Ağrı Dağı'nın Eteğinden Tebriz'e

(İran Gezi Notları (2), 8-16 Temmuz 2022)

PAYLAŞ
Harput Sancak Haber - Harput Sancak Haber

İran Gezisi için başlangıç noktamız olan Iğdır şehri Türkiye’nin en doğusunda olduğundan bu şehre ulaşım için planlamanın önceden yapılması gerekiyor. Özellikle bayram tatillerine denk gelen tarihlerde uçak veya otobüs biletleri için erken davranılmalı. Örneğin bizim gezi grubuna son anda eklenmek isteyen birkaç kişi sırf Iğdır’a uçak ya da otobüs bileti bulamadıkları için katılamadılar. Normal zamanlarda ise Ankara, İstanbul gibi şehirlerden doğrudan Iğdır’a uçak veya otobüs bileti bulunamaz ise Kars, Erzurum hatta Ağrı şehirleri de değerlendirilebilir. Bu şehirlerden birkaç saatlik yolculuk ile Iğdır’a ulaşılabilir.

Ağrı Dağı

Iğdır Üniversitesine ait Uygulama Otelinde konaklayıp 8 Temmuz sabahı erkenden Doğu Beyazıt’taki Gürbulak Sınır Kapısı’na doğru hareket edildi. Türkiye’nin en yüksek dağının eteklerinden Doğu Beyazıt’a doğru giderken Serdar Gündoğdu, Ağrı Dağı ve içinde bulunduğumuz coğrafya ile ilgili bilgilendirme yaptı.

Alper ve Çetin Beyler’in şoförlüğündeki araçlarımızla eteklerinden akıp gittiğimiz Ağrı Dağı’nın % 68’i Iğdır, %32’si ise Ağrı’nın Doğu Beyazıt ilçesi sınırları içerisinde kalıyor. İsmi “Ağrı” olmasına rağmen bu dağ yaklaşık 130 km uzağındaki Ağrı ilinin şehir merkezinden gözükmüyor. Türkiye’nin en yüksek zirvesini fotoğraflamak için en güzel yerler Doğu Beyazıt ile sınır kapısı arasındadır. Buradan hem Büyük Ağrı hem de Küçük Ağrı Dağı’nın ihtişamlı görüntüleri fotoğraflanabilir.

Ağrı Dağı’na her millet farklı isim vermiş. Asurlular Ararat, Ermeniler Masis, Türk boyları Eğri Dağı, Farslar Kuhu Nuh (Nuh Dağı), Araplar ise Büyük Ağrı Dağı için Cebelül Haris, Küçük Ağrı Dağı için ise Cebelül Hüveyris derken uluslararası literatürde genel olarak Ararat ismi kullanılıyor. Bundan dolayı günümüzde Ermeniler Masis yerine Ararat’ı sıklıkla kullanıyorlar. Türklerin Eğri Dağı dedikleri bu muhteşem zirvelerin Dede Korkut Destanı’nda dahi geçtiğini Serdar Bey aktarıyor.

Gürbulak Sınır Kapısı

Gürbulak Sınır Kapısı’ndan geçiş beklediğimden daha zor oldu. Sınır ticareti için günübirlik geçiş yapan Türk vatandaşlarının pasaport sırasına riayet etmemelerinden kaynaklanan kısa bir sorun yaşadıktan sonra sınırın Türk tarafını geçip İran tarafına vardığımızda sadece aşı kartını gösterip İran tarafına geçişimiz tamamlandı. İran Türk vatandaşlarına vize uygulamadığı için pasaport ile bu ülkeye geçiş yapılabiliyor. Burada unutulmaması gereken önemli bir nokta İran’da resmi tatilin Cuma günleri olduğu ve öğle vakti birkaç saat pasaport polislerinin çalışmaya ara vermeleridir. Böyle durumda geçişlerde biraz beklemeniz gerekebilir.

Sınır kapısında Türkiye plakalı araç şoförleri belli bir ücret karşılığında bir belge alıyorlar. Şoförlerin bu belgelerini eyaletler arasında geçiş yaparken karayolu polislerine göstermeleri gerekebiliyormuş. Aslında bu belge İran karayollarını kullanacak yabancı araçlar için bir çeşit karayolu kullanma bedeli olarak düşünülebilir.

Türk Lirasından (TL) İran Riyaline (İRR)

Gürbulak Sınır Kapısı’nın karşı tarafında Bezirgan ilçesi olduğu için İranlılar sınır kapısını Bezirgan Sınır Kapısı olarak adlandırıyorlar. Burada Türk lirasını yada Amerikan dolarını İran riyaline çevirebilirsiniz. Örneğin 50 dolar verirseniz yaklaşık 1.500.000 İran riyali alabiliyorsunuz. İran’da riyalden 1 sıfır eksiltilmiş para birimi tümen (toman) olarak isimlendiriliyor. Bir de son dönemde piyasaya sürülen paraların son dört hanesindeki sıfır (0000) rakamı silik olarak tedavüle sürülüyor. Bu bakımdan İran’da para konusunda ilk başlarda biraz kafa karışıklığı yaşayabilirsiniz. Bizim alışverişlerimizde bölgeyi iyi bilen organizatörümüz, rehberimiz ve şoförlerimiz yardımcı olduğu için bu konuda hiçbir sorun yaşamadık. İran riyallerinin bir yüzünde Humeyni’nin resimleri olurken diğer yüzünde ülkeye ait kültürel öğelerin resimleri yer almaktadır.

Sufian

Türkiye sınırındaki Bezirgan’dan Tebriz’e doğru yaklaşık 250 km gittikten sonra Sufian isimli ilçede yemek molası verdik. Burası Erdebil tekkesinin sufileri tarafından kurulduğu için Sufian ismini almış. Mola verdiğimiz restoranda ilk kez İran yemekleriyle tanışmış oldum. Yemeklerin yanında pilav geliyor ve bu pilav genelde yağsız şekilde servis ediliyor, isteyenler pilavla birlikte verilen tereyağını pişmiş pirinç taneleriyle karıştırabiliyor. Yemeklerde bol miktarda safran kullanılıyor. O yüzden sarı renk İran’da diğer renklere göre daha öne çıkıyor; yemeklerde, mimaride, giysilerde hatta karpuzda.

Sufian ilçesinden sonra İran’ın Tahran, Meşhed, İsfahan’dan sonra dördüncü büyük şehri, sanayi bakımından ise Tahran’dan sonra ikinci önemli merkezi olan Tebriz’e bir akşamüzeri ulaşıyoruz. Sıra geliyor on yıllardır özlem duyduğum şehri keşfetmeye.

Ahmet Akalın 
Ankara Üniversitesi Doktora Öğrencisi
RTÜK Üst Kurul Uzmanı

Haber Merkezi

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN