Şahsiyet ve Topluma Hizmet - Numan Aladağ

Şahsiyet ve Topluma Hizmet


        Numan ALADAĞ H&H YORUM

Elazığ ve Harran ovası halkı olarak, Medeniyetin esasının; Temizlik, nizam-intizam, yeşillik, çalışarak üretmek olduğunu unutmamalıyız? 

Bu kriterler; aynı zamanda İslam’ın temel kriterleridir…


 

Yeşilliğin; insan ruhunu besleyen, insana içte ve dışta huzurlu ve ahenkli bir hayat sürdüren bir şey olduğu, ilmen ve tıbben net olarak kanıtlanmış bir husustur. Ne yazık ki, Elazığ ve Harran ovası köylüsünün çoğunluğu huzurun temel kriterlerinde olan; topraktan gereği gibi faydalanamıyor.

 

Yurtdışındaki bazı finans kuruluşları Türkiye’ye kredi veriyor ve verdiği krediy desteklemede kullanacaksın şartını getiriyor. Harran ovasında tarımının modernleşmesinde bir ilerleme var mı? 

 

Malesef yoktur. Harran ovasının ekilen sulu arazisinin, en az %5'ne ağaçlandırma şartı getirilmelidir ki, o zaman samimi olduklarına inanalım. Gelecek vaad etmeyen desteklemeler ile Türk çiftçisini yerinde saydırıp, bankalar tarafından tüketici kredisi kullanmaya teşvik edilip,  çiftçiyi  modernleştirmeden mahrum bırakabilirler ama; ruhları Vatan sevgisi ile dolu Türk Milletini kandıramazlar.


Elazığ ve Harran ovası halkının önünde büyük bir fırsat vardır. Nedir bu fırsat? Mart ayı meyve fidanlarının dikim ayıdır. İmkanı olup, geleceklerini teminat altına almayı düşünen ve Ruhunda Vatan, Ay-yıldızlı Bayrak ve toprak sevgisi olan bu fırsatı kaçırmamalıdır. 
 

Hangi şahsiyete sahip olan kişiler, topluma hizmet eder? Büyük düşünen, her şeyden önce iyi niyet sahibi insandır. İcraatındaki hedefler, toplumun yükselmesidir.
 


Büyük düşünen, her devirde erdem ve meziyet diye tanınan vasıfların birçoğuna sahip olan insandır.


 
Mevki ve çıkar için Vatanını ve milletini feda eden değil; aksine, gerektiği zaman millet uğruna mevkiini, hatta hayatını verebilen insan büyük düşünendir.


Büyük düşünüp Allah'tan korkan bir idareci, Milli duyguları ile Hacca gittiği zaman, riyakar ve rüşvet yiyen ''İhanet şebekeleri'' gibi olup olmadıklarını araştırıp, dikkat edilmesi gerekir!


Numan Aladağ diyor ki: ''Ey Türk Milleti! Düşünelim, araştıralım, çalışalım, üretelim.'' özdeyişine, ruhunda vatan kavramı olan herkesin düşünüp uygulaması gerekir.

 

Sözü ile işi arasında zıtlıklar olmayan, vatandaşın üretimi, tüketime galip olabilmesi için söz verip, sözünde duran büyük düşünendir. 
 
Büyük düşünmenin şartlarından biri de zekadır. Ahmaklardan büyük düşünen insanı, tarih kaydetmemiştir.


İnsan seçmesini, her işin ehlini bulmasını bilen büyük düşünendir.
 
Büyük düşünen, Şeref konusunda çok titizdir. Verdiği sözden asla dönmez.  Büyük düşünen, sorumluluktan kaçmaz. 


 
Büyük düşünen, ülkesini ve milletini, bütün ülke ve milletlerden üstün olması ülküsüdür.

 
Büyük düşünen, dışarıdan gelen kültür ve ve ekonomi politikalarına kesinlikle itibar etmeyip, yer vermez. Neden ? Çünkü uyum sağlayamaz.

 

Birlik-beraberlik ruhu olan bir topluluk, yürüyen bir yığındır, beraberlikten mahrum bir topluluk ise yerinde sayandır.

 
Milletlere milli inanç ve güç veren beraberlik ne kadar büyük bir kuvvet olduğunu anlamak için, geçmişten bugünümüze kadar ki, 23-63 ekseninin, (Elazığ'ın ve Harran ovasının) tarımsal sanayileşmeden nasıl mahrum bırakıldığına bakıp değerlendirmesi yeterlidir.
 
Büyük düşünen fikirleri, orta düşünen hadiseleri, küçük düşünen kişileri (Dedikodu) konuşur.

 
Bu gün dünyanın büyük bir kesimine hükmeden madde medeniyeti, ortaya çıkardığı, bencil, güncel, çıkarcı, menfaatinden başka hiç bir şey düşünmeyen soğuk insanları ile dünyayı çekilmez bir hale getirmektedir.

 

Meyveciliğin gelişmesini engelleme politikasını uygulayanların peşinden koşmak, Vatana ve Ay-Yıldızlı şanlı Türk Bayrağına ihanet etmenin ta kendisidir.

 

Türk sanayicisini ve çiftçisini raf bedeli şartı ile ürünlerini raflarıma koyarım diyerek, ekonomik-anarşik terör oluşturarak, Milli sermayeyi zor duruma düşürmektir. Ayrıca büyük mağaza zinciri yöneticilerine, acaba mühendis Başbakan Binali Yıldırım dur diyecek midir? 

NOT: Raf bedeli şartı ile ürün alımı yapanların, iktisadi demokrasinin mevcudiyeti olmadığından faydalanarak, Türk sanayicisine ve çiftçisine açıkça zulüm değil midir? 

 

Ey Mühendis Binali yıldırım! Hodri meydan diyorum: Büyük mağaza zincirleri, raf bedeli şartı koşarak ürün alımı yapıyorlar mı yapmıyorlar mı, diye önce bir mühendis olarak, hiç araştırdın mı, bu tür olumsuzluklardan bilgin var mı? O zaman, ''Lafla Millilik olmaz.'' ve ayrıca, ''Terörün kökünü kazıyacağız'' diyen mühendis Binali Yıldırım, her türlü vatan hainleri ile bir farkı olmayan, raf terörünün de kökünü kazıyacak mısın? 

 

Numan Aladağ raf terörüne diyor ki: ''Riyakarlık ve Türk sanayicisinin-çiftçisinin, “Raf Şartı” ile ürünlerini alan mağaza zincirleri, tabiatın alçak ruhlu insanlara bir hediyesidir.'' ve ey Raf bedeli şartı ile ürününü satarım diyenler, ''Hayatta en güzel gülümseme, gözyaşları arasında elini vicdanına koyarak, Alla'hı hatırlayarak, Raf bedeli şartına son verip, kendine doğru yolu bulabilendir.'' 

 

Raf bedeli şarı demek, ekonomik ve anarşik terörün tırmanması, %100 yerli sermayenin el değiştirmesi ve raf bedeli şartı geliri ile elde ettikleri kazanç ile haksız rekabet etmenin ta kendisidir.

 

Raf bedeli şartı, yerli sermayeyi zorlayarak, temel gıda ve içecek  sektörünün el değiştirilmesine sebep oluyorlar. Ve nitekim bir çok süt ürünleri, içecek, yağ, un ve dondurma sektöründe tadlandırıcı olarak, GDO'lu mısırdan üretilen fruktoz, glikoz şurubu kullanılarak hem sağlık hem de ekonomik haksız rekabet le insan sağlığı ile oynayan ve stratejik önemi olan daha bir çok sektörün el değiştirilmesini zorlayarak el değişmesine raf bedeli şartı sebep olmuştur. Bu konu da bilgisi olmayan yetkililerin bilgisi olsun.

 

Türk Milleti olarak, Ermeni soykırımına destek veren ülkelerin başta fransa ve Hollanda olmak üzere, Türkiye de faaliyet gösteren her türlü ticari sektörlerine ekonomik yaptırım uygulayarak, o ''İhanet şebekesi'' ülkelere haddini bildirmek, en doğru ve kararlı bir yoldur. 

NOT: Fransa'nın, Türk Milletinin bölünmez bütünlüğünü bozma hayalinde olan terör örgütlerine verdiği destekler açık ve nettir. O zaöman, Türk Milleti olarak, bir ürün aldığınız zaman, o ürünün ismine değil, o ürünün hisse sahibi oranını, İnternete araştırarak bulabilirsiniz.  

 

Mühendis Başbakan Binali Yıldırım ve Dr. Tarım Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba'ya soruyorum: Türkiye de neden zencefil, zerdeçal ve GAC fruit ekimi desteklenmiyor diye düşündürücü değil midir! 

 

Bir ülkede kara para hareketliliği olduğu müddetçe o ülkede, Fetö terör örgütü, Çiftlikbank, seçilmiş ve atanmışların mal varlıkları nereden buldun diye sorgulanmadığı zaman, o ülkede her türlü ahlaksızlıklarla beraber ekonomik-anarşik terör olacaktır. 

 

Siyasi parti liderleri, zamanın Maliye Bakanı Başbakan Yrd. Mehmet Şimşek gibi, ''Yolsuzluk yapanların Allah belasını versin'' Milli seslenişlerine ilaveten, ''Rüşvet alanların, verenlerin ve göz yumanların da Allah belasını'' versin seslendiği zaman, psikolojik korku oluşur, rüşvet ve kara para hareketliliği de azalır. 

 

Neden yetkililer, rüşvet ve kara para ile caydırıcı mücadele için, kanun ve kararnameler çıkarılmıyor diye dikkat çekici değil midir! 

 

İş başında olan hükümetin, 15 Temmuz da Fetö terör örgütüne destek veren holding ve her türlü iş sahibi olanların mal varlıklarının, hazineye devredilmesi en büyük başarı, isabetli ve doğru karar olduğunu belirtmek isterim. ''İhanet şebekesi'' Rüşvet yiyen, veren ve göz yumanların da, mal varlıklarını belgelemedikleri zaman, onların da mal varlıkları hazineye devredilmesi gerek miyor mu?

 

Örneğin: Seçilmiş bazı mahalli idare yöneticilerinin, yaptıkları villalar, modern çiftlikler, lüks arabalar, hiç mi Maliye Bakanlığı yetkililerinin, dikkatini çekmiyor? Netice olarak; bir ülkede karapara ve rüşvet hareketliliği olduğu zaman, her türlü pislikler olacaktır. Kimse bu yazılanlar yalnıştır diyemez. Bir zamanlar, Fetö terör örgütü mensupları da, milyarlarca lira para hareketlilikleri dikkate alınmadı ve 15 Temmuz da meyvesini verdi. Allah bir daha 15 Temmuz acılarını göstermesin. 

 

O zaman, mühendis Başbakan Binali Yıldırım'ın, ''Lafla Millilik olmaz'' ve ''Gün dostunu düşmanını tanıma günüdür.'' diyerek Türk Milletini Milli beraberliğe davet eden, Mühendis Binali Yıldırım'ın,  acilen rüşvet ve karapara hareketlilikleri ile ilgili yasaların TBMM tatile girmeden 2018 yılınin ilk yarısında caydırıcı yasaların meclis başkanlığına sevk edilip kanun çıkarılarak, kontrol altına alınması gerek miyor mu?

 

Tarım Bakanlığında, Bakan ve müsteşar'ın, 23-63 eksen'li (Elazığ-Şanlıurfa) lı olan ve illerinde sevilenler olarak ve ayrıca Vatan kavramı olan, Cenab-ı Allah'ın ve kanunların yassakladığı faaliyetlerden uzak ve Milli duguya sahip, Tarım Bakanı ve müsteşarı'nın, acaba zencefil, zerdeçal ve Gac fruit'in faydalarından heberi mi yoktur? Haberleri yoksa işte haberleri olsun diye bu mesajı kendilerine iletiyorum.

 

Cenab-ı Allah Türk Milletine, ruhunda vatan ve yeşillik sevgisi olan idarecileri başımızdan eksik etmesin. Çıkar amaçlı vatan toprağına ihanet edenlerin de, Allah belasını versin.

 

Cümle vatan şehitlerimizi Rahmetle, Gazilerimizi Minnetle anar. Hasta ve yaralılara acil şifalar dileriz.

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!