Sarsıntıların insanı psikolojik olarak nasıl sarstığını bizatihi tecrübe etmiş biri olarak, sarsılanlar adına İzmir sarsıntısına ilişkin yazmak isterdim aslında. Depremin o psişik anlık hali bir süre sonra atlatılabiliyor. Ancak zihinlerde bıraktığı sarsıntıyı uzun süre iliklerine kadar hissedebiliyor insan… Varlık içindeyken bir anda; muhtaç duruma düşmek, üşümek, korkmak, aşa duçar olmak, evsiz kalmak… El açar duruma gelmek ise doğrusu bambaşka bir tahribat yaratıyor! Devletin sıcak elini bu aşamada hissetmek çok mühim. Hissetmiyor değiliz, sözüm yok. Ancak anlık çözümlerle hadiselere müdahale etme hususunda mahiriz ve toplumsal düzenimizi de bu şeklide tanzim etmeye alışkınız. Oysa felaketlerin engellenmesine mânialar oluşturmak ve deprem sonrası ihtiyaçları temin etmek için harcadığımız eforu ve maddiyatı aklın ve bilimin emrine vermeyi bir türlü beceremiyoruz vesselam!
***
Depreme şaşırmadık! Olabileceği söyleniyordu zaten. Söylenmesi gereken özetle şudur aslında; akıl tutulmasına ve tedbirsizliğe dair hem kurumlar hem de vatandaşlar vebal altındadır! Ne devlet ne de vatandaş üç kuruşa tamah etmeli. Behemehâl şu kentsel dönüşümden önce zihinsel dönüşümün gerçekleşmesi icap eder. Devletin vatandaşlarına, vatandaşın ise çocuklarına bu çileyi yaşatmaya hakkı yok! Gelecek nesillere bırakılacak en müstesna miras sığınaklarımız, yani sarsıntılar karşısında mukavemet gösterebilecek olan evlerimiz, tüten ocaklarımızdır. Müteakip yazılarda bu konuya tekrar döneriz. Ancak arda kaynamasına gönlüm rıza göstermediği için Batıda yaratılan veya oluşturulan şu İslam ve Türk fobisi hakkında birkaç kelâm etmek isterim.
***
İsterseniz Amerika’dan başlayalım. Zihninizde bir senaryo üretin öncelikle; yasa dışı ve teolojik görünümlü terörist bir örgüt Amerikan yargısını ve diğer stratejik kurumları sinsice ele geçiriyor. Türk milli istihbaratının desteği ile Amerikan ordusunun ve CIA’ın can damarlarına sirayet edilerek Temsilciler Meclisi bombalanıyor. Yetmezmiş gibi başarısız olan kaçak lider tayfasına Ankara’nın güzide bir beldesi tahsis ediliyor ve sığınma hakkı tanınıyor. Allah aşkına bir an bu senaryonun gerçek olduğunu var sayalım! Sahi neler olurdu? Adımız terör devletine çıkmakla kalmaz, ülke başımıza yıkılır ve taş üstünde taş kalmazdı! Niyet aşikâr, benim de bir şey söylememe gerek yok aslında… Sonuç; CNN International ve Newyork Times gibi basın organlarının yayınlarına göre Türkiye bir İslami terör devletidir. Halktaki karşılığı ise İslamafobidir.
***
Gelelim Fransa’ya. Bize barbar muamelesi yapan Fransa’nın pişkin ve çapulcu başbakanı Macron’un bagajındaki Afrikalıların kanlarını unutmuşçasına hafızamızla alay etmesi yenilir yutulur cinsten değil! ‘İhtilal’ eylemini kurumsallaştırarak demokratik toplumsal dönüşüm olgusunun kavramsallaştırılmasına katkı sağlayan ve anti-ırkçı politik söylemlerin yekûnunu siyasal literatüre yerleştiren Fransa, kendi bürokrasi tarihi ile tezat oluşturmakta. Geçmişinde tek bir terör faaliyeti bulunmayan ve tek gayesi Türk toplumunun değerlerini muhafaza ederek diasporasının bulunduğu ülkeye entegre olmaya çalışan ve yasal statüsü bulunan Ülkü Ocaklarını kapatma kararı niyetleri aşikâr kılmaktadır! Le Monde’ye göre onlar Türk’tür ve Müslümandır! Halktaki karşılığı ise İslamafobidir.
***
Kültür eğitimine muhtaç yaklaşık bir milyona varan çocuğumuza Türkçe eğitim verilmesi Almanya ile varılan mutabakat gereği güvence altına alınmıştır. İsteğe bağlı olarak Alman okullarında verilen bu eğitimi sürdürmek için Türkiye Cumhuriyeti her yıl yaklaşık beş yüz öğretmen görevlendirmekte ve milyonlarca avro harcama yapmaktadır. Tüm çaba, bu yavrularımızın Alman toplumuna uyumunu sağlarken değerlerinden koparak asimile olmasını ise engellemektedir. Ancak Almanya adeta pişman! Çanakkale ve 23 Nisan kutlamalarının kriminal bir algı yarattığı iddiasında. Bagajında faşist bir tarihi bakiye olmasına rağmen örneğin; başkent olarak Ankara’nın veya Cumhurbaşkanı olarak Recep Tayyip Erdoğan’ın isminin ırkçılığı çağrıştırması sebebiyle derslerde anılmasından rahatsız! Niyet yine aşikâr. Çünkü ARD veya Frankfurter Allgemeine’ye göre onlar Türk ve Müslüman! Halktaki karşılığı ise İslamafobidir.