İSTİKLAL MARŞININ KABULÜ 12 MART 1921 - Zeynel Abidin BAŞARAN

İSTİKLAL MARŞININ KABULÜ 12 MART 1921


     İstiklal Marşımız, yurdumuzun düşman işgaline uğradığı en felaketli günlerin kurtuluş müjdesidir.  “Korkma” uyarısı ile başlayan ümitsizliğe, çaresizliğe meydan okuyarak, uyuyan inançlı göğüsleri uyandırma metnidir.

     İstiklal Marşı ile Türklük adım adım yok edilirken, İstiklal Zaferi’nin taçlanan yolunu açmıştır.  Akif sekiz bin yılık Türk Yurdu olan Anadolu’nun tarihini bu şiirle abideleştirmiş, Türklüğü yok sayan, Türkleri Ön Asya’dan atma projesi 1. Dünya Savaşı ve Çanakkale Savaşlarının sonunda Emperyalist emellere tokat gibi cevap verdiği İstiklal Zaferi’nin yazılı bir belgesidir..  “Cehennem olsa geleni göğsümüzde söndürürüz. Bu yol ki hak yoludur dönmeyiz yürürüz. “ dizeleri haklının haykırış şiiridir.

 

“Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem,

 Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem,

 Biri ecdadıma saldırdı mı hatta boğarım.

 Boğamazsın ki hiç olmazsa yanımdan kovarım.” Derken tarihini unutanlar yeniden yaşamak zorunda kalırlar uyarısı ile;

“Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey!

Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?

"Tarih"i  "tekerrür"  diye tarif ediyorlar;

Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?” diyerek engin bilgelik görüşleri ile millete öncülük etmiştir.

 

      Artık duracak zaman değildir, milli mücadele aleyhine herhangi bir zarar verilmesin diyerek dostlarını uyaran ve Kastamonu Nurullah Camii’nde vermiş olduğu vaaz ile milli ruhları harekete geçiren Akif, serzenişlerde de bulunur. ;

Ey dipdiri meyyit, 'İki el bir baş içindir.'
Davransana... Eller de senin, baş da senindir!
His yok, hareket yok, acı yok... Leş mi kesildin?
Milli Mücadele subayları bu vaazı çoğaltarak Türk halkına dağıtıyorlardı.
 “Marşı yazarken, derin ve ulvi duygular içerisinde kendimden geçerdim.” Derdi. Ara sıra bir iki kelime yazıyor, bazen yazdığı kelimelerin altını çizerdi.

“ Ben ezelden beridir  hür yaşadım hür yaşarım

Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım. 

Kükremiş sel gibiyim bendimi çiğner aşarım

Yırtarım dağları enginlere sığmam taşarım.”

   İstiklal Marşı demek Türklüğün hürriyet anlayışıdır. İstiklal Marşı demek , Mete Han’ hikâyesinde olduğu gibi en mahrem değerler bile, her şey tehlikeye girebilir ancak istiklal ve vatan toprağı asla…

      İstiklal Marşı Türklük İnkılabının rengi ve boyasıdır.. Her mısrası ayakta ve dörder kez okunarak alkışlanan bu şiir yüksek karakterli Türk Milletinin bir toplum sözleşmesidir. Saldırgan düşmana karşı Anadolu'da tutuşan heyecanı koruyacak; vatan sevgisini ve inancı Canlı tutacak bir marşın hazırlanması düşüncesi, Genel Kurmay Başkanı İsmet (İnönü) Paşa’dan geldi.

 

          İsmet İnönü böyle bir marşın Fransız ordusunda mevcut olduğunu ve bizim ordumuz için de faydalı olacağını Milli Eğitim Bakanlığına iletti. Milli Eğitim Bakanlığı da bu düşünceyi benimseyip bir yarışma düzenledi. Beğenilen güfte için 500 lira ödül verilecekti. Yarışma için 734 şiir gönderildi. Bir kurulca bunlar titizlikle incelenip 6 tanesi ayrıldı.

 

 Akif İstiklal Marşı’nı, Taceddin Dergâhı ‘nda kaleme aldı. Taceddin Dergâhı, Anadolu kültürünün, bilge dervişlerin ve alperenlerini yetiştiren dergâhlardan yalnız biri tanesidir. Hacı Bayram*ı Veli, Hacı Bektaş-ı Veli, Mevlana, Şey Edep Ali, Taptuk Emre dergâhlarıdır erdemli görüşleri ile Anadolu Türkleştiren…

       İşte bu kutsal Türk topraklarından Türklüğü silmek isteyenler, Balkan ve Birinci Dünya Savaşları ile Osmanlı İmparatorluğunu parçalamaya başlamış, huzur ve saadet ülkesi viraneye dönüştürülmüştü.

       İmparatorluk coğrafyasında sadece yeni yeni ülkeler kurulmuyor, her alanda devlet hızla yok oluşa doğru gidiyordu.  Devlet her savaşta sadece insan gücünü yitirmiyor, çaresizlik ve ümitsizlik içerisinde Almanya-Avusturya ittifakına sarılıyordu. Savaşlar, geride yoksulluk ve sıkıntı acı çeken milyonarca insan bırakmıştı. Asker sivil yaklaşık üç milyon insan kaybedilmişti. Kalan on bir milyon nüfusun çoğu hastalıklı, yorgun ve sakattı.

      Yurdu baştanbaşa viraneye dönmüş Türkün, zilletten kurtuluşunu müjdeleyen, “Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak” derken son ocak sönene kadar mücadele azminin devam edeceğini, Türklüğün istiklalinden asla vazgeçmeyeceğini hatırlatmak istercesine İstiklal Marşı yazılmıştır.

     İşte İstiklal Marşı bu zor şartlarda, Türklüğü bir kez daha şaha kaldıracak ve kendi kimliğine kavuşarak ayağa kalkacaktı. Bu gün bu marş ile vatan, millet sevgimiz harekete geçmekte milli duygu ve şuurumuz, vatan ve hürriyet aşkımız perçinleşmektedir. Saygılarımla… 

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
29Haz

AGNOTOLOJİ BATI TOPLUMU VE BİZ

07Mar

Kadınlar Dünyadır

16Kas
05Kas
20Ekm

Özgüven ve Özdisiplin