Vazgeçebilmek - Recep ÖREK

Vazgeçebilmek


Çok mu zor?  Vazgeçmek… Alışkanlıklarımızdan, tabularımızdan, hırslarımızdan, ideallerimizden, saplantılarımızdan…  
Önem atfettiğimiz, bazen de kutsadığımız bazı idealler, düşünceler, duygular gün gelir anlamını yitirebilir. Bu bazen bir tercih bazen de bir sonuçtur. Uğrunda bedel ödediğimiz, taviz vermediğimiz hayata dair tutkularımızın gün gelir kendiliğinden kaybolduğunu ya da farklı bir evreye geçtiğinin gerçeği ile karşılaşabiliyoruz. 

Süregelen alışkanlıklar veya davranış kalıpları bazen bizi yanlış yerden hayata bağlayabilir. Her şeyin noktasal atışlardan ibaret olduğunu, küçük bir eksen kaymasını çoğu zaman başarısızlık diye hanemize yazarız. Oysa yaşam bileşenleri bir çeşitlilik dünyasıdır. Birinin bittiği yerde bir diğeri kendini konumlandırır.  Böylece kaybedeceğimizi düşündüğümüz bir konuda kazandığımızı da görebiliriz. 
 
Hep başarıya odaklanırız.  Hâlbuki; hayatı tümüyle başarı üzerine inşa etmek kişiyi mekaniksel bir sürece doğru götürebilir. Küçük kaybedişlerin ruhumuzdaki yolculuğu istenmeyen büyük hayal kırıklıklarına neden olabilir. Bu nedenle hayata biraz çift kutuplu bakmak gerekir. İnsanı insan yapan temel değerler dışında(din ve ahlak gibi); günlük hayatın küçük sekmeleri değişimi de beraberinde getirir. Bir anlamda vazgeçmek değişime alan açmaktır, yeni bir keşif, yeni bir arayış ve hayata dair yeni heyecanlara hayat hakkı tanımaktır. Stabil bir hayat;  bıkkınlık getirir, atalete sebebiyet verir ve yeni düşüncelerin boy vermesini engeller.  
         
Her şey bittiğinde ya da yeni başladığında hayat bazen önünüze talihi koyar, bazen de çabalayarak elde ettiğiniz ve kimine göre talihsizlik denen birikimlerinizi alır götürür. Olaylara kısa vadeli bakmanın ruhumuzdaki anlık yolculuğudur,  bu düşündüklerimiz. Çünkü; 
gecenin yarısında, sabahın tanında uykularınızı bölen sorunlar akşamın alaca karanlığında zafer haberi ile bitebilir. Hayata bir de bu açıdan bakmak gerekir. Salt kazanmak üzerine kurulu bir düşünce momentumu değişimin yollarını tıkar ve alternatifleri anlamsızlaştırabilir. 
 
Tabulaşan birtakım düşüncelerin, alışkanlıkların zamana direnme gücü ölçüsünde bir karşılığı vardır. Bazıları zamana direnemeyip yok olurlar, bazılarının da değişmezlikleri hep devam eder. Beynimizin derinliklerine kendini monte eden ve saplantıya dönüşen düşüncelerden vazgeçmek kolay olmuyor çoğu zaman. Ancak belli bir kalıba girmeyen ve zamanla anlamsızlaşan alışkanlıkları da zamanın ruhuna bırakmaktan başka çare yok. Hayatı algılayış tarzımız geleceğimize önemli ölçüde yön verir. Değişimin hangi vazgeçişlere yol açacağını da bazen kestirmek zor olabiliyor…
Sonuç olarak; her değişim bir vazgeçiştir ama her vazgeçiş bir değişim değildir.

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
28Şub
21Şub

5 Milyon Kişi Neden Yalnız?

02Şub

Bir Gecede Kaybedilen Yarınlar

10Ara

PISA Neden Önemli?

22Ekm