Masal Köşesi

ALIN TERİ

Masal Köşesi

Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, kuyu açtım dam evinde. Harman uzak bizim yola, yola çıktım bayır hâlâ. Bayır mayır denilmez, tepe çıktı erinmez. Uzak yakın demeden, masala başladım komşu kızı gelmeden.

Çok eski zamanlarda, kuş uçmaz kervan geçmez, insanların çoğunun geceleri oturup, gündüzleri çok uyudukları, tembel mi tembel bir köy varmış. Bu köyde yalnızca bunlara uymayan " Çiçek " ailesi varmış. Ailenin rızkı bol, ekmeği çok, eee tabi ki güler yüzleri  de  eksik olmazmış. Köylü bilirmiş bunların çalışkanlıklarını, kıskanır dururlarmış varlıklarını.  Ama hiç de örnek almazlarmış. Sanki gökten rızk yağacakmış, bekler dururlarmış.

Yağ dersin yağmaz, gel dersin gelmez, ama o köylülerin tembellerinden biri çalışkan Çiçek ailesinin güzel kızı Bahar 'a aşık olmuş. 

Güzel kız hem güler yüzlü, hem hoşgörülü, hem de nazlı, işveli bir kızmış. Gelelim tembel mi tembel, yerinden kalkmaktan erinen genç Çınar oğlumuza. Annesine anlatmış Bahar Kızı. 
  Çalmış kapılarını. 
  Evin babasına anlatmış. Baba bakmış.  Bilirmiş tembelliğini. Bir şans vereyim diye düşünmüş. Aslında kızın gönlü de ondaymış bilirmiş. 
  "Evlat sana bir şans verecegim demiş. Bir hafta boyunca sabah ezanında kalkacaksın ,benim ahırdaki ineklere su getireceksin. Ama şu dağın ardından. Su bizim ineklere vardığında sabah ezanı yeni okunmuş olsun. Hele bunu yap. Gel .Göreyim." demiş. 
  Var varanın, sor soranın, kaç dedim kaf dağına , samanı yükledim kırk katıra. Dama çıktım sedir nerde, sediri serdim kapı önüne. Çıktı bizim oğlan yola ama .Ne yol bilir ne yordam. O gece uyumaz, sabah ezanına kadar yetiştirecek ya… Buldu bir çeşme. Çeşmeden suyu götürecek su kabını unutmaz mı? 

"Çeşme çeşme bana yol ol, derman ol"demis
 Çeşme ona hemen bir harık açmış. Tam ahıra kadar gitmiş. Ezan okunmadan yetişmiş. 
 Harıkın suyun gittiği yerlerde karpuzlar olmuş, biberler olmuş, üzümler dolmuş. Bizim oğlan sabahları her gün altlarını kazmış sebzelerin. Siz deyin bir, ben diyeyim bin ürün vermiş yaradan. Böylelikle satmış. Kazanmış. 

 Bahar Kız ' ın babası mutlu olmuş. ÇINAR oğlan tamam demiş şimdi verirler . Kapıyı çalmış. 
  "Oğul tamam da Benim Kız oturmayı sevmez. Önüne iğneyi, ipliği ver. Neler diker, neler neler, göreceksin. Yalnız senden bir isteğim var. Koyunlarımın yünlerini getir. Önüne koy. Kirmen de ver. Bak ne ketenler yapar. Hadi bakalım demiş. "

Çınar oğlan aynen de öyle yapmış. Getirmiş yünü. Üç gün de gelinliğini yapmış Bahar kız.
 Baba demiş ki "sırada kendi evinizi kendiniz yapmada. Size bir hafta mühlet." İki sevdalı genç bir haftada bitirmişler evlerini. Sıvamışlar duvarları. Çağırmışlar babayı. Ama ne ev. Saraydakiler onlar kadar mutlu değilmiş. Alın terinin kıymetini Çınar oğlan anlamış. 
  Kırk gün kırk gece düğün olmuş. 

Onlara imrenerek bakan köyün gençleri anlamışlar gecenin gündüz, gündüzünde gece olamayacağını. Çalışanın mutlaka  alacağı ödülün tadını hiçbir şey de olmayacağını. 
 Gökten üç elma düşmüş biri masalı anlatana, biri dinleyenlere, biri de geceleri mışıl mışıl uyuyan miniklere...

Berat BİNGÖLLÜ 
Okulöncesi Öğretmeni 
Elazığ Anaokulu
 

Yazarın Diğer Yazıları