Kadına Şiddeti Nasıl Okumalı - M. Edip CAFANALI

Kadına Şiddeti Nasıl Okumalı


Geçtiğimiz günlerde Pınar Gültekin cinayeti sonrasında bazı kesimler tarafından sosyal medyada kadınların Müslüman ülkelerde ezildiği,şiddet gördüğü, öldürüldüğü yönünde paylaşımlar yapılarak bu yönde bir algı oluşturulmaya çalışıldı.Sanki sorun İslam’da yada bir başka deyişle Müslümanların İslam’ı yorumlarından kaynaklanmaktaydı.

Peki o çok sevdikleri, özendikleri, gıptayla bakıp gece gündüz hayallerini süsleyen Batı kadına şiddet konusunda nasıldı?

Yapılan araştırmalarda Amerika’da günde 1900 ve yılda 683 bin kadının tecavüze uğradığı belirtiliyor. Yani ABD’de her sekiz kadından biri tecavüze maruz kalıyor. Bu olayların bir kısmının polise intikal etmediği, mağdurların susmayı tercih ettiklerini varsaydığınızda sayı daha kabarık hale geliyor. Üstelik tecavüze uğrayanların yüzde 62’si 18 yaşında, bunun yüzde 29’u ise 11 yaşından küçük.2016,2017 ve 2018 yıllarında öldürülen kadın sayısı 932.

Avrupa birliğine bakıldığında ise durum Amerika’dan farklı değil. AB’de ki her 20 kadından biri 15 yaşından sonra tecavüze uğruyor ve bu oran yaklaşık 9 milyona tekabül ediyor. Kadın cinayetlerine bakıldığında ise Fransa’da 2018 yılı içerisinde 121,Almanya’da 112,Romanya’da bu sayı 84.Katillere bakıldığında ise çoğunluk ya mevcut eşi yada ayrıldığı eşinin olduğu görülüyor.

Yani konunun ne İslam’la ne Hristiyanlıkla ilgisi var. Gelen her semavi din şiddeti, adaletsizliği, kadın veya erkek fark etmeksizin insana değer vermeyi emretmiştir. Herhangi bir din veya ona mensup insanların kadına şiddet veya farklı konuda yapılan kötü icraatlarla anılması olsa olsa sadece algı operasyonudur.

Sorunun çözümü için sosyologlar, psikologlar, işin uzmanı olanlar elbette çalışmalar yapıyorlardır. Yeri gelmişken ben de acizane bir kaç tespitimi buradan paylaşmak istiyorum.

İlk olarak toplumların bakış açısı olarak kadınların bir cinsel obje, sahiplenilen bir eşya, nesne veya bir meta olarak görülmesinin terk edilmesi gerekir. Bunu ortaya koyan en büyük neden kapitalizm ve onun getirdiği tüketim kültürüdür. Düşünün kadınla alakalı alakasız her reklamda mankenlik yapan kadınların kullanılması kadınların nasıl bir role sürüklendiğinin en güzel örneğidir. Bir işyeri açılışında tanınmış kadın sanatçıların davet edilmesi, şirketlerin satış departmanlarında göze hitap edecek kadınların ön planda olması, açılış ve törenlerde yapılan dans gösterilerinde kadınların görevlendirilmesi toplumda kadının bir cinsel obje olarak görülmesine neden olmaktadır.

İkinci olarak bu sorunun en büyük müsebbibi olarak medyayı görmekteyim. Yapılan sinema filmleri, diziler, müzikler toplumlara yabancı kalmakta. Sanat olarak ifade edilen hiç bir çalışmada toplumların faydasına, huzuruna, olumlu bilinçlenmesine yönelik en ufak bir teşebbüs yok. Verilen tek mesaj hayatını özgürce yaşa, sorumluluklarını terk et, lüx bir yaşama ulaşmak için elinden gelen iyi veya kötü her şeyi yap, sadece kendini düşün. Durum böyle olunca da toplumsal değer ve normları hiçe sayan bir gençlikle karşı karşıyayız. Doyumsuz, elindeki hiçbir şeyle mutlu ol(a)mayan, devamlı yeni arayışlar içerisinde olan bir genç profilinde yine en çok mağdur olan kadınlar oluyor. Medyanın kadınların cinsel yönünü ön plana çıkararak yaptığı her reklam, film, klip maalesef toplumlara taciz ve tecavüz olayları olarak geri dönüyor. Medyanın yaşanan bu olumsuz süreçte en büyük pay sahibi olduğuna inanıyorum.

Diğer taraftan medyanın sanatçı diyerek gençlere örnek almaları için idol olarak lanse etmeye çalıştıkları birçok isme baktığımızda bu isimlerin büyük çoğunluğunun yaşadıkları topluma yabancı oldukları, giyinmeleri, konuşmaları, yaşantılarıyla yaşadıkları toplumla yakından uzaktan ilgilerinin olmadığı görülmekte. Sanatçı adı altında topluma dayatılmaya çalışılan bu olumsuz örnekler toplumun dengesini bozmakta daha özelinde ise kadınların aleyhine durumlar oluşturmaktadır. Olumsuz örnekler ve hayat şartlarının da verdiği sıkıntılarla birlikte çiftlerin ayrılma oranları artmakta bunu kabullenemeyen erkeklerinde şiddete başvurdukları görülmektedir.

Bir diğer husus devletin kadınları iş hayatına atılmaları için teşvik etmesi, kadınların ekonomik özgürlükle birlikte bu durumu içselleştirememiş eşler arasında ki tartışma ve kavgalara neden olmaktadır. Türkiye’de kadına şiddet olaylarının dünya genelinde olduğu gibi ya mevcut eşler ya da ayrılma durumunda olunan eşler arasında yaşandığı görülmektedir. Çalışan kadın bir taraftan işte efor sarf edip yorulurken diğer taraftan eve geldiğinde ev işlerinin yüküyle ezilmekte bunun sonucunda eşler arasında sıkıntılar yaşanmaktadır. Bu durumdan zararlı çıkan erkeğin fiziki gücü karşısında yine kadın olmaktadır.

Son olarak “Ya benimsin ya toprağın” gibi yanlış anlayışların terkedilmesi gerektiğini düşünüyorum. Kimse kimseyi sevmek zorunda değildir. Bu noktada sanatçılara, eğitimcilere, medyaya ve ailelere büyük iş düşmektedir. İnsan karşısındakini gerçekten seviyorsa değil kendi eliyle hiç bir şekilde sevdiği kişiye zarar gelmesini istemez.

İnşallah en kısa zamanda kadınlara ve çocuklara yapılan şiddet son bulur. Yarınları inşa edecek olan kadınlar ve çocuklar güzel bir geleceğin habercisi olurlar...

 

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
26Ekm

GAZZE ATEŞİ

22Ekm

Dostla Hasbihal 2

11Ekm

Aksa Tufanı ve Gazze

02Ekm
31Ekm

İyilik Bulaşıcıdır!