yoruyorum dakikalarca boşluğa bakıp dalarak.Kendime hakim olamayarak kendimi sokaklara atıyorum.Evde içim daralıyor dost.Kanı çekilmiş bir ruh gibi gezen bedenimi yine senin sokağının köşesinde buluyorum.Senin geçtiğin sokaklar caddeler içime bir sıcaklık veriyor.Bedenimin heyecandan hafiflediğini hissediyorum.Köşe başında her zamanki yerimde etrafa bakınıyorum çaresizce.Belki de sana dair bir iz arıyorum.Kapalı pencereler ve çekili perdeler içimi acıtıyor sen yoksun diye.Sensizlik neden bu kadar acı veriyor söylesene dost? Sahi sen hiç sensiz kaldın mı?
Sokaklarda ilginç bir sessizlik var dost.Çocuklar eskisi gibi dışarılarda gülüşerek oyunlar oynamıyorlar.İnsanlar artık önceki zamanlar gibi birbirlerini ziyaret etmiyorlar.Yoksa sonbaharın hüznü onları da mı vurdu diye düşünmeden edemiyorum.Bir sokakta kuş cıvıltıları gibi çocuk sesleri gelmiyorsa o sokağın ne kıymeti var değil mi dost?
Görüşmeyeli ne yapıyorsun dost.Başına yine çiçeklerden taç yapıp takıyor musun?Güneşi kıskandıran gülüşünle çevrene ışık saçmaya devam ediyor musun?İnsanlar bu kadar vefasızken insanlar bu kadar hayırsızken mutlu olmayı nasıl beceriyorsun söylesene dost?Senin de üzüldüğün oluyor mu mesela? Hüzünlendiğin, gözyaşı döktüğün zamanlar.Gidecek yerim olsa bir saniye buralarda durmam dediğin zamanlar. Artık dayanamıyorum, kaldıramıyorum dediğin ve üzerine sağanak sağanak imtihan yağmurları yağdığı zamanlarda kime sığınıyorsun dost?Başını kimin omuzuna yaslıyorsun?Kim benim kadar seni anlıyor,kim seninle benim gibi gözyaşı döküyor dost?
Sen olmasan da sokağında canlı ve cansız hiçbir şey ruhunu kaybetmemiş.Hep bir ağızdan senin dostun biraz önce buradaydı diyorlar.Benim çaresiz halimi bir nebze olsun teselliye çalışıyorlar. İçimdeki ateş sönmese de burada olmak bana iyi geliyor diyorum onlara dost.Seninle ilgili her şey ne kadar değerli ve paha biçilemez diye düşünüyorum içimden. Sesli söylesem belki duvar belki sokak lambası bana gülecek diye korkuyorum dost.Onlar hiçbir zaman seninle kıymet kazandıklarını anla(ya)mayacaklar. Tıpkı senin beni anlayamadığın gibi dost. Düşünen ve akıl eden bir canlı verilen kıymeti anlayamıyorsa cansız bir varlığın anlamasını nasıl bekleyeceğiz değil mi?
Seninle ilgili anılarımızı düşünürken zamanın nasıl geçtiğini arka sokaktaki camiden gelen ezan sesiyle anlıyorum dost.Geçmişle muhabbetin bu kadar yeter artık gidebilirsin diyor bana kibarca. Buraya gelişimle hasretim geçmedi geçmeyecek biliyorum ama yine de senin varlığını hissettirecek her şey ruhumdaki sızlayan yarama merhem gibi geliyor.Kim bilir belki bir gün beni anlar ve bu hasrete son verir misin bilmiyorum dost.Ama şunu iyi biliyorum ki elit hayatlar içinde de yaşasa insanlar kalabalıklar içerisinde yalnız ve mutsuz olmaktan kurtulamıyorlar.
     
İnsanın en büyük serveti kendini anlayan ve özel hissettiren biriyle karşılaşmak değil midir dost?
    
Selam ve dua ile…
 

Yazarın Diğer Yazıları