M.  Edip CAFANALI

Yatan Öğretmenler

M. Edip CAFANALI

Son günlerde kamuoyunda bolca tartışılan öğretmenlik meslek kanunu teklifi aralık ayı içerisinde meclis ihtisas komisyonlarında incelendikten sonra teklifin meclis genel kuruluna gelmesi ve sonrasında oylanması ile yasalaşması bekleniyor. Konuyla ilgili olsun yada olmasın televizyonlarda, gazetelerde, sokaklarda toplumun her kesiminden kanun teklifiyle ilgili yorumlar yapılıyor. Başka mesleklere gösterilmeyen ben bilirimcilik öğretmenliğe gelince ne hikmetse adeta şova dönüşüyor.Herkes öğretmenlik mesleğine ne kadar vakıf demekten insan kendini alıkoyamıyor.
          
Söz konusu öğretmenlik meslek kanunuyla ilgili internet haberlerinin altında yapılan yorumlara biraz baktığınızda öğretmenlerin toplumda ne kadar çok sevmeyeni var diyorsunuz. Meslek kanunun açıklandığı gün doktorlara yapılacak maaş zammının da açıklanması meslekler arasında  atışmaların fitilini de ateşlemiş oldu.Birçok insan yaptığı mesleğin özlük ve çalışma şartlarıyla diğer meslekleri kıyaslamaya, galibi olmayacak ve bir o kadar da anlamsız olan bir tartışmanın içinde buldular kendilerini.
         
“Bana bir harf öğreten kırk yıl kölesi olurum” diyor H.z. Ali. Bizim inancımızda ve kültürümüzde her zaman bilgili insanlara karşı değer verildiğini görmekteyiz. Peki son yıllarda öğretmenlere karşı toplumumuz neden bu kadar acımasız eleştiriler yapmaya başladı?
          
Toplumda öğretmenin itibarının sarsılması kimseye bir fayda sağlamaz. Aksine bir milyon iki yüz bini geçen sayısıyla öğretmenlerin toplumda değer kaybına uğraması o toplumun geleceği açısından tehlike çanları çalıyor demektir.Çünkü toplumu yetiştiren,şekillendiren öğretmenlerdir.Toplumda itibarı olmayan bir öğretmen profili toplum içerisinde ne kadar sağlıklı bireyler yetiştirebilir?Yetişecek nesilden de ne bekleyebilirsiniz?
          
Meslek kanunundan önce toplumda ki öğretmen itibarını tekrar tesis etmemiz lazım. Elbette her meslek grubunda olduğu gibi öğretmenler arasında da işini savsaklayan,ek iş gibi gören,hakkıyla görevini yapmayan çürük elma olarak niteleyebileceğimiz bireyler olabilir.Ama inanıyorum ki bunlar çok çok istisnadır. Artık öyle bir zamanda yaşıyoruz ki ilkokul çocuklarının kafası bile zehir gibi çalışıyor, sahip oldukları hakları çok iyi biliyorlar. Veliler deseniz gün gün öğretmenlerin çalışmalarını takip ediyorlar. Okul idarecileri öğretmenlerinin en iyi performansla çalışabilmeleri için ellerinden geleni yapıyorlar.Bu şartlar altında öğretmenler nasıl yatsınlar,yata yata maaş alsınlar?Derste işledikleri konudan verilen ödevlere kadar takip eden ilgili veliler karşısında öğretmenin kendini zamana  göre güncellememesi, öğrencilerin ihtiyaçlarına göre performans göstermeden okula gidip gelmesi mümkün mü?
             
Bireyselleşmiş, egemen popüler tüketim kültürüyle büyüyen,maddi ve manevi olarak doyumsuz,egoist bir nesil karşısında öğretmenlik mesleğini icra etmek hiç de kolay olmasa gerek.Öğretmenlere acımasız ve haksız eleştiri yapan insanlar birazcık empati yapacak olsalar durumu daha sağlıklı ele alabileceklerdir.Evlerinde bir çocuğa dahi söz geçiremeyen insanların kırk elli kişilik sınıflarda eğitim-öğretim yapmaya çalışan öğretmenleri ve yaptıkları işi hafife almaları ne kadar doğrudur?Taşıdıkları karakteri,kişiliği,duyguları farklı onlarca öğrenciye bir şeyler öğretebilmenin onlara davranış kazandırmanın pedagojik olarak ne kadar zor olduğunu düşünmemiz lazım.
                
Hangi meslek grubuna sorarsanız sorun dünyanın en zor işi insanlarla uğraşmak diyeceklerdir. Doktor için de,zabıta için de,esnaf için de durum aynıdır.Bazı mesleklerde fiziki olarak efor sarf ederken bazı mesleklerde de kafa olarak olarak, yani beyinsel olarak efor sarfedersiniz. Her iki eforda önemlidir ve değerlidir.Kendi adıma söyleyeyim toprakla yada hayvanlarla ilgili bir sektörde çalışanlara hep gıptayla bakmışımdır. Çünkü toprak, ağaçlar, yetişen mahsuller ve yetiştirilen hayvanlar insanların insanları yorduğu kadar yormamakta, insanlar kadar vefasız olmamaktadırlar.
            
Meclise gelecek öğretmenlik meslek kanunu inşallah eskiyi aratmaz. Kamuoyunda gündem olan maddelere bakınca hiçbir sendikanın bu maddeler üzerinde tam olarak mutmain olmadıklarını görmekteyiz. En çok eleştiri alan kısmı ise şüphesiz öğretmen kariyer basamaklarının sınavla elde edilecek olması.Başka mesleklerde özlük hakları sınavsız verilirken öğretmenlere gelince eğitim ve sınav şartının istenmesi hayatı hep sınavlarla geçen öğretmenleri haklı olarak rahatsız etmekte.Meslekler içerisinde en çok hizmetiçi eğitime tabi tutulan öğretmenlerin özlük ve mali haklarda iyileşme sağlanacağında neden eğitim ve sınavdan başarı isteniyor aklım almıyor? Demek ki diğer mesleklerin eğitim alma, kendilerini yenileme gibi böyle  ihtiyaçları yok her şeyi çok iyi biliyor ve uyguluyorlar.
               
Sonuç olarak öğretmenlerin ihtiyaç ve taleplerini karşılamayan, öğretmenlerin onayını almayan hiçbir meslek kanunu başarıya ulaşamaz.İşin merkezinde olan öğretmendir.Öğretmenler çalışma şartları,maddi ve özlük hakları bakımından mutlu edilmedikçe mutlu nesiller yetiştirmeleri de beklenilmemelidir.
                
Selam ve dua ile…
 

Yazarın Diğer Yazıları