Bugün İsrail'in Filistin'e operasyona başlamasının 19.günü.Tarihte görülmemiş bir vahşet ve barbarlıkla İsrail çocuk kadın demeden hedef gözetmeksizin sivilleri bombalamaya devam ediyor.İnsan hakları,savaş hukuku, yasak silahlar kullanıldığı gibi açıklamalar ağızda çiğnenen sakız gibi sadece çeneyi yormaktan öteye gitmiyor.Sözün bittiğini artık icraatın konuştuğunu İsrail'den başka kimse anlamıyor.
Filistinlilerin yaşadıkları her türlü yokluğa rağmen iki saat içerisinde Gazze’nin iki katı büyüklüğündeki bir alanı ele geçirmesini İsrail sindirmekte zorlanıyor.Bu yüzden olabildiğince vahşi, gaddar, acımasız bir şekilde Gazze'ye ölüm yağdırıyor. İsrail terörü öyle akıl almaz bir hale geldi ki önce şehri terk etmelerini istediği halkın kaçış konvoyunu vurdu.Sivil halka şehirde kaçacak yer bırakmadı.Sonrasında kadınların ve çocukların sığındığı okul, hastane ve camileri bombalamaya başladı.Sadece hastane saldırısında 500'e yakın insan dakikalar içerisinde can verdi.Bu alçakça saldırıları eğer İsrail değil de bir müslüman ülke İsrail ya da bir batı ülkesine yapsaydı o ülkeyi şimdi haritadan silmişlerdi.
Batı her zaman yaptığı gibi İsrail'in yaptığı zulme iki yüzlü tavrını göstermeye devam ediyor. İsrail'in yanında olup ona her türlü desteği veren Amerika ve batıyı anlıyoruz. Anlayamadığımız nokta kendilerini Müslüman olarak tanımlayan ülkelerin tavrı. Mısır'ın başkenti Kahire'de toplanan İslam ülkelerinin liderleri ortak bir bildiri yayınlamaktan aciz bir şekilde İsrail'e seslerini çıkaramadan dağılmak zorunda kaldılar.Gerçi her zaman yaptıkları tek şey olan kınama açıklamasını yapsalar ne olacaktı ki? İsrail, sizden çok korktum hemen geri çekiliyorum mu diyecekti? Tabii ki hayır.Çünkü rahmetli Erbakan Hocanın dediği gibi İsrail sadece güçten anlar.
Müslüman ülkeler ve liderler şunu çok iyi bilmeliler ki Gazze’deki ateş er ya da geç tüm Müslümanlara sıçrayacak. Amerika İsrail'in güvenliği için tüm İslam bölgesini yakmaktan çekinmeyecek.Nasıl ki Suriye, Irak ve Afganistan'da yaptıkları zulümle milyonlarca insanın kanına girdiler, o ülkeleri istikrarsızlaştırıp güçlerini zayıflattılar sonraki hedef İran ve Türkiye olacaktır. Filistin'in etrafındaki Lübnan, Ürdün, Yemen, Mısır, Libya, Sudan gibi ülkeleri zaten saymıyorum bile.Bu ülkelerde kendi iç çekişmeleri dışarıdaki gelişmelere bakmalarına fırsat bile vermiyor. Eğer bir ülkede fitne ateşi yanıyor ve iç karışıklık varsa orada emperyal bir devletin parmağı var demektir.
İsrail'e İngiltere ve Amerika'nın gönderdiği savaş gemileri yaşanacak büyük gelişmelerin habercisidir.Yüzyıllar sonra hortlayan haçlı savaşları mantığı Kudüs ve Gazze'de yaşanan gelişmelerle tekrar vuku bulmuştur.Biraz önce söylediğim gibi yanacak ateş Kudüs ve Gazze’yle sınırlı kalmayacaktır. Gazze’den sonra bölgede ilk hedef olarak olacak İran'ın maddi ve manevi desteğini arkasına alan Lübnan’da Hizbullah,Yemen'de Ensarullah hareketi ile Suriye ve Irak'taki İran'a bağlı silahlı gruplar.Sonrasında savaşın gelişimini İran'ın tavrı belirleyecektir,.Ya kendisine bağlı örgütler üzerinden vekalet savaşlarına devam edecek ya da bizzat ülke olarak kendisi savaşa dahil olacak.
İran Suriye ve Irak'tan sonra sıranın kendisinde olduğunu iyi biliyor.Bu yüzden İslam ülkeleri arasındaki dağınıklığı gördüğü ve kendisine faydalarının olmayacağını bildiğinden kendisini Rusya ve Çin bloğuna yaklaşıyor. Çin bir adet Savaş gemisini bölgeye göndererek Filistin ve Arap halklarının yanında olduğunu açıkladı.Rusya ise zaten Ukrayna ile savaşta.Burnunun dibine kadar gelen Amerika üslerinin kendisine açık bir tehdit olduğunu iyi biliyor.Bu yüzden İran'ın Amerika'nın eline geçmesine ya da dış müdahalelerle zayıflatılmasına müsaade etmeyecektir.
Peki bu kadar olup bitenler içerisinde Türkiye nasıl bir siyaset izleyecek?Hatırlayacağınız üzere yakın bir zamanda Ürdün'den kalkan bir F-16 savaş uçağı Suriye'de Türk Hava Kuvvetlerine ait bir insansız hava aracını düşürdü.Ülke olarak yaptığımız ya da yapabileceğimiz tek açıklama Amerika'nın bu yaptığının müttefiklik ruhuna yakışmadı şeklinde.Amerika gönderdiği silah ve ekipmanlarla güneyimizde bir terör örgütünü orduya dönüştürdü.Ege Adaları ve Yunan sınırlarımız Amerikan üsleri ve askerleriyle dolu.Her ne kadar ilk hedef İran gibi görünse de Amerikan emperyal aklının ne yapacağını kimse kestiremiyor.Türkiye'nin bağımsız dik duruşundan rahatsız olduklarını her ortamda dile getiriyorlar.Birçok Arap ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de otur dediklerinde oturan, kalk dediklerine kalkan, kendi amaçlarına hizmet eden yerli uşaklar arıyorlar.Türkiye'nin askeri, ekonomik, siyasi alanda büyümesi ve gelişmesi işlerine gelmiyor.
Gelinen bu aşamada Türkiye'nin ve tüm İslam ülkelerinin acilen yapması gereken ilk iş ateşin kendilerine de sıçramamasını ve yanan ateşi söndürmek istiyorlarsa gerçek anlamıyla işleyen, karar alabilen ve icraata geçebilen İslam ülkeleri birliğini kurmalarıdır.Kendi askeri, siyasi ve ekonomik yapılarını oluşturarak bu kararlarını etek kemiğe bürünmelidirler. Ülkelerindeki İsrail büyükelçiliklerini derhal kapatmalı,onlara destek veren ülkelere de aynı tepkiyi göstereceklerini ilan etmelidirler.Siyonizmin ve emperyalizmin belini kıracak ekonomik yaptırımlardır.Amerika ve İsrail’e desteklerini açıklayan ülkelere petrol, gaz satışını ve silah alım anlaşmalarını durdurmalıdırlar.İsrail menşeili tüm ürünlerin ülkelerine girişini yasaklamalıdırlar.En son aşama olarak eğer yapılan tüm bu çalışmalar sonuç vermezse askeri olarak ortak hareket edilmelidir.Benim düşüncem ekonomik ve siyasi duruş gösterildiğinde ne İsrail'in ne de onu destekleyenlerin bu kadar pervasız olamayacağı yönünde.
Sustukça sıra sana gelecek sözünü unutmamamız gerekiyor.Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan olmamak ve haklının yanında olmak adına her ortamda yaşanan haksızlıkları dile getirmemiz gerekiyor.Yoksa çok değil belki bir, belki üç belki beş sene sonra etrafımızdaki bu ateş bizi de yakacak. Bu yüzden ülke olarak aramızdaki farklılıkları ve ihtilafları bir kenara bırakarak dışarıdan gelebilecek her türlü tehlikeye karşı bir ve güçlü olmaktan başka çaremiz yok.
Selam ve dua ile…