Yaz aylarında yaşanan yangınlar ve sel felaketleri hepimizin dikkatini iklim krizine çekti.
Daha önce iklim değişikliği olarak bildiğimiz küresel ısınmanın sonucu olan bu değişiklik artık iklim krizi olarak adlandırılmaya başlandı.
Farkettiniz değil mi iklim artık bizim küçüklüğümüzdekinden farklı. Neredeyse Eylülün sonu geldi ama Ankara' da yapraklar hala yeşil. Yağmur ya hiç yağmıyor ya da sele sebep oluyor, orman yangınları başladığı zaman durdurulamıyor. Bir yerler yanarken bir yerler sele teslim oldu Mavi Gezegenimizde. Hepimiz izledik.
Ne bu iklim krizi, nasıl bir şey? Neden oldu? Ne oldu da milyonlarca yıldır var olan bu güzel mavi gezegen son birkaç yılda hızlıca ısındı?
İklim krizi küresel ısınmanın yer kürenin sıcaklığını arttırması ile aşırı iklim olaylarına sebep olması olarak tanımlayabiliriz. Sanayi devrimi ile insanoğlu üretim için enerji talebini arttırdı. Enerjiyi de fosil yakıtlardan elde etti. Bu fosil yakıtlar ise sera gazlarından biri olan karbonun salınımını arttırarak atmosfere Dünyanın tolore edebileceğinden fazla salınmasına neden oldu. Küresel ısınmanın sebebi sera gazları atmosferde bir tabaka oluşturarak sera etkisi yaratır. Makul düzeydeyken Dünyanın buzullarla kaplı olmasına engel olan bu sera gazları fazla salınım sebebi ile gelen güneş ışınlarının çıkmasına müsaade etmiyor ve Dünyamızın aşırı ısınmasına sebep oluyor. Dünya sera gazlarını ormanlar ve okyanuslar aracılığı ile tolore edebiliyorken bugün buna yetişemiyor. Ormansızlaşma, okyanuslardaki asit oranının artması Dünyanın dengesini bozuyor. Nüfus artışıyla birlikte üretim artıyor, üretim faaliyetlerinin artması ve hanehalklarinin enerji talebini arttırması karbon salınımını daha da artıyor. Karbon sera gazlarının %80' lik kısmına tekabül ediyor.
İşte biz bireysel olarak bu noktaya odaklanabiliriz. "Ben ne yapabilirim ki!" Yerine "Ben ne yapabilirim?" dersek bir şeyleri değiştirmeye başlarız. Birey olarak enerji talebimizi azaltarak bu işe başlayabiliriz. Enerji üretimimizin %70' i kömürden elde ediliyor. Elektrik üretmek için kullanılan kömür sebebi ile karbon salındığını hatırlayarak gereksiz elektrik tüketimimize son verebiliriz. Evimizde A sınıfı enerji tasaruflu ev aletleri kullanabiliriz. Basit yaşayıp,daha az tüketim yapabiliriz. 10 tane elbiseye ihtiyacımız yok. Bunların üretimi için de enerji kullanıldığını hatırlayarak gereksiz tüketimimize son verebiliriz. Binalarda ısı yalıtımı yaparak enerji talebimizi azaltabiliriz. Bu basit önlemler bizim, gençlerimizin, torunlarımızın geleceğini kurtaracak çok basit önlemler. Bunu gelecek nesillere borçluyuz. Çok basit ama çok önemli bir adım. Çevremizi de bilinçlendirirsek bu basit adımdan önemli sonuçlar elde edebiliriz. Bilinç düzeyi çok yüksek bireyler olarak da erk sahiplerini sorumluluklarını yerine getirme konusunda zorlayıcı olabiliriz.
İklim krizinde 1.5⁰ lik bir eşik var. Bu eşik bu hızla devam edersek 2030 yılında aşılacak. Şu anda Dünya 1,2 derece ısınmış durumda. Köprüden önceki son çıkıştayız. Şu anda hala kurtuluşumuz mümkün. 1,5 derecelik eşiğin aşılmaması çok önemli.
Biz İklim Krizini durdurabilecek son nesiliz. Bunun bilincinde olarak hareket etmemiz gerekiyor. Bu çok da zor birşey değil aslında. Tek yapmamız gereken yaşamımızı biraz basitleştirmek.
Diğer yaşanan münferit toplumsal olaylarda hepimiz görüyoruz, şaşırıyoruz, üzülüyoruz, kızıyoruz, kınıyoruz, sonra unutup hayatımıza devam ediyoruz ya da hiç umursamıyoruz. Bana ne deyip geçiyoruz. Ama bu iklim krizi kendisini asla unutturmuyor, bugün bana ne dediğiniz bir doğal felaket başka bir gün bizim kapımızı çalıyor ve kendini daha da sık hatırlatır oldu.
İklim krizi bölgesel bir sorun değil. Tüm dünyanın ortak sorunu ve bu sorun hızlıca büyüyor. Peki iklim krizinden en çok ülkemizinde içinde bulunduğu orta kuşak bölgelerinin etkileneceğini biliyor musunuz? Kuraklık kapımızda.
Başka bir dünya yok ve hepimiz bu dünyanın vatandaşıyız. "Benden sonra tufan, aman bana ne." diyemeyiz. Çocuklarımız ve torunlarımızın felaketini hazırlıyoruz. Buna hakkımız yok.
Hadi gidip boşuna yanan o ampülü kapatın, biraz daha fazla yürüyün, fosil yakıt tüketen o arabalarınıza daha az, bisiklete daha çok binin. 2 kat aşağı inmek ya da 1 kat yukarı çıkmak için asansör çağırıp elektrik tüketmeyin...Örnekleri çoğaltabiliriz. Sizin de önerileriniz olabilir, merakla bekliyorum paylaşımlarınızı.
Unutmayın DÜNYAYA BORÇLUSUNUZ.
Solized Organik Ürünler adına Neslihan AKTEPE