Masal Köşesi

ÇUBUK ALİ

Masal Köşesi

Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde. Derede anası çimerken,  gelin kız hamam içinde. Hamam mamam demeyin , her geleni koymayın. Her gelen girerse, hamam suyu biterse,  suyu çeşmeden  getirirse, hamamcı kızar oğluna, oğlu gitti  harmana .Harmanda terledi işten, su içti çeşmeden .Aman çeşme ne güzelsin. Çeşme mi güzel   kız mı güzel sen ne dersin ? Kız kaçtı oğlana. Masalcı laf etti anlayana.
  Geçmiş  zamanların birinde ,  çok uzun yıllar önce daha sap ile samanı ayırmayı bile bilmeyen , bir delikanlı varmış bir köy de . Öyle deli dolu sanmayın . Daha körpecik. Ne görmüş ki garibim. Daha dışarıda çelik çubuk oynamayı  ve bilye oynamayı yeni yeni bırakmış delikanlı.
Ama çubuğunu bırakmamış elinden. Sorana "bilmem" dermiş bırakma sebebine.
 Garibimin anasının hep söylediği o tekerleme aklında, hem aklında hem dilindeymiş.
 Dandini das 
Tahtaya bas
Tahta kırık  mıh tutmaz
Ali 'm küçüktür söz  tutmaz.
Yatar kalkar birazdan 
Çubuğu da vardır kirazdan.
  
Gittiği yerde vururmuş yere. Sanki bir şey bulacakmış gibi. Günler, aylar, yıllar gelmiş  geçmiş. Sevilen biri olmuş bizim Ali. Hem de yakışıklı.
 Derdi olanı dinleyen, sözünde duran, efendi genç, yağız bir delikanlı. 
  İşte bir gün köy meydanında almış iskemleyi altına. Tam oturmuş ki bir ses. Çok yüksek bir ses.
 "Ben ettim sen etme ağam. Ben ettim sen etme ağam " diye.
 Yanına bakmış elleri önden bağlı. El pençe divan şeklinde, şapkasını önüne almış, durmuş bir adam. Yalvardığı emmi ise hiç istifini bozmayan merhamet yoksunu.
Durmamış bizim Çubuklu Ali.
"Nedir? Noldu gardaş"
"Ağam iyidir.  Hoştur. Ama biraz mayhoştur.
Ben severim, sayarım. Ama benden olmadık bir şey ister . Bazı şeylerin değeri ölçülmez, verilmez." Ağa söze girer. 
"İstediğim un eleği "
Çubuk Ali 
"Ben de var vereyim " demiş. 
"Gardaşim, karındaşım, abim bu elek başka elek. O da bilir maharetini. Eledikce ister. Eledikce ister unu.
Sabah onu ikna edip alacağını söz verir Çubuk Ali. 
 
 Çubuk Ali eve gitmeden adamı ikna edeceğini söyler emmiye. O eleğe benzeyen bir elek verir ona çaktırmadan. Ellem edip, küllem edip vermiş, yutturur ağaya. O da o elek sanmış. Yanındakiler bile anlamamış  .
  Elekle eve gitmiş. 
Çubuk Ali ile ağaya bir kaç nasihat  ve tembihte bulunmuş. Adam " He "demiş.
 Üç tembihi varmış Çubuk Ali''nin ;
 tembih ,
"Dinle ki anlayasın ,
 İzle ki göresin , 
 Yap ki òğrenesin"
“Her gün bunu 3 vakit yapacaksın.” demiş.
 Sabah kalkmış "kimi dinleyeyim" diye düşünmüş. En yakınında anasını görmüş. 
Ondan hergün  geçmiş anılarını  dinlemiş. 
Öğle vakti gelmiş ."kimi izleyeyim ?"diye düşünmüş. Eşini görmüş. Evi temizlemekten tutun da ; yemek ,ekmek yapımına kadar izlemiş. Hep mutlu ve güler yüzlüymüş. Öyle olmaya başlamış. Hanımı gibi.
 Aksam olmuş. Komşusuna rast gelmiş. Çok güzel çömlek yaparmış. Değişik değişik. Denemek istemiş. Her gün o da yapmaya başlamış. Çok güzel kaplar yapmış. 
 Her gün eleğı ile elerken unu daha çoğalırmış. Daha da mutlu yapar olmuş fırıncı mesleğini. 
 Zaman geçmiş gitmiş çubuk Ali'nin yanına. 
Genç demedim ,
Yaşlı demedim 
Dinledim
Gördüm yaptım. 
Maharet ben bilirim demek değil de, Maharet öğrenmeyi istemekteymiş. Oğul, oğul demiş. 
Ama gün gelmiş elek yıpranmış. Fırıncı onaracak yerinin olmadığını anlamış. Gitmiş Çubuk Ali'ye.
Çubuk Ali ona bu defa kendi eleğini kendin yap diye tavsiye de bulunmuş. Düşünmüş, taşınmış. Sonra elek yapımını  bir gün izlediğini hatırlamış. Sabah olmadan başlamış yapmaya. Tam bitecekken kasnağı kırılmaz mı ? Yine denemiş. Ve sonunda onu da başarmış. 
 “Her gün bir şey öğrendim. Mutluluk, bereket bundaymış.” demiş. 
  Çubuk Ali ' yi görüp tanıyanlar, nasihatinden sevildiğini zannederlermiş.
Aslında öğrenmeyi bilmesinden olduğunu anlayanlardan biri de hep o imiş.
Gökten üç elma düşmüş, biri dinleyenlerin başına, biri görenlerin  başına biri de  deneyenlerin başına .

 Berat BİNGÖLLÜ 
ELAZIĞ ANAOKULU 
Okuloncesi Öğretmeni

Yorumlar 1
Mürşide Kıvanç 25 Eylül 2023 11:01

Emeğine sağlık ogretmenim

Yazarın Diğer Yazıları