Şinasi Fidanoğulları

Mehmet Akif Ersoy Hakkında (1873-1936)

Şinasi Fidanoğulları

Toplum için kendini -tabir yerindeyse- heba eden büyük mütefekkir, İslami ilimler ve Kur’an yorumcusu,şair, sporcu (güreş yüzme, gülle atma,) müzik (nisfiye) ve baytar( veteriner) ve diğer çeşitli branşlarda kendini geliştirmeye çalışmış bir ilim adamı…

Babası  1873 te doğan oğluna ebced hesabı ile Ragiyf ismini verir… Ragiyf Arapça da bir ekmek çeşidi olarak geçer. Ancak bu ismi babasından başka kullanan bulunmadığından Akif olarak seslendirilir

İstiklal marşı yazmayı  ödül olarak verilecek para için  öncelikle istemez
Yapılan ısrarlar neticesinde yarışmaya ismini yazmadan katılır
Bu hatırayı Selim Gündüzalp; Mehmet Akif Ersoy adlı kitabında şöyle aktarıyor:
” Marşın kabulünden sonra kendisine getirilen bu beş yüz lira ödülü “Ben yarışmaya girmedim. Bu para benim değildir” diye reddetmiştir. Meclis kasasında kalmaması için usul gereği teslim alması gerektiği söylenince almış ve bir hayır kurumuna vermiştir Bu hayır kurumunun da neresi olduğu hayli tartışmalıdır. Ancak, bu işin doğrusunu zamanın basınından araştırmak en iyi yoldur.. Bu konuyu en iyi bilen gazete de herhalde, şairin başyazarlığını yaptığı Sebilü’r-Reşat olmalıdır Sebilü’r Reşat ‘ın 21 Mart 1921 Tarih ve 472 numaralı sayısında şöyle denilmektedir:
İstiklal Marşı için ayrılan beş yüz lira Mehmet Akif Beyefendi tarafından fakir çocuk ve kadınlara örgü öğretmek, bir gelir temin etmek gibi hayırlı bir amaç için kurulmuş olan Darü’l-Mesai’ye bağışlanmıştır”…(S 228-229)

Allah tan başka kimseye kula kul olunmayacağını anlatmak için İstiklal marşında
-Hakkıdır Hakka tapan milletimin istiklal – dizesini iki defa kullanmıştır

Yazdığı safahat adlı eserine bile
_’’istiklal marşını  neden koymadın’’  diye soranlara
_‘’O benim değil milletimindir’’ diyerek alçak gönüllü davranmayı destur edinen bir İslam sevdalısı olarak karşımıza çıkıyor
Kur’an Meali yazma işi kendisine tebliğ edilince Ahmet Naim’e giderek aslında bu görevin kendisinin hakkı olduğunu söyleyince Ahmet Naim ise Akif’e bunun hakkını verebileceğini hatırlatır böylelikle Akif yazmaya başlar
Akif Kur’an’ı Kerimin mealini,
Elmalılı Hamdi Yazır tefsirini
Ahmet Naim Baban ise Tecrid-i Sarih’in tercümesini yapmaya başlarlar.
Ahmet Naim Baban Tecrid-i Sarih’in tercümesi ile uğraşırken vefat eder(toplam on iki cilt olan eserin
ilk üç cildini hazırlamıştır. Eserin  geriye kalan dokuz cildi ise Kamil Miras tarafından tamamlanır.)

Daha sonra akif bu meal yazma konusunda affını isteyerek ayrılır. Bu meal ve tefsiri yazma işi Elmalılı Hamdi Yazır’a kalır.
Yazmış olduğu Kur’an meali yakıldı mı yoksa şuan piyasada bulunan Kendi adıyla anılan meal gerçekten de onun muydu tam olarak bilinmese de şu bir gerçek ki Sebilü’r Reşat’ta bazı Kur’an ayetlerinin meali ve tefsirini vererek kur’an’ı anlatmaya çalışmıştır.
Sebilü’r Reşat’ta zamanın şartlarına uygun, milli birlik ve beraberliğin oluşması için, manevi coşkuyu yansıtacak yorumları, makaleleri, tercümeleri mevcuttur…
Mısıra gidişinin şapka takmamak için olduğu söylense de asıl kendisini tedirgin eden şeyin kendi yazdığı meal ile namazlarda okunması ve bu kur’an’ın kendi yazdıklarıyla kıyaslanamayacak kadar yüce olduğu ve yazdıklarının kur’an’ı anlatmaya yetersiz olduğu fikrindeydi
Vefatından ortalama iki yıl sonra yeni bir İstiklal Marşının yazılması gündeme gelmiş ve bu marşı da Necip Fazıl KISAKÜREK yazmak zorunda kalmıştı. Büyük Doğu Marşı olarak adlandırılan bu marş Atatürk ün vefatıyla gündemden düşmüştür.
1936 yılında Edirnekapı şehitliğinde çok sevdiği dostları Ahmet Naim Baban ve Süleyman Nazif’in yanına  defnedildi.
Mehmet Akif hakkında çok fazla kitap bulunmasına rağmen birkaç tanesini  kaynak olarak gösterelim.
1)MEHMED ÂKİF ERSOY KÜLLİYATI
İsmail Hakkı Şengüler

2)AKİFNAME
Hasan Basri Çantay

3) SAFAHAT OSMANLICA VE LATİN HARFLERİYLE
Ertuğrul Düzdağ:
Mehmet Akif Ersoy hayatı,

4) SAFAHAT GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİ VE ORİJİNALİ
A.Vahap AKBAŞ:

5) Selim Gündüzalp
Mehmet Akif
Adlı eserler sayılabilir. Vatan, millet, Allah aşkıyla yaşanmış bir hayattan küçük kesitler sunduk
HOŞÇAKALIN

 

Bu Yazı ilk olarak Elazığ'da Güçlü Haber gazetesi ve Web Sayfasında yayınlanmıştır.

 

Yazarın Diğer Yazıları