Endüstri 4.0 ile Her Şey “Toz Pembe” Olmayacak! - Metin AKGÜN Eğitim Bilim Uzmanı

Endüstri 4.0 ile Her Şey “Toz Pembe” Olmayacak!


Endüstri 4.0 günlük yaşamımızı etkilemeye başlarken; birbiri ile durmadan haberleşen akıllı makinelerin hayatımızda vazgeçilmezlerimiz arasına girmesi ile birlikte internete bağlı her nesnenin üretim alanında daha fazla kullanımını içeren bu eğilim ile endüstriyel alanda aklın sınırlarını zorlayan köklü değişimler yaşanırken, sağlık alanında akıl sınırlarının ötesinde insanı koruyan/kollayan “Hollywood” filmlerine de konu olan toplumsal değişim ve dönüşümler bizi bekliyor…

 

Bu hızlı değişim ve dönüşüm sürecinde yaşanacak iktisadi ve sosyal alana dönük artıların, bütün insanlığın hizmetine eşit ve hakça bir anlayışla sunulacağına inanmak istiyoruz. Ancak, küresel ölçekte dünden bugüne yaşanan gelişmeleri hatırlayarak, değerlendirdiğimizde endişe etmemek elde değil…

 

George Orwel’in “Hayvan Çiftliği” kitabında dikkat çektiği üzere;” Bütün Hayvanlar Eşit, Ancak Bazıları Diğerlerinden Daha Eşittir” dediği üzere, “Bütün insanlar eşittir. Ancak, “Beş Dünyadan Büyüktür” diyen Küresel Eşkıyalar, biraz daha eşit mi olacak! Sorusu aklımıza takılıyor…

 

İnsan olmanın erdeminin savunuculuğunda ön planda olan Küresel Eşkıyaların, ülke vatandaşlarıyla, Orta Doğuda, İslam Coğrafyasında yaşayanlar eşit kabul edilecekler mi?  Dün IRAK, bugün SURİYE de yaşayan insanların kâğıt üzerindeki haklarının eşit olmasına rağmen, uygulamadaki farklılaşmalar bitecek mi?

Olmayan, bir tehdit nedeniyle (daha sonra olmadığı itiraf edilen “kitle imha silahları/ kimyasal silah” sahibi olunduğu iddiası) dün IRAK da yaşatılan zulümle, yiten canlar, yaşatılan insanlık dramını unutmadan, bugün SURİYE de benzer dramın yaşandığına bakarak yarından ne kadar emin olunabilir?

 

40 yıla yaklaşan bir süredir yurt içinde yaşatılan terörün bize yaşattığı ciğer yangını, zulüm ve yıkım, yiten canlar, boynu bükük, evlatlar, bir yarısı eksik eşler, analar, babalar…

Binden çok birimiz varken, küresel eşkıyaların tahrik ve tertibinde yaşatılan ayrışma ve terörün korkunç yüzünü anlamaktan uzak, bilinçaltına gönderilen “SUBLİMİNAL” mesajlarla etkilenen biz, etkilenip de kapıldığımız, bir başka ifadeyle MANKUTLAŞTIĞIMIZ halimizle, kitle kültürünün tesirinde, zulmü yaşatanları haklı gören, haklı göstermeye yönelen garip bir anlayışın mağdurları olmamız riski endişemizdir.

 

Bu endişelerimizi göz önünde bulundurarak, Endüstri 4.0 sonrası yaşanacak olası gelişmelerin ışığında;

 

Askeri teknolojinin tamamen değişecek olması, çatışma alanlarında akıllı robotların kullanılacağı Orta doğu’yu hayal edebiliyor musunuz?

Akıllı silahlar, insansız hava araçları askeri teknolojiye hâkim olmaya başladı bile...

 

Dünün savaşlarında;  “Piyadenin ayak basmadığı yer senin değildir. Harbi piyadeler kazanır.” Algısı dünde kalmadı mı?

 

Harbi, kendi sınırları dışında yaşayan, insanlarını risk etmeden, robotik ekipmanlarla yürüten bir dünyaya doğru hızla yürüyoruz.

 

Yarının savaşları için; “Robotlarının ayak basmadığı yer senin değildir.” Sözü bütün çıplaklığıyla karşımıza çıkacak bir anda…

 

Bu askeri teknolojiyi yakalayabilen toplumların benzer bir teknolojiden mahrum olan toplumlara karşı çok büyük bir stratejik üstünlük sağlayacağı da bir başka gerçekBu, aynı zamanda bir başka risk

 

Hürriyet ve istiklalin ehemmiyeti daha bir artacak. Bu süreçte; Atatürk’ün söylediği “Hazır ol cenge ister isen sulh-u salah” sözü daha büyük bir önem kazanacak…

 

Bu öngörülerden hareketle, Milli Eğitim Bakanlığımız kurum ve kuruluşlarıyla, eğitim/öğretim programlarıyla yeniden yapılanma sürecine girmesi, yıllardır gündemde olan “Kodlama” dersi öğretim/eğitim programı öncelikli gündeme alınması, bir an önce hayata geçirilmesi…

 

Ancak daha da önemlisi, öğretmen yetiştiren kurumlarımız olan üniversitelerimiz, ilgili fakültelerimiz, değerli öğretim üyelerimiz, bu anlayışta eğitim vermeye başlaması,

 

Özel ve resmi eğitim kurum ve kuruluşlarımızın verdiği eğitim kalitesi, bu hedef dahilinde, sürecin geliştirilmesine dönük rehberlik ve denetimleri ihmal edilmemesi, hassasiyet içinde yapılması,

 

Mevcut eğitim işgörenlerinin (yönetici-öğretmen-müfettiş vb) iş başında yetiştirilmesi,

 

YÖK ve bağlı kurum ve kuruluşlarımız kendilerini; neslin inşası mesuliyetimiz hassasiyetinde, bu değişim sürecini yönetecek öğretmen ihtiyacını göz önünde bulundurarak, bu yönde eğitim verebilecek nitelikte öğretmen yetiştirmeye yönelik güncellemesi gerektiğini düşünüyoruz…

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!