Günlerden 18 Haziran cumartesi. Saat üç civarları. Mutfakta bulunan telefonum çalıyor.Çocuklara seslenip telefonu bana getirmelerini istiyorum. Telefonu getirirken kızım baba site güvenlikçisi Hayriye Abla arıyor diyor.Bir anda uzandığım koltuktan doğrulup çocuktan aldığım telefonu alıp alo diyorum. Hayriye Hanım Beyza’ya araba çarptı diyor ağlamaklı bir ses tonuyla. O an evden nasıl çıktığımı hatırlamıyorum. Sadece asansörü beklerken küçük kızıma ablana araba çarpmış diyebiliyorum aceleyle.Peşimden eşimde koşuyor güvenliğe doğru.Koşarken aklımda inşallah en fazla kolu bacağı kanamıştır diye dua ediyorum. Güvenliğe vardığımızda güvenliktekilerin Beyza’ya yukarıda bisikletle giderken araba çarpmış. Ambulans hastaneye götürmüş sözleri benim ve eşimin telaşını bir kat daha artırıyor. Etraftakilerin yüzlerinde acımaklı ve umutsuz bakışlar…
Tekrar eve koşuyorum.Evden aldığım anahtarla arabaya biniyorum bin bir telaş ve korkuyla.Güvenlikte eşimi aldıktan sonra yolda Beyza’yı hangi hastaneye götürdüklerini öğrenebilmek için 155 ‘i arıyoruz.Arabada ellerimiz ayaklarımız titriyor Beyza’nın durumuyla ilgili belirsizlikten.155 ‘deki bayan yeni devlet hastanesine diyor.Hemen yeni devlet hastanesinin aciline gidip koşarak Beyza’yı soruyoruz.Beyza’yı getiren ambulanstan birileri bizim sağa sola koşuşturmalarımızdan çocuğun yakını siz misiniz diye soruyorlar.Evet deyince bizi kırmızı alanın önüne götürdüler. Giriş kapısında doktor sadece babası içeri girebilir dedi. Sanki son kez gör sanki çocuğunla vedalaş der gibi beni içeri aldılar.Sedyede sadece gözlerinin beyazı görünen,bilinci kapalı,vücudu aldığı darbeden yaralar içinde olan Beyza’yı görünce beynimden vurulmuşa dönüyorum.Orada sanki dizlerimin bağı çözülüyor.Doktor bana solunumu zayıf,nabzın düşük olduğunu,beyninde ve akciğerlerinde kanama var,hastayı her an kaybedebiliriz,bilginiz olsun diyor.Benim için dünyanın ve zamanın durduğu dakikalar.İçeriden çıkınca kapının önünde dizleri üzerine çökmüş dua eden eşimin yanına oturuyorum.Ne yapacağını bilemez bir vaziyette çaresizlik içinde beklemeye başlıyorum.Kendi kendime Allah’ım veren de sensin alan da sensin.Ne olur onu bize bağışla.Bizi onunla imtihan etme diyerek yalvarıyorum.
Kendimde az buz bir güç görür görmez kız kardeşimi arıyorum.Beyza’ya araba çarpmış bizimkilere haber ver diyebiliyorum sadece.Bu sefer kardeşim beni arıyor olayı anlamak için. Nerdesiniz diyor bana.Beni yeni devletteyiz diyorum ve kapatıyorum hemen telefonu. Kendimi bütün vücudundan kan çekilmiş gibi hissetmeye başlıyorum yavaş yavaş.
Bir ara kapı açılınca Beyza’yı acil tomografi odasına götürüyorlar.Ben ve eşimde peşinden odanın önüne gidiyoruz.Bizi içeri almadıklarından kapıda beklemeye başlıyoruz.Tarihin bir kez daha tekerrür etmemesi için Allah’ım,Beyza’yı bize bağışla duasını tekrarlıyorum kendimden geçmiş bir vaziyette.
Bundan tam on yıl önce.2012 Yılının Mayıs ayı.Bir cumartesi günü yine telefonum acı acı çalmıştı.Telefonuma baktığımda yabancı bir numaraydı.Telefondaki kişi Beydağı devlet hastanesinden arıyorum.Babanıza araba çarpmış.Hemen hastaneye gelmeniz cümlesiyle yıkılmıştım.Hastaneye gittiğimde babamı özel bir alana almış bekletiyorlardı.Neyi var dediğimde doktor beyin kanaması geçiriyor araştırma hastanesine sevkedeceğiz dedi.Ve araştırma hastanesine götürdüğümüz o günün gecesinde babam yoğun bakımda vefat etti.Aylarca üzüntüden kendime gelemedim.O günden sonra da mecbur kalmadıkça araştırma hastanesine gitmedim,gidemedim.
Ve tam on yıl sonrası.Bu sefer on beş yaşında Beyza’m beyin kanamasıyla hastanede.Tomografi odasının önünde geçmişe giden aklımın ve kalbimin ruhunun çekildiğini hissediyorum.Bir anda kendimi tekerlekli sandalyede çevremdekilerin kafama su dökmesiyle gözlerim açılıyor.Başımda bekleyen güvenlik beni kalp krizi şüphesiyle kırmızı alana götürmek istiyor..Kapıdaki bayan güvenlik kızı içeride,burası olmaz deyince beni sarı alana götürüyorlar.Güvenliğe beni bırak ben iyiyim diyorum ama kollarımı dahi kımıldatamıyorum.Hemen damar yolu açarak sakinleştirici kattıkları serumu takıyorlar.
Gözlerimin önünden Beyza’m gitmiyor.Daha bir saat önce yaptığımakarnayı yedik diyorum kendi kendime.Olanlara bir türlü anlam veremiyorum.Saçının bir teli için can alıp can vereceğim kızım içeride hayat mücadelesi veriyor ve ben aciz bir şekilde çaresizce bekliyorum.
Yanıma gelen yakınlarım beni sakinleştirmeye, teselli etmeye çalışsalar da onların ne söylediklerini duymuyorum bile. İçimden sadece Allah’ım bizler aciz ve günahkar kullarız. Bizi başaramayacağımız imtihanla imtihan etme. Bize kaldıramayacağımız yükü yükleme.Ne olursun onu annesine ve babasına bağışla diye dua ediyorum tekrarlayarak.
Devlet hastanesinde ki yaklaşık iki saatlik beklemenin ardından çocuğun beynindeki kanamadan dolayı sizi araştırma hastanesine sevkedeceğiz diyorlar. İçimdeki tarihin tekerrür etmesi korkusu tekrar depreşmeye başlıyor.
Araştırma hastanesinde yoğun bakıma aldılar Beyza’yı.Olayı duyup hastaneye akın eden akrabalar,arkadaşlar,komşular…Hepsinin ağzında Beyza’nın kurtulması için dualar.Onların içten üzüntülerini gördükçe Beyza ne kadar kendini sevdirmiş diyorum kendi kendime.
Beyzoşum.Benim güler yüzlü,saygılı,efendi kızım.Onlarca,yüzlerce insan senin için Kur’an’lar okuyor,dualar ediyor.Bir an önce aramıza dön güzel kızım diyerek dualarıma devam ediyorum.Sonra polisin devlet hastanesinde bana teslim ettiği kazada ekranı param parça olmuş telefonun parçasına,başörtüsüyle beraber en sevdiğim bonem dediği bonesine bakıyorum.Yüreğim yanıyor.Dünya bana dar geliyor.İçim içime sığmıyor.
Ve çok zor geçen birkaç günün ardından çok şükür Beyza hayati tehlikeyi atlattı.Doktorlar bile Beyza’nın kurtulmasına şaşırmışlardı.Tedavi bir süre daha devam edecekti.Ama bizim için önemli olan Beyza’nın artık aramızda olacak olmasıydı.
Bu kazadan şunu çok iyi anladık ki Beyza’yı kurtaran samimi ve ihlaslı dualardı.Rabbimiz yapılan dualarla bizlere acıdı ve onu bizlere bağışladı.Ne kadar şükretsek,ne kadar hamd etsek azdır…
Dualarıyla bizleri yalnız bırakmayan tüm sevenlerimize çok teşekkür ediyorum. Bu zor süreçte yanımızda her daim hissettiğimiz akrabalarımıza, arkadaşlarımıza, komşularımıza can-ı gönülden şükranlarımı sunuyorum.
Ayrıca olayı bize haber veren Hayriye Hanıma, İstanbul’dan gelerek moral desteğiyle Beyza’nın iyileşmesine destekte bulunan Şakir dedemize,Hasret Teyzemize, Boğaziçi vakfının ve Hanımeli derneğinin kıymetli üyelerine, ve özellikle hassaten kız kardeşim Sevil’e iyi ki varsınız demek istiyorum.Allah sizin gibi yakınlarımızı yanı başımızdan eksik etmesin.
Rabbim kimseyi evladıyla imtihan etmesin ve evlat acısı yaşatmasın…
Selam ve dua ile…
Yorumlar 2
4 11 Temmuz 2022 08:07
Çok geçmiş olsun Elhamdülillah Rabbim size bağışladı.
Sevil zorba 10 Temmuz 2022 22:44
Yüreğimle kalbimle okudum. Çok şükür rabbıme diye sevinirken o anları tekrar yaşadım