DEVAM:
YA RAUF!
Sen şefkatin bir başka adısın Rauf Allah’ım… Bana o kadar şefkatli davranıyorsun ki… Kendin şefkatli olduğun gibi, benim de diğer yarattıklarına karşı şefkat göstermemi istiyorsun. Bir kulun olarak Senin şefkatini tâ içimden, “vicdanımın sesi” olarak duyuyorum.
Olaylar karşısında; “vicdanımın sızlıyor” diyorum ya, işte o Senin Rauf isminin bendeki yansımasıdır. Ben de bu yansımanın şükrü olarak mümin kardeşlerimin günahlarına, edep ile istiğfar ediyor ve onlara karşı kin tutmamaya çalışıyorum. Senden de şefkatimi günden güne artırmanı diliyorum. İyi ki Senin Rauf ismini bildim Allah’ım. Elhamdülillah Ya Rauf! Çok şükür Ya Rauf… Nasıl teşekkür etsem, Seni nasıl övsem bilemiyorum ki… Elimden gelen bu; kul kadar…
YA FETTAH!
Sen bütün kapıları açansın. Kördüğüm olmuş anlaşmazlıkları açarak çözen ve adil hükme bağlayansın.
Bazen öyle köşeye sıkıştığım oluyor, tam bir kaos ve çöküşe saplanıyorum ki. Bazen bütün deva kapılarının kapandığı, umutsuz sağlık problemleri yaşıyorum. Bazen haksızlıklara uğruyor, mağduriyetlere duçar oluyorum. Sonuçta “bittim noktasına” geliyorum. Fakat beni en iyi bilen Sen, başka adreslere başvurmayayım diye bana doğru adresi gösteriyorsun şükür: “Fettah ismi doğru adrestir.”
Senin her kapıyı açan bir Fettah olduğunu bilmek, beni sıkıştığım köşeden anında kurtarıyor. “Her şey bitti” umutsuzluğu, yerini “hiçbir şey bitmedi”ye bırakıyor. “Tüm kapılar kapandı” karamsarlığı, yerini “her kapıyı açan Fettah varsa, umut da vardır”a bırakıyor. O zaman “İmkânsız” kelimesini sözlüğümden siliyorum ve yerine “Allah var, imkânsız yok” yazıyorum.
Sana çok teşekkür ediyorum Fettah’ım. Nasıl da bir imkân ve çözüm yaratıyorsun hayatımda. Senin Fettah oluşun, umudum oluyor, desteğim oluyor, güvencim oluyor. Çok şükür. Elhamdülillah. Muhteşem bir kazanç bu işte…
YA KÂFİ!
Sen kuluna yetensin ve her şeye Kâfi olan, kifayet edensin. Bilirim ki ben kendi kendime yetemem. Kendi kendine yeten tek varlık Sensin. Çünkü Sen hiçbir şeye muhtaç değilsin, fakat her şey Sana muhtaçtır. Sen, sadece kendi kendine yeten değil, insana ve tüm varlığa yetensin. Mahlûk olmak muhtaç olmak, Hâlık olmak, ihtiyaç gideren olmaktır.
Hiç Kâfi olan Allah kuluna yetmez olur mu? Allah da yetmezse kuluna kim yeter?
Bana Sen yettin Ya Kâfi! Sen olmasan kimse yetemezdi. Hep şunu söylüyorum: “Ya Kâfi! Sana muhtacım. Neyim varsa, neye sahipsem hepsini sen verdin. Şükür ve hamd (övgü) yalnız sanadır.” İyi ki Senin kulunum, iyi ki Seni tanımışım, şükür ki Senin lütfun ve sınırsız nimetlerin benimle.
DEVAM EDECEK
Bu yazı daha önce Sn. Prof. Dr. Orhan ASLAN'ın Sosyal medyasında (Facebook) yaınlanmıştır.