16 Aralık günü, Kazak kardeşlerimizin bağımsızlık günüdür. Kazakistan bir süre önce, 16 ve 17 Aralık günlerini resmi tatil olarak kabul etti. Onların bayramı bizim de bayramımızdır. Kutlu olsun. Bu sene Kazakistan`ın bagımsızlığının 17.yılı. Bağımsızlık. mengi olsun, yani ebedi olsun.
Kazakistan, bağımsızlığını, 16 Aralık 1991`de ilan etti, böylece Sovyetler Birliğinden ayrılan son ülke oldu. Bağımsızlık Günü ile, Kazakların Jeltoksan (Aralık) olayları dediği Almatı olaylarının aynı yıldönümüne gelmesi de kaderin bir cilvesi olsa gerek. Bağımsızlık ilanından 5 yıl önce 17-18 Aralık 1986`da olmuştu o olaylar.
1987 yılının, yanlış hatırlamıyorsam Nisan ayı idi. Ankara`da çıkan Töre dergisine uğramıştım. Şimdi hatırlayabildiğim, Sayın Devlet Bahçeli ve Sayın Ali Güngör vardı. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinde ihtisas yapan Dr. Hayati Bice, yarım sayfalık, belki daha az bir haber metni getirmişti. Habere göre, birkaç ay önce Kazakistan`ın o zamanki başkenti Almatı şehrinde olaylar olmuştu. Ne olayları olmuştu, Hayati haberi nerden almıştı? Hafızamda bu sorularla ilgili olarak o zamandan kalan bir bilgi yok. Sadece haberin aylık çıkan Töre`nin o zamanki bir sayısında yayınlandığını hatırlıyorum.
Ama aradan 5-6 yıl geçmeden o olayların ne olduğunu, Sovyetlerin dağılmasına, Kazakistan`ın ve diğer cumhuriyetlerin bağımsızlığına giden yolda önemli bir dönüm noktası olduğunu öğrenmiştik[1]:
Kazakistan Komünist Partisi Birinci Sekreteri Dinmuhammed Kunayev, Gorbaçov tarafından görevden alınmış, daha doğrusu istifa ettirilmiş, yerine Moskova`dan Genady Kolbin isimli birisi atanmştı. Kazak aydınlarına göre, çok sevdikleri Konayev`e yapılan bu muamele, haksızlıktı. Üniversite hocaları, öğrenciler ve yazarlar, parti üyesi bürokratlar Almatı`da Brejnev alanında (bugün Jeltoksan -Mira- ile Satbayeva caddelerinin kesiştiği yerde Novi Ploşet ‘Yeni Meydan’ veya Respubliki Ploşet ‘Cumhuriyet Alanı’ adı verilen yerde) toplandılar. Gözlemciler 25 bin kişi diyor. “Kolbin Moskova`ya Dön”, “Kazakistan Kazaklarındır”, “Ruslar Rusya`ya gitsin” gibi pankartlar taşıyorlardı. Gorbaçov döneminde Sovyetler Birliğinde ilk defa böyle bir gösteri oluyordu. Daha sonra Baltık Cumhuriyetlerinde, Ukrayna`da, Gürcistan`da, Azerbaycan`da, Özbekistan`da da benzer olaylar yaşanacaktı.
Olaylar, askeri bir operasyonla bastırıldı. Kolbin`in Metel-86 (Kar Fırtınası – 86) adını verdiği operasyonda kaç kişinin öldüğü bugün hala bilinmiyor. Resmi kaynaklara göre 2 kişi, bazı gözlemcilere göre 2 binden fazla insan öldü. Genel kanı ise, gerek olaylar, gerekse operasyon esnasındaki “yargısız infazlar” sonucu ölenlerin sayısının ikiyüzün üzerinde olduğudur. Operasyon sonucu 8500 kişinin sorgulaması yapılmış, bunların 99’u tutuklanıp yargılanmıştı. Yargılama sonucunda bunların bir kısmı, 4 ile 15 yıl arasında değişen hapis cezaları almıştı. Kayrat Rıskulbekov isimli mimarlık anstitüsü öğrencisi bir genç ölüm cezasına çarptırılmış, sonra ceza müebbed hapse çevrilmiş, ne yazık ki, hapiste azılı bir Rus katil ile aynı hücreye konan Kayrat, intihar süsü verilen şüpheli bir ölumle hayatını kaybetmişti. Allah rahmet etsin.
Ayrıca, 12 rektör görevlerinden alınmış, 264 ögrenci yüksek öğretim kurumlarından, 758 kişi Komsomoldan atılmış, binlerce memurun görevine son verilmişti. 1989`a kadar görevinde kalan Kolbin, 1989`da Moskova`da başka bir göreve atandı ve Haziran 1989`da Komünist Partisi Birinci Sekreterliğine Nursultan Nazarbayev getirildi. Nazarbayev, Nisan 1990`da Kazakistan Yüksek Sovyetinden Başkanlık sistemine geçme kararı çıkardı ve Parlamentoda yapılan oylamayla Kazakistan`ın ilk cumhurbaşkanı oldu. 25 Ekim 1990`da Kazakistan, diğer birçok Sovyet cumhuriyeti gibi, egemenliğini ilân etti[2]. Egemenlik ilânı ile, Kazakistan, Sovyetler Birliğinden ayrılmış olmuyor, sadece kendi toprakları üzerinde artık kendi hükümranlığını ilân etmiş oluyordu.
Egemenlik ilânı Kazakistan`da genel olarak memnuniyetle karşılandı. Ancak Slav kökenli vatandaşlar, Kuzeydoğu Kazakistan`da Öskemen`de bu egemenlik ilânına karşı gösteriler yaptılar.
Ancak, 1730`larda başlayan ve ülkede Rus hakimiyetini perçinleme sonucuna neredeyse gelmiş olan 250 yıllık süreç, artık tersine işlemeye başlamıştı. Rus sömürü düzeninin 1975`lerde başlayan, “Az i Ya” kitabını yasaklama ve yazarı Olcas Süleyman`ı cezalandırma, Alman otonom oblastı kurma kararı gibi son atakları da basarısız olmuştu. Kazakistan 1991`in 16 Aralığında bağımsızlığını ilân etti. Kruşçev zamanında 1960 sonunda kurulması karalaştırılan “Bâkir Topraklar Ülkesi” adındaki yeni idari bölgenin merkezi yapılan ve adı da bu anlamda “Tselinograd” olarak değiştirilen Akmola, 1998`de Kazakistan`ın astanası (başkenti) olmuştur; adı da “Astana” olarak değiştirilmiştir.
Kazakistan`ın 25 Ekim 1990`da ilân etmiş olduğu egemenliği ve 16 aralık 1991`de ilân etmiş olduğu tavelsizliği, yani bağımsızlığı tekrardan kutlu olsun, mengi olsun.
[1] Olaylara ilişkin bilgiler, (Dr. A. Kayyum Kesici, 2003, Dün, Bugün ve Hedefteki Kazakistan, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul, sayfa: 220-230) kaynağından alınmıştır.