“Aksakal” sözü, Kazak, Kırgız, Özbek, Türkmen, Uygur lehçelerinde sadece yaşlı kimseler için değil, akil adamlar, eşraftan kişiler, sözü dinlenen kişiler için, bazen de baş yöneticiler için kullanılan bir terimdir.
Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, 23.11.2018 tarihinde yayınlanan “Ulu Bozkırın Yedi Hususiyeti” başlıklı makalesinde, 2019 yılında Astana’da “Dünya Türkoloji Kongresi” ve Türk Etnik Grupları Etnik Günleri düzenlemeyi düşündüklerini yazdı. “Türk Medeniyeti: Başlangıcından Günümüze” isimli bir proje çerçevesinde bu faaliyetleri yapacaklarını belirten Nazarbayev makalesinde Kazakistan topraklarının çeşitli özelliklerinden bahsetti. (http://www.mfa.gov.kz/kz/london/content-view/memleket-bassysyny-ly-dalany-zeti-kyry-atty-makalasy-2)
“Nesnelerin ölçüsü mekân, olayların ölçüsü zamandır. Mekân ve zamanın ufukları birleştiği vakit milletin tarihi başlamıştır. Ve bu sözler yalnızca hoş bir vecize değildir” cümleleriyle başlayan yazıda, Şimdiki milletlerin, bir zamanlar o ülkelerinde yaşayan geçmiş halklarla yüzde yüz aynı olmayacağını, ama ülkede o geçmiş ile şimdi arasında yaşayan herkesin tarihi mirası oluşturduklarını ifade ediliyor. Bu yaklaşımla Kazakistan tarihine bakmak gerktiğini vurgulayan Nazarbayev özetle şöyle söylüyor:
“Birincisi, devlet öncesi dönemde toplumsal işbirliklerinin çoğu Kazakistan topraklarında şekilldendi. Bunlar bugünkü Kazak milletinin etnogenetik yapısının elementlerinden birisi oldu.
“İkincisi seçkin kültürel edinimlerimiz bozkıra başka bir yerden gelmedi, bozkırda doğdu ve nuradan batıya ve doğuya yayıldı.
“Üçüncüsü, son yıllarda elde edilen tarihi buluntular, bizim atalarımızın kendi zamanlarında en ileri teknolojik yeniliklere tartışmasız katkıları olduğunu ispatlamıştır. Bu buluntular ulu bozkırın dünya tarihindeki yerine iyi gözle bakma imkânı vermektedir.
“İleveten, bugünkü bazı Kazak oba-oymaklarının isimleri, bugün bir etnisite ismi olarak kullanılan “Kazak” tabirinden çok asırlar önce de vardı. Bu gerçek, bizim milli tarihimize önceki görüşlerden tamamen farklı bir ufuk işaret etmektedir. Avrupa merkezli bakış açısı, Sakalarla Hunların ve bugünkü başka Türk halklarının ata babaları kabul edilen etnik grupların, bizim etnogenetik yapımızın parçası olduğu gerçeğini görmeye yetmez.
“Son olarak, bahsettiğimiz Kazakistan tarihi, bölgemizde uzun zamandır yaşayan birçok etnil grubun da ortak tarihidir. Bu tarih, farklı etnisitenin birçok tanınmış figürlerine katkı sağlayan ortak bir tarihtir.
“Bugün de kendi öz tarihimize iyi gözle bakmamız lazım. Fakat tarih, işimize gelen, konjonktürel fırsatlara uygun tarihi olaylara indirgenmemelidir. Ak ve kara biribirini tamamlayan cüzlerdir; bir uçtan bir uca ve arada karışarak, şahsi ve bütün milli hayatın yegâne renk dizisini oluştururlar. Bizim tarihimzde de dramatik dönemler ve kaygı verici olaylar, ölümcül savaşlar ve çatışmalar, toplumsal olarak tehlikeli deneyler ve siyasi kırgın ve sürgünler olmuştur. Bunları unutmaya hakkımız yok, tarihimizi, bütün boyut ve eksenleriyle objektif olarak düşünüp olduğu gibi kabul etmemiz gerek.
“Başka halkların rolünü küçümseyip kendi büyüklüğümüzü göstermek gibi bir niyetimiz yoktur. Bizim niyetimiz, açık ilmi delillere inanarak, dünya tarihindeki rolümüzü, soğukkanlılıkla ve objektif olarak belirlemektir.”
Nazarbayev, yazısının sonraki iki bölümünden, “Milli Tarihin Zaman ve Mekan Boyutu” başlıklı birinci bölümünde önce, Kazakların atalarının yaşadığı Bozkırda birçok maddi kültür unsurunun icat edildiğini, Kazakların atalarının, Avrasyanın siyasiş ve ekonomik tarihinin gidişatını devamlı değiştirdiğini gösteren bulgulara yer veriyor. Sonra da bozkırın yedi hususiyetini şöyle sıralıyor: 1. At Yetiştiriciliği bozkırda başladı 2. Eski Çağlar Metalurjisi 3. İnsanla tabiatın harmonisini canlandıran hayvan figürleri 4. Altın Elbiseli Adam 5. Türk Dünyasının Beşiği 6. Büyük İpek Yolu 7. Elma ve Lale’nin doğum yeri. Almatı ismi, bu güzel şehre, uzun elma kültürünü sembolize etsin diye adeta verilmiştir (Almatı, Elmalı demektir OK).
İkinci Bölümde de bütün bu tarihi meselelerin, ciddi araştırmalar ve çalışmalar gerektiriğini söyleyen Nazarbayev, bunların miletimizin geçmiş, bugün ve geleceğinin, dünyalık kökleriyle alakalı olduğunu ve bu çalışmalara birçok projeyle başlayabileceklerini ifade ediyor. Bu projeler arasında şunları düşünüyor Nazarbayev: 1- Eski çağlardan başlayıp moderniteyle tamamlanan bir arşiv çalışmasını 2025 yılına kadar tamamlamak. 2- Bozkırın Büyük Şahisyetlerini tanıtan esrler ortaya koymak, 3- Türk Halklarının ata yurdu, “kara şangırak (ata çadır OK)” olan Kazakistan’ı yazımın girişinde basettiğim “Türk medeniyeti: başlangıçtan günümüze” projesiyle tanıtmak. 4- Büyük Bozkırın Eski Sanat ve Teknolojisi Müzesi oluşturmak. 5- Bu proje çerçevesinde Bozkır Müzik ve Folklorunun bin yılları çalışmalarını yapmak. 6- Tarihi, filmlerde ve televizyon programlarında işlemek.
Bütün bu çalışmaları, daha önce yayınladığı “Geleceğe Doğru: Ruhani Diriliş” yazısında teklif ettiği programın devamı niteliğinde görüyor değerli Cumhurbaşkanı. Ve yazısını şöyle bitiriyor:
“Tarihini bilen, takdir eden ve onunla övünen halkı geleceği büyük olur. Geçmişini övgüye değer bulup, bugünü objektif değerlendirip, geleceğe iyi gözle bakmak: yurdumuzun başarılı olmasının kefili dediğimiz budur.”
Kazakistan’ın kıymetli Cumhurbaşkanına alkış ayıtmalıyız. (Alkış, takdir etmek, övgüleri ifade etmek anlamında “Alkış ayıtalım” şeklinde kullanılır.)
Kaynak:Daily Havadis