Masal Köşesi

DENİZKESTANESİ.

Masal Köşesi

 Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, kuşlar konmuş hamam tasına. Hamam tası taş gibi, köyün kızı naz edi. Elimde taze lahana , gezeyim karlı dağında. Su içeyim dedim karşı evden, koştum geldim sedirden. Suyu içerken testiden ,şaşırdım kaldım zihnimden . O dereden, bu dereden size masal getirdim periden.

Bir varmış, bir yokmuş çok uzaklarda uçsuz bucaksız  bir denizde deniz kestanesi varmış. Yanında duran tekne sahibi ile hep sohbet eder dururlarmış geceli gündüzlü. Tekne sahibi Ali Baba balık tutmaya gidip geldikten sonra teknesini aynı yere hep bağlarmış ki bizim deniz kestanesine gününün nasıl geçtiğini anlatabilsin. Deniz kestanesi ise sıkılmadan hep dinlermiş Ali Baba'yı .
O gün, gün doğumu ile diğer tekneler gibi Ali Baba'nın teknesi de erkenden yola koyulmuş. Açılmışlar sıcak, uçsuz bucaksız denize.

Deniz kestanesi yalnız kalmış. Sıcaktan bunaldığını hissetmiş. Yanına gelen tekneden bir sürü insan çıkmış. Sürekli gülüp konuşuyorlar ve güzelim denize bir şeyler atıyorlarmış. Yanında duran yosun ve diğer küçük balıklar yalnızca izlemekle kalıyorlar ve hiç bir şey yapamıyorlarmış. Yosunun canına tak etmiş. Ona bakarak çare bulması gerektiğini söylemiş. Fazla çöp atarlarsa öleceklerini dile getirmiş. Sonunda yanında suya girmeye çalışan çocuğun ayağına yapışmış denizkestanesi. Dikenlerinin on tanesini bırakmış. Çocuk bağırmış, çağırmış. Herkes çocuğun ayağındaki dikenler ile uğraşır iken tekne erkenden gitmek zorunda kalmış. Yosun ve balıklar çok sevinmiş. Ali Baba akşam gelmiş denizkestanesi olup biteni anlatmış.
  
Çocuk eve gittiğinde o gece rüyasında denizkestanesini görmüş. Çocuğun gelip Ali Baba 'dan özür dilemesini istiyormuş. Varmış Ali Baba'nın yanına. Utana sıkıla yaptıklarının hata olduğunu anlatmış. Ali Baba' nın onu affetmesi o kadar kolay olmamış. Ona o çöplerin içinde bir boncuk olduğunu, o boncuğu bulur ise ayağındaki dikenlerin tek tek düşeceğini söylemiş. 

Çocuk başlamış aramaya boncuğu. Oflamış, puflamış, zıplamış oradan oraya. Bulacağını sanmış bir çırpıda. Olmamış olmuyormuş . Dağ gibi çöplerin içinden nasıl bulacakmış ki o küçücük boncuğu. Yine denize düşen yılana sarılır misali gitmiş ayağındaki dikenlerin sahibi denizkestanesine. Utanmış sıkılmış tabi ki hatasını anlamış. Özür dileyecekmiş. Denizkestanesi de hemen yerini söyleyecekmiş sanmış. Yine yanılmış. 

Denizkestanesi hatasını anlaması için ona boncuğu bin bir dereden su getirir gibi anlatmış. 
 "Sen taş sanarsın taş değil, eğri değil büğrü değil. 
Bulursan kimseye şifa değil, bulamazsan, boş verirsen, derdine derman değil. 
Şaştım kaldım diyeyim. O ilerideki harman gibi çöpte değil. 
Ben diyeyim küçücük. Sen dersin çok büyük. 
Ahan da Sarı livarın içinde. "
 Çocuk koşmuş livarın içini karıştırmaya başlamış. Bir balık dile gelmiş. "Acele etme ben varım"
 Bu balık ne diyor diye düşünmüş. 
 "Ben varım ben . 
  Ben dermanınım."
Sana yardım edeyim. Yaklaş "demiş. 
Hemen ağzındaki boncuğu vermiş...

Dermanın hayatta kimde ne de olacağı bilinmez ama; attığımız adımda, hiç beklemediğimiz, bazen umursamayacağımız, değer vermediğimiz her şeyde olabileceğini  bizim çocuk geç de olsa anlamış. Çocuk unutmamış. Sizlerde unutmayın olur mu?

Boncuğu almış. Ali Baba 'ya vermiş. Sabah kalktığında ayağında hiç diken yokmuş.

Gökten üç elma düşmüş biri dermanı uzakta arayıp yakında bulanlara, biri zoru kolay edenlere, biri de masalı okuyanlara...

Berat BİNGÖLLÜ 
Okul öncesi Öğretmeni 
ELAZİG ANAOKULU
 

Yorumlar 1
Mürşide Kıvanç 05 Ağustos 2023 20:44

Çok güzel bir masal olmuş öğretmenim. Emeğine sağlık . Herkesin çıkarması gereken ders açık;)

Yazarın Diğer Yazıları