Bahçeli 'Türkiye'ye oyun kuranların oyunlarını başlarına geçirmek boynumuzun borcudur.'

MHP Genel Başkanı Bahçeli İstanbul'da faaliyet gösteren Hemşehri Dernekleri toplantısında konuştu.

PAYLAŞ
Harput Sancak Haber - Harput Sancak Haber

İstanbul’da Faaliyet Gösteren Hemşehri Deneklerimizin Muhterem Temsilcileri,

Aziz Dava Arkadaşlarım,

Saygıdeğer Hanımefendiler, Beyefendiler,

Değerli Basın Mensupları,

Hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyorum.

Şehr-i İstanbul’da sizlerle bir araya gelmekten son derece bahtiyarım.

Ülkemin bütün güzelliklerini, bütün emanetlerini, bütün değerlerini sinesinde buluşturan, siretinde billurlaştıran İstanbul’u bir kez daha hasretle kucaklıyorum.

Bir hafta sonra yapılacak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Seçiminin başta İstanbul’umuz olmak üzere Türkiye’mize ve aziz milletimize hayırlı uğurlu olmasını Allah’tan niyaz ediyorum.

Bu toplantıya teşrif eden İstanbul’daki hemşehri derneklerimizin kıymetli temsilcilerine şükranlarımı sunuyorum.

Niyet hayır olduktan sonra akıbetin de hayır olacağına inanıyorum.

İlkeli ve ahlaklı siyasetin mutlaka hak ettiği zafere ulaşacağını düşünüyorum.

İlave olarak temiz bir vicdanın, temkinle pekişmiş bir vazife şuurunun, sağduyu ve teenniyle perçinlenmiş birlik ve beraberlik ruhunun başarılı olması kaçınılmaz bir hayat gerçeğidir.

İnanırsak, iddialarımızı fikir, çalışma ve samimiyetle desteklersek yapamayacağımız bir şey yoktur.

Emanete riayet edip ehline teslim edersek manevi vebalden kurtulmuş oluruz.

Hepiniz bir sebeple doğduğunuz yerlerden kopup İstanbul’a geldiniz, burayı yurt bildiniz, yuva yaptınız.

Helal lokmanızın peşine düştünüz.

Rızkınızın derdiyle dertlendiniz.

Sıla özlemini dilim dilim erittiniz.

Ancak hiçbir zaman geldiğiniz vatan köşelerini unutmadınız.

Sıcak bağınızı koparmadınız.

Bağınızı bahçenizi, tarlanızı bostanınızı, köyünüzü kasabanızı, ilçenizi ilinizi aklınızdan çıkarmadınız.

İstanbul’a anılarınızı, ata mirasınızı taşıdınız.

Artvin’den Atabarı’nı, Elazığ’dan Çaydaçıra’yı, Bingöl’den Çepik’i, Bitlis’ten Ağır Kövenki, Rize’den Horon’u, Ağrı’dan Bar’ı, Adıyaman’dan Hasat Oyununu, Malatya’dan Ağırlama’yı, Van’dan Toycuları getirdiniz.

Kars’tan Hangel’in, Şırnak’tan perde pilavın lezzetini getirdiniz.

Tokat’tan türkünün, Erzincan’dan semahın, Çorum’dan deyişin seslenişini getirdiniz.

Adana’dan Çukurova’yı, Urfa’dan Harran’ı, Hatay’dan Amik’i, Ordu’dan Çambaşı’nı, Gümüşhane’den Kadırga’yı, Ardahan’dan Bülbülen’i, Karabük’ten Sorkun’u rüzgar olup getirdiniz.

Mardin’den Telkari’yi, Trabzon’dan Kemençe’yi, Kastamonu’dan Gökırmağı, Sivas’tan milli doğruluşun şöhretini getirdiniz.

Türk milleti İstanbul’a toplandı, Anadolu ve Trakya burada kaynaştı.

Üç kıtanın sevdalıları İstanbul’da buluştu.

Yıllar evvel demiştim ki:

Biz; Horon kadar Karadeniz, Zeybek kadar Ege'yiz.

Karşılama kadar Trakyalı, Halay kadar, Bar kadar, Semah kadar Doğuluyuz, Güneydoğuluyuz. Biz Anadolu’yuz. Biz Türk milletiyiz. Biz Türkiye’yiz.

Unutmayınız ki, adımız birdir, anımız birdir, acımız birdir, biz büyük bir aileyiz. Hep birlikte biz İstanbul’uz.

Hemşehrilik çok güçlü ve özel bir bağdır.

Yalnızlığa ilaç, yabancılaşmaya engel, kimsesizliğe çaredir.

Hemşehrilik bilinci yaşadıkça hatıralarımız ve hafızalarımız canlı kalacaktır.

İstanbul’da hayat ve varlık mücadelesi veren kardeşlerimin kökeni, yöresi, anasının dili ne olursa olsun hepsi bizim nazarımızda birdir, eşittir, onurlu millet ve vatan evlatlarıdır.

Hem geldiğimiz yeri unutmayacağız, hem de geleceğimizi ihmal etmeyeceğiz.

Hem doğduğumuz toprakları, hem de doyduğumuz ve doğrulduğumuz İstanbul’u aklımızdan çıkarmayacağız.

23 Haziran’da İstanbul’un kaderi belirlenecektir.

23 Haziran’da İstanbul’un geleceği belli olacaktır.

Bu nedenle 23 Haziran İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Seçimi tarihi niteliktedir.

Milliyetçi Hareket Partisi 23 Haziran seçimine beş ana stratejiyle hazırlanmaktadır.

Hatırlatmak isterim ki, 11 Mayıs 2019’da bu stratejileri milletimizle paylaşmıştım.

Tekraren ve bir kez daha açıklamak gerekirse,

Birinci olarak, bütün teşkilatlarımız, bütün ülküdaşlarımız Cumhur İttifakı’nın başarısı için aktif şekilde sahada olacaklar, tam saha pres yapacaklardır.

Nitekim de olan ve olmaya devam eden budur.

İkinci olarak, AK Parti’yle uyumlu ve ahenkli bir dil kullanılacaktır.

Üçüncü olarak yüz yüze iletişime önem ve öncelik verilecek, herkese ulaşılacaktır.

Bu süreç yoğun şekilde ilerlemektedir.

Dördüncü olarak, Cumhur İttifakı’nın ülke genelinde 24 Haziran’da almış olduğu oy oranının gerisine düşülmeyecektir.

Beşinci olarak da, hemşehri profiline uygun olacak şekilde temas ve diyaloglar derinleştirilip zenginleştirilecektir.

Bunun gereği ise sizlerin ilgi ve yakınlığıyla, aynı zamanda heyecan içinde yapılmaktadır.

Hemşehri derneklerimizle dürüst, içten ve gönülden diyalog halindeyiz.

Birlikte İstanbul’a sahip çıkalım istiyoruz.

Birlikte emaneti ehline, yani Sayın Binali Yıldırım’a teslim edelim arzusundayız.

23 Haziran’da kardeşliğin kazanması dileğindeyiz.

23 Haziran’da huzurun kazanması arayışındayız.

23 Haziran’da milli birlik ve dayanışma ruhuyla birlikte hemşehrilik duruşunun öne çıkması, ağırlıklarından kurtulması amacındayız.

Milli beka hasımlarının, ülkemizin istikrarına göz koyanların, milli varlığımıza diş bileyenlerin fırsat bulamayacağı bir neticenin 23 Haziran’da çıkmasını ümit ediyoruz.

Israr ve inatla partimizin İstanbul’daki varlığını görmemek için at gözlüğü takan, sesimizi duymamak için kulaklarını tıkayan zehirli fikir sahiplerinin gereken cevabı 23 Haziran’da alacağından da hiç şüphe duymuyoruz.

Bunların korkusu Cumhur İttifakı’nın 23 Haziran’da sandıktan başarıyla çıkacak olmasıdır.

Bunların tedirginliği İstanbul’un hizmete devam edecek olmasıdır.

Oturduğu yerden ahkâm kesenlerin İstanbul’a serdiğimiz mitil üzerinden partimize yönelik iftiraları sadece mizah konusu olabilecektir.

11 Mayıs’tan itibaren partimiz tüm kadrosuyla İstanbul’dadır.

Genel Başkan Yardımcılarımız, Milletvekillerimiz, MYK ve MDK Üyelerimiz, belediye başkanlarımız, il başkanlarımız ve teşkilatımızın her kademesindeki dava arkadaşlarımız fedakarca çalışma halindedir.

Cumhur İttifakı’na gölge düşürmeye yönelik girişimler beyhudedir.

Fikirsiz, samimiyetsiz, köksüz ve vicdansız zihniyet sahiplerinin attıkları nutuklar da kendileri gibi boşlukta kalmaya mahkumdur.

Cumhur İttifakı etle tırnak olmuş, İstanbul’u ehline emanet etmek için seferberlik başlatmıştır.

Cumhur İttifakı İstanbul’a sahip çıkmaya kararlıdır.

Cumhur İttifakı, İstanbul’u yüceltmeye yeminlidir.

İstanbulluların tecrübeyi bağrına basacağından ve İstanbul’a yakışır bir hizmet için Cumhur İttifakı’nın adayı Sayın Binali Yıldırım’ı Büyükşehir Belediye Başkanı seçeceğinden de zerre şüphem yoktur.

Değerli Hemşehrilerim,

Aziz Dava Arkadaşlarım,

31 Mart Mahalli İdare Seçimlerine gidilen süreçte 24 Haziran seçimlerinin rövanşını almak için ittifak halinde hareket eden siyasi partiler Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni hedef almışlardır.

Cumhur İttifakı’nın aldığı yüzde 52 oy oranı üzerinden Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni tartışmaya açmak ve kaosa kapı aralamak isteyenler umduğunu bulamamıştır.

Hamdolsun Cumhur İttifakı güven tazelemiş, güç kazanmış, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ise tekraren milli iradenin onayını almıştır.

Kimse kendini kandırmasın.

Boş hayallere kapılmasın.

Cumhur İttifakı istikrarlıdır.

Cumhur İttifakı gücüne güç katmıştır.

Cumhur İttifakı karanlık oyuncuların ipliğini pazara çıkarmıştır.

Ama gelin görün ki milli bekaya ters bakan mihraklar boş durmamış, Türkiye’nin yükselişini çekemeyenler sinsi bir oyun kurmuşlardır.

İstanbul’da sandıklara gölge düşmüş, milletin iradesi çalınmış, karanlık eller devreye girmiştir.

Geçersiz oylar üzerinden yapılan yeniden sayım işleminde 16 bin oy Cumhur İttifakı adayı Sayın Binali Yıldırım lehine değişiklik göstermiştir.

Yüksek Seçim Kurulu 108 sandıktaki sayım döküm cetvellerinde usulsüzlük tespit etmiştir.

İstanbul seçimleri ile ilgili yapılan itirazlar sonucunda adaylar arasındaki oy farkının 13 bin 729 olması, kuşkulu yaklaşık 42 bin oy pusulasının varlığı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Seçiminin yenilenmesi için yeterli sebeptir.

Görünen odur ki, İstanbul seçimlerine şaibe bulaştıranlar CHP’nin adayına sıkı sıkıya sarılmışlar, umut bağlamışlardır.

İstanbul’un iradesi alenen karalanmıştır.

Göz göre göre İstanbullulara ihanet edilmiştir.

23 Haziran, bu şaibelerin ortadan kalktığı, çalınan oyların sahibine teslim edildiği, maşeri vicdanın huzura ve rahata erdiği bir seçim olacaktır.

İstanbul hak ettiği değere kavuşacak, 31 Mart’tan bu yana İstanbul’u oyalayanlardan sandıkta hesap sorulacaktır.

İstanbul’a haksızlık edemeyiz.

İstanbul’un ümitlerini israf edemeyiz.

İstanbul’un hakkının gasp edilmesine göz yumamayız.

İstanbul’a leke düşerse Türkiye’ye leke düşer.

İstanbul’un iradesi elinden alınırsa, Türkiye’nin iradesi zedelenir.

Bu itibarla Cumhur ittifakı diyoruz, Sayın Binali Yıldırım’ın başarıya ulaşması için mücadele ediyoruz.

Bunun için cumhurla yürüyor, aziz İstanbul’un hakkını savunuyoruz.

Bizim milli beka konusundaki duruşumuzu idrak edemeyenler, İstanbul özelindeki hassasiyetimizi de anlayamazlar.

31 Mart öncesi “Yerel seçimlerin bekayla ne ilgisi var?” diyenler, 31 Mart sonrası terör ini Kandil’in “CHP’li belediyeler bizim taleplerimizi yok sayamazlar” yönündeki tehditlerine hala bir cevap verebilmiş değillerdir.

31 Mart öncesi “HDP ile ittifak yapmıyoruz” diyen CHP’nin 31 Mart sonrası HDP’ye teşekkür mesajları unutulmuş da değildir.

Terör örgütünün sözcülerinden gelen beyanatlar 23 Haziran seçimlerinin bir beka seçimi olduğunu doğrulamaktadır.

HDP Eş Genel Başkanı’nın yenilenen İstanbul seçimlerinde CHP’nin adayının 250 bin oy farkıyla kazanacağını söylemesi kirli bir tezgahın ifşasıdır.

CHP Genel Başkanı PKK’nın anadilde eğitim taleplerine yeşil ışık yakmakta, CHP’nin İstanbul adayı bir terör tutuklusuna methiyeler düzmekte, şer koalisyonu yeniden kurulmaktadır.

CHP adayı Karadenizli kimliğine sığınarak bölücü planlara taşeronluk yapmaktadır.

Karadeniz milli mücadele kahramanı Topal Osman’ın diyarıdır.

Yunan medyası tarafından övülen, Kandil tarafından açıkça desteklenen, terör örgütlerinin umut ışığı olarak palazlanan bir ismin Karadenizlilik üzerinden prim sağlamaya çalışması en başta vatansever Karadenizli kardeşlerimize hakarettir.

Yalan er ya da geç hakikatle yüzleşecektir.

31 Mart öncesi ile sonrası bunun ispatı olmuştur.

23 Haziran’da İstanbullu kardeşlerim, sandık başına giderken yaşanan skandalları, oy hırsızlıklarını, zillet ortaklığını, FETÖ’nün herşey çok güzel olacak sözünü elbette dikkate alıp oylarını kullanacaklardır.

CHP adayının mağdur edildiğini söyleyenler, hakkı olmadığı halde hanesine yazılan 16 binden fazla oyu da görmeleri gerekmektedir.

Bu tezgâhı kim ya da kimler kurmuştur?

Bu organize usulsüzlükte kimlerin payı, parmağı ve dahli vardır?

İstanbul’a bulaşan şaibenin arkasında hangi güçler bulunmaktadır?

Bu soruların cevapları elbette yapılan araştırma ve soruşturmalar sonucunda ortaya çıkacaktır.

PKK ve FETÖ iltisak ve irtibatları eninde sonunda belli olacaktır.

CHP adayına kimler hangi güvenceyi vermiştir ki, daha YSK resmi kararını açıklamadan Anıtkabir’in yolunu tutup kendini başkan olarak görebilmiştir?

CHP adayına kimler ne fısıldamıştır ki, 31 Mart öncesi terörist Demirtaş’ı tanımadığını, bilmediğini, ilgilenmediğini söylerken; mazbatayı alır almaz çizgisini beğendiğini ifade etmeye başlamıştır?

CHP adayı kimlerle fiskos halindedir ki, kıytırık dediği bir Yunan gazetesine mülakat verebilmiştir?

CHP adayı nereden güç almaktadır ki, Ordu Valisine pervasızca küfür savurabilmiştir?

CHP adayı İstanbul için oy kullanacak bir seçmene nasıl olur da “beyni uyuşmuş” diyerek hakaret edebilmiştir?

CHP’nin İstanbul adayı CHP’den daha çok başka yerlerin kontrol ve güdümüne girmiştir.

Pervasızlığı bu yüzden, hiddet ve öfkesi de arkasında duran karanlık ellerin verdiği özgüvendendir.

Aziz milletimiz CHP’nin adayının gerçek yüzünü 31 Mart’tan sonra görmüş ve öğrenmiştir.

Her şerde bir hayır vardır.

İstanbul için hayırlı olan da 23 Haziran günü yapılacak olan seçimdir.

Tecrübe, bilgi birikimi, siyaset ve devlet adamlığı, cahil cesaretine galip gelecektir.

Yalancıların zaferi gerçekler ortaya çıkana kadardır.

İstanbul için vakit Binali Yıldırım vaktidir.

İstanbul Cumhur İttifakı’yla zincirlerinden kurtulacaktır.

Aziz Dava Arkadaşlarım,

Değerli Hemşehrilerim,

Ülkemiz 15 Temmuz hain ve kanlı darbe girişimiyle işgal ve istila edilmek istenmiş, ancak aziz milletimizin kahramanca duruşu buna izin vermemiştir.

Sizlerin kararlı mücadelesi 15 Temmuz’un arkasındaki şerefsiz emelleri çılgına çevirmiştir.

Bu nedenle tankla, topla, tüfekle ulaşamadıkları hedeflerini siyasi, sosyal, ekonomik ve diplomatik dayatmalarla elde etmek istemişlerdir.

Bu durum ülkemizin bir beka sorunu gerçeğiyle karşı karşıya olduğunu göstermiştir.

Anlaşılmıştır ki, zalimler hedeflerine ulaşıncaya kadar devletimiz ve milletimizle uğraşmaya devam edeceklerdir.

Bizim de bu gerçeklere göre hareket etmemiz, sorumlu davranmamız, duyarlı olmamız, birlik ve beraberliğimize sahip çıkmamız gerekmektedir.

Gerekli uyarılarımızı defalarca kamuoyu ile paylaştık ve sizlerin takdirine sunduk.

15 Temmuz hain ve kanlı FETÖ darbe girişiminden sonra güçlü ve hızlı karar alabilen bir hükümet sistemine ihtiyaç olduğunu ifade ettik.

Adalet ve Kalkınma Partisiyle birlikte Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni hayata geçirip 16 Nisan Halkoylamasıyla sizlerin onayına sunduk.

15 Temmuz’da istediğini alamayan küresel çevreler 16 Nisan’ı fırsat bilerek iç işlerimize burnunu soktular.

Dayatmalarla karşımıza çıktılar.

Ülkelerinde ikamet eden vatandaşlarımızla buluşmamızı engellediler.

Bakanlarımız ile vatandaşlarımız arasında set çekmeye yeltendiler.

Bunların hepsinin bir amacı vardı.

Tam bağımlı ve emperyalistler tarafından sömürülmeye hazır bir Türkiye hayali ve hedefiyle üzerimize geldiler.

Karşı çıktık.

Direndik.

Döviz silahıyla geldiler pes etmedik.

Yanı başımızda terör devletçikleri kurup güvenliğimizi tehdit etmek istediler, mahvı perişan ettik.

Fırat Kalkanı olduk, karanlığı yardık.

Zeytin Dalı olduk, bölgemize umut aşıladık.

Pençe olduk, hainleri tepeledik.

Türkiye güçlendikçe bölgesel ve küresel mihraklar rahatsız oldu.

Aziz milletimiz doğruldukça emperyalistler şaşkına döndü.

Güçlü ve Lider Ülke Türkiye Ülküsünden geriye dönüş yok inancıyla yürüdük.

Ülkemizin geleceğini ipotek altına almak isteyenlerin ekmeğine yağ sürmemek için her zaman dikkatli davrandık.

16 Nisan’da yapılan ve sizlerin onay verdiği Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni rövanşist yaklaşımlarla heba etmek isteyen çevrelere 24 Haziran’da gerekli cevabı verdik.

Hem 16 Nisan’da hem de 24 Haziran’da aziz milletimizin verdiği cevap ne Hayır oyu kullanan vatandaşlarımıza ne de muhalefet partilerine oy veren vatandaşlarımızadır.

Bu cevap 15 Temmuz’dan bu yana ülkemizi her yönden tehditle kıskaca alıp kumanda edilir bir ülke haline getirmek isteyen zalimleredir.

Açık açık ifade ediyorum.

NATO şemsiyesi altında ittifak hukukumuzun bulunduğu ABD ülkemizin Rusya’dan S-400 savunma sistemi almasına neden karşıdır?

Türkiye’nin savunmasız kalması ABD’nin işine nerede ve nasıl yarayacaktır?

ABD’nin ülkemize yönelik savurduğu tehditler hepinizin malumudur.

Ülkemizi Temmuz ayı sonuna kadar S-400 anlaşmasından çekilmesini istemekte ve aksi halde siyasi ve ekonomik yaptırımlarla tehdit etmektedir.

Suriye’nin kuzeyinden askerlerini çekeceğini ifade ettiği halde bunu yapmayan, sınırımızın yanı başında teröristleri silahlandıran ABD nereye varmayı istemektedir?

İdlib gözlem noktamıza yapılan saldırılar bölgemizin kaynama noktasında olduğunun göstergesidir.

Ülkemiz bölgesinde güçlü ve bağımsız karar alabilen, bu kararları tavizsiz bir şekilde uygulayabilen dirayete sahiptir.

Bundan rahatsız olanlar çeşitli bahanelerin arkasına sığınarak ülkemizi boğma ve etkisiz hale getirme gayesindedir.

Bizim vatanımıza, bekamıza, geleceğimize göz diken hiçbir güce ne eğecek başımız ne de eyvallah edecek sözümüz vardır.

Türkiye kendi güvenliği ve milli menfaatleri doğrultusunda S-400 alması gerekiyorsa alacaktır. Bu iş bitmiştir.

Buna karar verecek tek mercii yine Türkiye’nin kendisidir.

Ülkemiz ABD’nin ne sömürgesi ne de eyaletidir.

Bu gerçekleri görerek ve buna göre siyasi kaosun kimlerin elini güçlendirdiğini bilerek hareket edeceğiz.

İstanbul seçimleri bu bakımdan önemlidir.

İstanbul Türkiye demektir.

80 ilimizden vatandaşımız ekmeğini bu şehirde kazanmakta, bu şehirde paylaşmaktadır.

İstanbul’un Türkiye olduğu gerçeğini bilenler İstanbul seçimlerine hile ve desise karıştırarak köşeye sıkışmamızı planlamışlardır.

Ancak evdeki hesap çarşıya uymamıştır.

Yalın gerçek bu kadar ortadadır.

23 Haziran’da sandığa giderken bu gerçekleri göz ardı etmemek hepimizin görevidir.

İstanbul’u ehline emanet edip, İstanbul üzerinden Türkiye’ye oyun kuranların oyunlarını başlarına geçirmek boynumuzun borcudur.

Bu oyunu bozmak için milli duruş şarttır.

Ülke ve millet sevdalısı yüreklerin inanmışlığı şarttır.

23 Haziran’a sadece bir belediye başkanı seçimi gözüyle bakmamak lazımdır.

23 Haziran ülke içine birlik ve beraberlik mesajı, ülke dışına ise esaslı bir ders olmalıdır.

31 Mart akşamından itibaren tek gayemiz vicdanen her bir vatandaşımızın kabul edebileceği şaibesiz bir sonucun ortaya çıkmasıydı.

Tek istediğimiz milli iradenin sandıklara tam ve eksiksiz yansımasıydı.

Bu kapsamda YSK’nın kararlarına saygılı olduğumuzu ve her siyasi partinin de saygılı olması gerektiğini ifade ettik.

CHP Genel Başkanı bizim söylediklerimizin aksini yapmakla mükellef olduğu için YSK’nın kararlarına ne saygı duydu ne de yapıcı bir dil kullanmaya özen gösterdi.

Kışkırtma, tahrik ve hakaretleri ardı arkasına sıraladı.

Lütfen hatırlayınız.

YSK üyelerine “çete” yakıştırması yaptığında kendisine “dokunulmazlığının kaldırılması için başvurusunu yapsın ilk oyu da ben vermezsem namerdim” demiştim.

O gün bu gündür Kılıçdaroğlu’ndan ses seda çıkmamıştır.

CHP diyor ki, ister milli irade gasp edilsin, ister oylar çalınsın, ister sandıklar havada uçuşsun, yeter ki benim adayım kazansın.

Kimse kusura bakmasın.

Haksız kazancın karşısında olmayan CHP hükmen kaybetmiştir.

CHP, demokrasinin karşısında yuvalanmıştır.

CHP, adalete karşı siper almıştır.

Bu yüzden Cumhur İttifakı 23 Haziran’da yeni bir fetih ruhuyla başarıya ulaşmalı, zilletin basitliğine prim verilmemelidir.

Gayret bizden, takdir sizlerden.

Sefer bizden, zafer Allah’tan.

Allah yüzümüzü yere düşürmesin.

Akşemseddin’in duasını İstanbul üzerinden eksik etmesin.

Rabbim İstanbul’un bahtını açık etsin.

İstanbul’a sözümüzdür.

Mitilim artık buradadır.

İstanbul Türkiye’nin kalbidir, kaderidir, kaybedilemeyecek bir değeridir.

İstanbul, gerek toplumsal dokusu gerekse ekonomik fırsatları bakımından ülkemizin bütününü temsil eden büyük bir buluşmanın eseridir.

İstanbul, Türkiye’nin özetidir, özelidir, özgüvenidir.

Burada aşacağımız her siyasi engel, ulaşacağımız her başarı, vatan sathında karşımıza çıkan bütün zorlukları aşmada bize heyecan ve ilham verecektir.

Cumhur İttifakı olarak bu muhteşem kentte elde edeceğimiz siyasal netice, beka mücadelemizde moral ve motivasyon kaynağımız olacaktır.

Sürekli ve sürdürülebilir bir mücadele disiplininden asla ödün vermeden vatandaşlarımızın her türlü sorununa dikkatle eğilmeyi mücadelemizin ana prensibi olarak görüyoruz.

Müreffeh bir Türkiye’nin inşası, İstanbul’da yakalanacak mukaddes bir zaferin devamı olacaktır.

İstanbul için varımızı yoğumuzu ortaya koyup Allah’ın izniyle 23 Haziran’da hep birlikte başaracağız.

Allah yar ve yardımcınız olsun.

Sözlerimin sonunda hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyor, esenlikler diliyorum.

Sağ olun, var olun, Cenab-ı Allah’a emanet olun.

Kaynak:MHP Genel Merkezi

https://www.mhp.org.tr/

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN