Taner ARÇUKOĞLU

Bizi Sarıp Sarmalayan Sokaklar, Dünler…

Taner ARÇUKOĞLU

Bir insanın yaşamı sadece anılardan, duygulardan ve insanlardan ibaret değildir. Can bulduğun Nefes aldığın havasını soluduğun yer bu büyük hikâyenin bir parçasıdır. Bizi sarıp sarmalayan sokaklar, duvarlarına çocukluğumuzun kahkahalarını bıraktığımız evler, annemizin sesinin yankılandığı mutfaklar, gençlik heyecanımızı saklayan bahçeler… Her biri, bizi biz yapan şeylerin sessiz tanıklarıdır. Ama tıpkı insanlar gibi onlarda eskir değişir, dönüşür, kaybolur. Bazı yaşanmışlıklar yavaşça silinir hafızamızdan, bazıları ise bir çatırtıyla yıkılır yüreğimizde. Geriye içimize sinmiş kokular, gözümüzde beliren siluetler ve hatırladıkça içimizi sızlatan anlar kalır.

Bir zamanlar sokaklarında oyunlar oynadığımız mahalle, şimdi yükselen apartmanlarla doludur. O eski tek katlı kerpiç evin yerinde, ruhsuz ve soğuk beton duvarlar yükselir. Bir zamanlar ellerimizle suladığımız çiçekler çoktan kurumuştur. Her insan bir gün gelir, doğup büyüdüğü yerlere geri döner. Belki bir bayram sabahında, belki de bir veda için. Ama döndüğünde eski mahallesini, çocukluğunu bıraktığı evini bulamaz. Çünkü herşey hızla değişmiştir. Değişen sadece binalar, yollar, sokak isimleri değildir; insanın içinde de bir boşluk açılır. Eski bir kapının tokmağına dokunmak, bir bahçe duvarına yaslanmak, anılara açılan bir kapıyı aralamaktır.

Ne gariptir ki, mekanlar insana dair izler taşırken, insanlar da yaşadığı mekanların izlerini ruhunda taşır. Her sokağın, her evin, her pencerenin anlatacak bir hikayesi vardır. O hikâyeleri dinlemeye vakit ayırmadığımızda, geçmişimizle bağımız da zayıflar. Ve biz bunu fark ettiğimizde, çoğu zaman çok geçtir. Bugün eski bir duvarın sıvası dökülüyorsa, bir bahçenin kapısı paslanmışsa, bir evin penceresi artık ışık saçmıyorsa, orada sadece bir yapı değil, bir ömür de solup gitmiştir. Ama belki de mekanların gerçek ölümü, onları hatırlayan son insanın da hayata veda etmesiyle olur. Çünkü hatırlamak, yaşatmanın en zarif yoludur.

Bu yüzden, mekanları sadece taş ve betondan ibaret görmemek gerek. Onlar, içimizde bir yerlerde yaşamaya devam eder. Bir gün, bir eski sokağa uğradığınızda veya bir bahçenin önünden geçtiğinizde, o anıların size sessizce gülümsediğini fark edeceksiniz. Belki de o an, geçmişinize küçük bir selam göndermek isteyeceksiniz…
 

Yazarın Diğer Yazıları