Eskici - Masal Köşesi

Eskici


Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde develer tellal iken çocuklar çok iken, çocuk oynar beşikte. Ben dinlendim derede. Derede su içerken, yoldan kervan geçerken, kervanı bıraktı kaçtı. Masalcı döktü diliyle. Ben oturdum eşikte…

Zamanında birinde Küçük bir şehirde eskici yaşarmış. Eskici topladığı eski eşyaları satar ailesini zar zor geçindirmeye çalışırmış. Halktan topladığı eşyalardan bazen verdikleri işe yarar değerliymiş. Neden bu kadar kıymetli, düzgün, temiz eşyaları ona verdiklerini düşünürmüş. Çünkü o eşyaları bulamayan insanlar çokken bazıları ise hiç fiyatına neredeyse ona verirlermiş.

Ucu ucuna, kıt kanaat geçinseler de şikayet etmezlermiş. Yine bir gün zenginlerin oturduğu evlerin birinin önünden geçerken yaşlı,zor yürüyen bir amca ''Eskici Eskici'' diye çağırmış . Yanına gitmiş. Eski bir çaydanlık vermiş.Çaydanlığa şöyle bakmış.''kaç kuruş istersin Amca? pek de fazla olmaz gibi ama.''demiş. Amca''birsey verme oğlum. O verir sana vereceğini'' demiş. Kapısını örtmüş. İçeri girmiş. 

Eskici yoluna devam etmiş. Akşam evine gelmiş. 'Hanım Hanım bir çay demle demiş içelim bu çaydanla ''demiş. Kadın çaydana bakmış bakmış. Beyini kırmamak için ''tamam ''demiş.

Çaydanlıktaki su kaynayıp döküldükçe etrafa minik minik elmas taneleri mutfağın yerlerine sıçrıyormuş. Çaydanlıktakı su bitmiş. Kadın mutfağa girmiş etrafta küçük küçük elmaslar. Hemen toplamış. Bir torbaya koymuş. Hiç söylememiş eşine. 
 Sabah olmuş. Eskici hazırlanmış çorabını giyecek, çorap yırtık. Sofraya oturacak sofrada aş yok. Olanı yemiş. Yırtıkta olsa giymiş çorabını. Tezgahını almış gitmiş. Ekmeğini çıkaracak kadar eşyalar almış. Yine zenginlerin oturduğu mahalleden geçerken yaşlı adam gelmiş.''oğlum bu tencereyi al'' Eskici çok eski olduğunu farketmis.''Amca buna kaç kuruş istersin''Birsey istememiş yine.'' o sana verecek oğlum'' eve gelmiş ''şu tasla bana ayran getir hanım ''

 Hanım ayranı doldururken etrafa doldururken dökülen ayranlar gümüş olmuş. Kadın almış gümüşleri bir sandığa koymuş. Eskici sabah yine kalkmış. İşe gidecekmiş. Ne verdiyse Allah, onu yemiş… yine yaşlı adam çağırmış ''oğul bu Bakır tabagi al. Hiçbir sey verme bana ''demiş.
 Hanımına ''Allah ne verdiyse bununla yemek yemek isterim, eski tasımla ayran getir bana. Hanım güzel bir de çay isterim'' demiş.

''Aşı ararken taşı buldum. Taşı aldım başıma. Kaşı ile kuş oynattım. Kuş ile dağ taş aştım. O gün bugündür hep oldum baş '' derken O gün de ne aş varmış, ne yiyecek, ne içecek. Tabağa kurumuş ekmekleri doğramis. Etrafa dökülenler  bir de ne görsün altın olmuş. Tasa koyduğu ayranın etrafa sıçrayanlar  damlacıkları gümüş olmuş yine. 

Eşine yerden topladıklarını da getirmiş hanımı. Eskici şaşırmış ''Bunları nerden buldun ''demiş. Hanımı anlatmış. Eskici almış çaydanı tabağı tası gitmiş yaşlı adama anlatmış ona olanı biteni.

''Oğlum senin eşin yere dökülen hiçbir şeyi telef etmezdi. Allah o yüzden ona bunları verdi. Sana ise geceli gündüzlü çalıştın. Az çok demedin hiç vaz geçmedin. Allah sana o yüzden verdi. Sen bunları hak ettin oğlum ''demiş.
 Eskici ve hanımı bolluk ,zenginlik içinde mutlu huzurlu yaşamışlar.

GÖKTEN ÜÇ ELMA DÜŞMÜŞ BİRİ YAZANIN BAŞINA IKINCISI ÇALIŞMAKTAN VAZVECMEYENLERIN BAŞINA,ÜÇÜNCÜSÜ ISE TÜM HAYAL KURANLARIN  BAŞINA...

Berat BİNGÖLLÜ
OKULÖNCESI ÖĞRETMENİ
ELAZIĞ ANAOKULU

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
24Eyl

ÇUBUK ALİ

05Ağs

DENİZKESTANESİ.

26Tem

ACIDAN ÖĞÜT

19Nis

Lavanta Çiçeği ve Mutluluk

01Şub

Manolya Kokusu