Depremin Sarstığı Elazığ'da Şimdi De Kanser Tehdidi!

Asbest Söküm Uzmanları Derneği Başkanı Mehmet Şehmuz Ensari, 24 Ocak 2020 tarihinde meydana gelen depremde, ağır hasar alan binaların, asbest taraması yapılmadan yıkıldığını belirterek Elazığ'da 5 yıl içerisinde çok sayıda akciğer kanseri hastası olacağını açıkladı.

PAYLAŞ
Harput Sancak Haber - Harput Sancak Haber

Asbest Söküm Uzmanları Derneği Başkanı Mehmet Şehmuz Ensari, Elazığ’da  birçok noktada asbest bulunduğunu kaydetti. Ensari, kontrolsüz yıkımlara da  dikkat çekerek; ağır hasarlı evlerde bulunan asbestlerin kontrolsüz yıkımlara bağlı olarak çevreye yayıldığını belirtti. Asbestin akciğer kanserine neden olduğunu açıklayan Ensari, son günlerde Elazığ’da, akciğer kanseri vakalarında artış olduğunu belirtti. Şehir yöneticilerine de seslenen Ensari, acil olarak Elazığ’ın asbest risk haritasının oluşturulması gerektiğini belirtti. 

“Asbest Birinci Derece Kanserojendir”

Dernekleri ve asbest ile ilgili bilgiler veren Ensari, “Derneğimiz 2016 yılında kuruldu. Türkiye’de asbest ile mücadele kapsamında 2010 yılında asbest kullanımı yasaklandı. Fakat halen kullanılmaktadır. Asbest birinci derece kanserojendir. Dünya Sağlık Örgütü kesinlikle asbest çalışma yapılması gerektiğini açıklamıştır. Asbest iki türlü şekilde karşımıza çıkmaktadır. Bunlar; kırsal alanda  ve endüstride bulunmaktadır. Yapılan araştırmalar sonrasında Elazığ’ın köylerinde asbeste rastlandı. Sağlık bakanlığı tarafından yapılan araştırma sonrasında ülke genelinde 379 köyde asbest bulundu. Asbest bulunan bu köylerin büyük bir çoğunluğu da Elazığ’da…  “ dedi

“Yıkım Öncesinde Asbest Araştırması Yapılması Gerekiyor”

Yıkım öncesinde asbest taraması yapılması gerektiğini ifade eden Ensari şunları kaydetti; “Elazığ için önemli olan asbest, inşaatlarda kullanılan asbesttir. 24 Ocak 2020 depremi sonrasında Elazığ’da, çok sayıda bina yıkıldı. Bu yıkımları takip ettik. Elazığ, maalesef İzmir kadar şanslı olamadı. Çünkü; İzmir depreminin olduğu dönemde, pandemi yaşanıyordu. İnsanlar en azından maskeliydi. Elazığ’da ise, yıkımlar sırasında insanlar yoğun miktarda  toz soludu.  Elazığ’da, halen kontrolsüz yıkımların olduğunu biliyoruz. Yıkım öncesinde asbest araştırması yapılması gerekiyor. Yapıda asbeste rastlanırsa, önce o asbest sökülür. Sonrasında yıkıma geçilir. Ancak Elazığ’da böyle bir araştırma yapılmadan yapılar direkt olarak yıkılıyor.  Bu noktada biz birkaç kez şehir yöneticilerine çağrı yaptık.  Elazığ’da acilen asbest eğitimi vermek istediğimizi belirttik.”  

“Araştırmalar Asbeste Maruz Kalanların 5 Yıl İçerisinde Akciğer Kanserine Yakalanacağını Ortaya Koyuyor”

 Asbestin akciğer kanseri yaptığını vurgulayan Ensari; ” Elazığ’da, çok sayıda akciğer kanseri hastası olduğunu biliyoruz.

Bu nedenle; Elazığ özelinde asbeste karşı ciddi önlemler alınmalı. Çünkü Elazığ’da yıkımlar halen sürüyor.Mevzuatımızda asbest ile ilgili çalışma yapma zorunluluğu bulunuyor.  Artık Elazığ’a asbest solutmayalım. Yapılan araştırmalar yoğun bir şekilde asbeste maruz kalanların; 5 yıl içerisinde akciğer kanserine yakalanacağını ortaya koyuyor. Geçen gün,  Elazığlı bir mühendis arkadaşımız bize ulaştı. Asbeste bağlı oluşan Mezotolyama Hastalığı’na yakalanmış…  Bu hastalık kötü hastalıklar grubu içerisinde yer almaktadır. Bu hastalığın halk tarafından bilinen adı akciğer zarı kanseridir. Bu hastalığa yakalananların, akciğer zarı sıyrılıyor. Ancak bu ameliyat ile hastalar  6 ayla bir yıl arasında değişen bir süre yaşayabiliyor.  Dolayısıyla; bu hastalık tedavisi olmayan bir hastalıktır. Bu hastalık Elazığ’daki çok sayıda insanda bulunuyor. Bu nedenle acil olarak, Elazığ’da en azından bir sempozyum düzenlenmesi gerekiyor. Ancak  şehir yöneticileri, bu noktada duyarlı değiller. Hal bu ki kendileri de bu asbesti soluyorlar.  Yani Elazığ Valisi de , belediye başkanı da bu asbesti soludu.” ifadelerini kullandı

“Asbeste Bağlı  Ağır Hastalıklara Yakalananların Büyük Bir Çoğunluğu Elazığ’da Yaşayan İnsanlar”

Asbestin havada 72 saat kaldığını belirten Ensari, “Asbest havada askıda kalabilen bir madde, Bu esnada oluşan rüzgarlarla  çevreye yayılıyor.   Asbest ortalama olarak 72 saat havada kalıyor. Yani  yıkımlar sırasında göstermelik olarak yapılan sulamalar bir işe yaramıyor. Yıkımlar sırasında toz bastırma sistemlerinin kullanılması gerekiyor.  Bu sistem sayesinde asbest  yere iniyor. Bu sayede asbestin, çevreye yayılımı önlenmiş oluyor.  Bu noktada; maalesef belediyeler yeterli bilgiye sahip değiller.  Türkiye’de sadece İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve yedi ilçesinin,  bu işi ciddiye aldığını belirtmek istiyorum. Elazığ Belediyesi’nin, konu ile ilgili maalesef hiçbir bilgisi bulunmuyor.  Biz kendilerini bilgilendirmek için ulaşmaya çalışıyoruz. Ancak, gerekli geri dönüşü alamıyoruz. Bakın bunun altını önemle çiziyorum; asbeste bağlı  ağır hastalıklara yakalananların büyük bir çoğunluğu Elazığ’da yaşayan insanlar…”dedi

“ İnsanların Ölüme Her Geçen Gün Bir Adım Daha Yaklaştığı Anlamına Geliyor”

Sağlık bakanlığı tarafından yapılan asbest araştırmasına ilişkin olarak da değerlendirmelerde bulunan Ensari şunları kaydetti; “Ülke genelinde kırsal alanda 379 köyde asbest olduğu ifade ediliyor.  Ancak  biz bu sayının daha fazla olduğunu biliyoruz. Sağlık Bakanlığı asbest alanlarını tespit ettikten sonra ikinci aşamaya geçmesi gerekiyordu. Ancak bu aşamaya geçilemedi. 6 yıldır bu aşamaya geçilmesi gerekiyor.  Düşünün bir köyde asbest bulunmuş ama 6 yıldır herhangi bir önlem alınmamış… Bu  o köylerde yaşayan  insanların ölüme her geçen gün bir adım daha yaklaştığı anlamına geliyor. Asbeste karşı alınacak tek önlem var. O da; solumamaktır. “

“Elazığ’da Gayri Resmi Tarama Yapıldı”

 Elazığ’da gayri resmi  olarak yapıldığını iddia ettiği  asbest taramasına dikkat çeken ensari,” Elazığ’da bir asbest taraması yapıldı. Ancak bu tarama gayri resmi yapıldı. Biz bu taramanın sonuçlarını biliyoruz.  Ancak gayri resmi olduğu için  bize raporları vermediler. Biz bu vesileyle Elazığ’a gelip asbest araştırması yapmak istiyoruz. Elazığ’a gelip toz numunesi almak istiyoruz.  Çünkü biz Elazığ’ın asbest ile kirlendiğini biliyoruz.  Üzüldüğümüz nokta ise; halkın bu noktada ne yapacağını bilmemesidir.  Maalesef yöre insanları olarak kaderciyiz. Ne olacaksa olur diyoruz. Ama olmuyor işte… Artık bu asbestin zararını ve önlemlerini  biliyoruz. Elazığ’a gerçek anlamda üzülüyorum.  Zararın neresinden dönülse kardır.  En azından bundan sonra yapılacak yıkımları kontrollü bir şekilde yapalım. Döküm sahasına dökülen molozların içine asbest karıştı. Elazığ’dan alınan beton örneklerinde bile asbeste rastlandı. Bu da; Elazığ’daki asbest yataklarının yakınında kum ve taş ocağı kurulduğunu kanıtlıyor.  Elazığ’da bu araştırmayı yapan kişiye Çevre ve Şehircilik Bakanlığı araştırma sonuçlarını açıklamaması yönünde tembih etmiş… Bu nedenle dökümanları veremiyor.  Bu noktada Elazığ’da her kurumdan bir kişinin olduğu bir heyet oluşturulmalı ve bu heyet Elazığ’ın asbest risk haritasını oluşturmalıdır.” dedi.

Bakanlık   Belediyelere ‘Yıkım İzni Vermeden Önce Asbest Envanter Raporu Oluşturun’ Dedi

Asbestin evlerde yaklaşık 19 noktada bulunabileceğini kaydeden Ensari Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın, belediyelere asbest ile  ilgili yazı gönderdiğini kaydetti. Ensari, “Asbest genellikle, döşeme kaplamalarında bulunuyor. Asbeste en sık; parke ve marley yapıştırıcılarında karşılaşılıyor. Marleyin kendisi, zaten tamamen asbesttir.  Özelikle eternit dediğimizi çatı kaplamaları asbesttir. Cam yünü bulunmadan önce, çatılar asbest ile kaplanıyordu.  Hatta neme dayanıklı olması için  asbest, boyaya bile katıldı. Isıya dayanıklı olduğu için  kazan dairelerinde kullanıldı. Dolayısıyla; evimizin yaklaşık 19 noktasında asbest kullanılmış olabilir. Köylerdeki asbestin çoğu, evlerdeki badanalarda bulunuyor.  Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, yıkım öncesinde asbestin tespit edilmesi için, belediyelere yazı gönderdi. Bakanlık, belediyelere ‘yıkım izni vermeden önce asbest envanter raporu oluşturun’ dedi. Bu tespiti yapmak çok zor bir olay değil. Uzman gelip asbest olacağını düşündüğü noktalardan numune alıyor. Laboratuvardan çıkan sonuca göre, asbest nerede ise uzman ekip bu noktaları tozutmadan kaldırıyor.  Kapalı bir şekilde ambalajlıyor.  Yapı asbestten temizlendikten sonra, yıkıma izin veriliyor. 2010 yılında asbest kullanımı yasaklandığı için yeni binalarda asbest bulunmuyor. Asbestte dikkat edilmesi gereken nokta, tozutulmamasıdır. Çünkü asbest tozutulmadığı takdirde zarar vermiyor. Ama tozutulması halinde, uyuyan canavarın uyandırılması demektir. Tozutulan asbest, direk olarak kendisini ciğerlerde saklıyor.  Bu noktada, yeni yapılardan endişe etmeyelim. Ama eski yapıların yıkımını kontrollü yapalım.  Fakat Elazığ’da, maalesef bu kontrollü yıkımların bir  örneği ortaya konulmamıştır. ”ifadelerini kullandı

“Asbest Türkiye’nin Çernobil’i Olacak!”

Asbestin önlem alınmazsa önümüzdeki günlerde çok ciddi yansımaları olacağını kaydeden Ensari, “Asbest Türkiye’nin Çernobil’i olacak… Çünkü; insanlarımız şuanda bu maddeyi soluyor.  Türkiye’de yıkımlar, 2012 yılında çıkartılan kentsel dönüşüm yasasıyla hızlandı.  Ancak bu yıkımların geri dönüşü olacak.  En erken 5 yıl, ortalama olarak 20 yıl sonra asbeste bağlı hastalıklar ortaya çıkacak. Bugün İstanbul’da, solunum yolu hastalıklarında çok ciddi artışlar yaşanıyor.  Çünkü İstanbul’da; 2000’li yılların başından bu yana yıkım var. Bu yıkımlarda ortaya çıkan tozlar, insanların ciğerlerine indi.  Ancak ülkemizde de,  tüm dünyada olduğu gibi bu konu savsaklanıyor Ama dünyada bu savsaklamalar sonrasında hasta olanların açtığı tazminat davaları da bulunuyor. Asbestin olduğu bir yerde, işçi çalıştırsanız ve o işçi kanser olursa, çok ciddi tazminat davalarıyla karşılaşacağınızın örnekleri bulunuyor.  Yurtdışındaki birçok kuruluş, asbest kaynaklı davalara tazminat yetiştiremiyor. Bu noktada çok ciddi tazminatların Türkiye’yi de beklediğini üzülerek ifade etmek istiyorum. Kentsel dönüşümden dolayı,  bir vatandaş yarın akciğer kanseri olursa;  bunun tek sebebi mahallesinde yapılan yıkımlardır.   Bu insanlar haklarını arayacaklar.  Bu noktada, yerel yöneticilerin çok ciddi sorumlulukları olduğunu da belirtmek istiyorum.” dedi.

Kaynak:Yeni Ufuk

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN