Recep ÖREK

5 Milyon Kişi Neden Yalnız?

Recep ÖREK

Hızlı değişimin yansımaları  hayatımızı her yönden etkiledi/etkiliyor. Çağımızın kendine özgü değişim-dönüşüm  süreci,  önüne kattığı birçok değeri sürükleyip götürüyor.  Farkında olmasak da  beşeri hayatımızın  kodlarına çoktan  sirayet etti.  Değerlerimiz,  hayata bakışımız ve olayları yorumlama standartlarımız  bir bir  başkalaşıyor. Teknolojinin etkisiyle de  insan ilişkilerindeki bireyselliğe kayan yeni yaşam düzeninde her şey yeniden tanzim ediliyor. Hayat serüveninde ruhumuzu inciten birçok bileşenin bir arada olduğu bir dönemdeyiz. Bu dönemin kendine has ve geçmişle kıyaslanmayacak farklı sorunlarını çoktan yaşamaya başladık bile. Bunlardan biri de yüzyılımızın merkezine oturmuş olan yalnızlıktır. 

Batıdaki bireyselleşme kültürü bizi derinden etkilemişe benziyor. Anadolu coğrafyasındaki paylaşma kültürü yerini bireysel kültüre bırakmış. Geçmişte paylaştığımız birçok şey artık bizim için öteki oldu. Kendimizi o kadar izole etmişiz ki paylaşım kültürümüz paydaşlığa evrildi. Her gün biraz daha yalnızlaşıyoruz. Geleceğe dair umutlarımıza yalnızlık kendini çoktan eklemlemiş. Hayallerimize eşlik eden yarına dair beklentiler bir yalnızlığın dünyasında konumlanıp ve tüm insani sermayemizi elimizden alabiliyor. Çok mu sıkıldık birbirimizden. Sanmıyorum. Hayatın tali yollarında mutluluğun hikayesini sanki yalnızlıkta bulacağımızı zannediyoruz. Özgürleşelim, bireyselleşelim derken elimizde ne kadar kıymetli değer varsa hepsini tüketmeye başladık. Sonuçta elimizde masum bir yalnızlıkla baş başa kaldık.

Geçen  günlerde TUİK tarafından açıklanan Türkiye' de yalnız yaşayan insan sayısı, tamı tamına 5 milyon 192 bin kişi. Ülkemizde yaklaşık her 16 kişiden biri yalnız yaşıyor. Bizi buralara ne getirdi sorusuna verilecek cevap çok. Ama hiçbir cevap bu süreci durdurmaya yetmeyecek gibi. Yalnız yaşamak insanı mutlu ediyor desem o da yok. Yapılan araştırmalara göre yalnız yaşayan insanların kalp hastalığına yakalanma oranı, diğer kişilere göre yüzde 29 daha fazla. Bunun gibi onlarca sorunu beraberinde getiriyor yalnızlık.  Peki, neden yalnızlığı tercih ediyoruz? Kimden kaçıyoruz. Elbette bilimsel anlamda bu soruların bir cevabı mutlaka vardır. Bana göre insan ilişkilerinde hep başat olma kompleksinden tutunda beraber yaşamayı beceremeyişimiz ana neden. Üretim ve tüketim üzerine  inşa edilen yeni hayat tarzı bizi süper egoist yaptı. Çok kazanma ve her şeye sahip olma hırsı bizi birbirimizden uzaklaştırdı. Ekonomik ve sosyal imkanlar, insanın kendi kendine yeteceği duygusunu pekiştirdi.  Her şey kişisel olunca yaşam ritüelleri de bireyselleşti. Birbirimize daha az ihtiyaç duymaya başladık. Ayrıca toplumsal değerlerimiz gittikçe erozyona uğradı ve sonunda insan ilişkileri iyice çoraklaştı. Böylece yalnızlık dünyasının birer ferdi olarak süreçteki yerimizi aldık.

Yalnızlığımızı sadece sosyal medyanın dünyasında sağaltacağımız düşüncesi güçlendi. Ancak yüz yüze sohbetlerin olmadığı bu sanal dünya derdimize derman olmadı. Fiziksel bir ortamda sohbetler gelişmediği için  insanların üzerindeki enerji yükü arttı. Bu nedenle herkes sinirli, herkes dalgın, herkes asık suratlı bir şekilde sokaklarda dolaşıyor. Selamlaşma bile yok. Herkes gözlerini birbirinden kaçırıyor. Hatta birbirine yan bakan bile yok! Farklı bir dünyada sanki bizleri zorla bir araya getirmişler psikolojisi hakim. Hep suçlu suçlu bakışıyoruz. Tüketilmemiş bir enerjiyle dolaşıyoruz. Tüm bunların arka planında yalnızlığın payı büyük. Aynı ortamı paylaşıp birbiriyle iletişim kurmayan o kadar çok insan var ki. Herkes elindeki cep telefonuyla meşgul. Eskiden sadece yalnızlık duygusu vardı şimdi fiziksel yalnızlık da eşlik ediyor. Adeta bir sinerji yaratmış durumdalar.

Sorun kısa vadede çözülür mü bilmiyorum. İngiltere'de yalnızlık bakanlığı kurulmuş, ABD yalnızlığın iş kayıplarıyla uğraşıyor. Japonya  artan intiharları azaltmak için 2021 yılında İngiltere'deki gibi  yalnızlık bakanlığını kurmuş. Türkiye,  konuya ciddi şekilde henüz el atmış değil. Şimdilik azalan evlilikler ve artan boşanmalara çare bulma arayışıyla sınırlı bir strateji izliyor. Şu anda 5 milyonluk bir yalnızlık rezervimiz var, bakalım birkaç yıl sonra ne kadar olacak? Bu sayı doğal olarak artacaktır. İşin kötü tarafı ise yalnız yaşayanların çoğu bilinenin aksine yaşlılardan oluşmuyor. Gençler arasında her yıl artan bir yalnızlık trendi var. Sosyal sonuçları ağır olacağa benziyor. Toplum ne ara bu düzeyde yalnızlığı benimsedi bilmiyorum. Ama gelecek iyi sinyaller vermiyor. 5 milyonu insanı feda ettik, bari gerisini kurtaracak mekanizmaları hayata geçirelim. Yalnızlık  ve buna bağlı diğer sorunlar daha çok artmadan...
 

Yazarın Diğer Yazıları