Esas Bizi Yıkacak Olan Bugünden Sonraki Tavırlardır

Elazığ Basın ve Medya Cemiyeti Başkanı Nafiz Koca, Deprem sonrası yürütülen hasar tespit çalışmalarında ciddi zaafiyetler yaşandığına dikkat çekerek, 'Bazı vatandaşlar evlerini ağır hasarlı göstermek için görevlilere baskı uyguluyor.

PAYLAŞ
Harput Sancak Haber - Harput Sancak Haber

Elazığ Basın ve Medya Cemiyeti Başkanı Nafiz Koca, Deprem sonrası yürütülen hasar tespit çalışmalarında ciddi zaafiyetler yaşandığına dikkat çekerek, "Bazı vatandaşlar evlerini ağır hasarlı göstermek için görevlilere baskı uyguluyor.

Vatandaş 'sapasağlam evim yıkılsın, devlet yenisini yapsın' algısıyla bunu yapıyor. Öyle bir şey yok. Onun için memurlara baskı uygulayarak hasar raporlarınızda oynama yapmayın."  uyarısında bulundu. 

"ESAS BİZİ YIKACAK OLAN BUGÜNDEN SONRAKİ TAVIRLARDIR"

Elazığ Basın ve Medya Cemiyeti Başkanı, Günışığı ve Yeni Ufuk Gazeteleri Genel Yayın Yönetmeni Nafiz Koca, Kanal 23'te yayınlanan Zülfü Bal'ın hazırlayıp sunduğu Gece Görüşü programına katıldı. Başkan Nafiz Koca, programda 24 Ocak tarihinde meydana gelen 6.8 büyüklüğündeki deprem ve sonrasında yaşanan gelişmelere ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. 

"SON 50 YILDA YAŞANAN EN BÜYÜK FELAKETTİ"

24 Ocak akşamının Elazığ için çok acı ve hüzünlü bir akşam olduğunu ifade eden Başkan Nafiz Koca, "Saatler 20:55'i gösterdiğinde çok büyük bir sarsıntıyla sarsıldık. Son 50 yılda Elazığ'ın yaşamış olduğu en büyük felaketlerden biriydi.   O sarsıntının sebep olduğu yıkımlara baktığımız zaman milyonlarca şükrediyoruz.  Depremde şuan 4.900 tane bina ağır hasar görmüş. Allah'a çok şükür kaybımız az. Bu binalar deprem anında yıkılmış olsaydı bu kayıpların da bu felaketin de altından kalkamazdık. Acı bir bilançoyla karşı karşıya kalırdık." dedi. 

"DEVLETİMİZE VE MİLLETİMİZE MİNNETTARIZ"

Depremin hemen ardından devlet büyüklerinin Elazığ'a gelmesinin ve yurdun dört bir yanından yardımların gönderilmesinin Elazığ'a moral verdiğini belirten Koca, "Biz her zaman devletimizin büyüklüğü ve milletimizin duyarlılığı ile övünen bir milletiz. Dolayısıyla depremin olduğu ilk dakikalardan itibaren devlet büyüklerimizin Elazığ'a gelmeleri bir başka güzellikti. Hem moral açısından hem insanlarımızın 'arkamızda devlet babamız var' diye bir dağ vardı. Bundan dolayı da tabiki mutluyuz. Bunun yanısıra Allah'a şükür insanlarımız Türkiye'nin bütün sathında organize olup, yardım dolusu tırlarla Elazığ'a yola çıktılar. Bundan dolayı da vatandaşlarımıza minnettarız. Bu duygular kelimelerle anlatılmaz. Bu felakette de bir kez daha gördük ki insanlarımız olası bir felakette mezhebini, meşrebini, siyasi görüşünü, fikrini, zikrini bir tarafa bırakarak o acının etrafında öbekleniyor. 24 Ocak'ta gerçekleşen bu sarsıntıyla da biz bir kez daha kendimize geldik. ne kadar büyük bir devlet olduğumuzu, ne kadar duyarlı bir millet olduğumuzu hissettik. 81 vilayetin içerisinde istisnasız bütün belediyelerden Elazığ'a yardım aktı. Bütün siyasiler Elazığ'ı mekan tuttular ve anında geldiler. Onun için biz onlara da müteşekkiriz. Bizim 6.8 büyüklüğündeki depremde ayakta durmamızın nedeni bu birlik ve beraberlik ruhudur." ifadelerine yer verdi.

"ELAZIĞ HALKI FİTNEYE PRİM VERMEDİ"

Deprem felaketinin ardından süreci istismar edenlerin olduğunu da ifade eden Koca, "Yardımların orantısız dağıtıldığı, mahalleler arasında ayrım yapıldığı yönünde bazı fitne tohumları atıldı. Ama o acıyı yaşayan insanlarımız bu fitneye prim vermediler. Milletimiz ve devletimiz bu konuda duyarlı davrandı." dedi. 

"BURADAN KAÇACAK KADAR ZAYIF DEĞİLİZ"

Program sunucusu Zülfü Bal'ın 'Devletin destekleri yeterli mi?' sorusuna cevap veren Nafiz Koca, "Devlet desteği elbette yeterli değil. Ama yeterli değil diye buradan kaçacak kadar da zayıf değiliz. Bu şehir bizim. Bu şehir Türkiye'de büyük öneme haiz olan bir şehir. Dolayısıyla bu şehrin ayakta dimdik durması, Türkiye'nin dik durması demektir. Bu şehrin diri durması demek, Türkiye'nin diri durması denektir. Bu şehrin kuruluşundan buyana üstlendiği bir misyon vardır. Bu misyon devleti ayakta tutma misyonudur. Dolayısıyla Cumhuriyetin kurulduğu günden bugüne devletinin, bayrağının, milletinin yanında olan bir şehirdir. Gelen göçler tabiki olumsuz ve niteliksiz olduğu için şehri zor duruma düşürmüş olabilir ama hiç de önemli değil. Çünkü bu şehrin gerçek sahipleri biziz. Bu şehirde ilelebet olmaya devam edeceğiz. Devletin içerisinde bulunduğu ekonomik sıkıntıyı herkes biliyor. Gönül isterdi ki bir başka felakette başka bir şehire verilen ayrıcalıklar yada pozitif ayrımlar şehrimize de verilsin. Elazığ bunu istiyor. Şehrimiz ne kadar devletimizin yanındaysa, devletimizin de bu tür afetlerde, istisnai durumlarda şehrimizin yanında olması lazım. Bu şehir farklı bir şehir. Devletimiz bugün bu şehrin yanında olmak zorundadır. Devlet büyüklerimiz depremin olduğu andan bu tarafa  üzerine düşen görevi yerine getirmişlerdir ama  bu kimilerine göre yeterlidir, kimilerine göre yetersizdir. Ama bir yol haritası çıkarılarak devletin daha bir özen göstermesi gerekmektedir" şeklinde konuştu. 

"GÜRSEL EROL'U AYAKTA ALKIŞLIYORUM"

CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol'un TBMM'ye verdiği önergenin reddedilmesine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Koca, şöyle konuştu: "Gürsel Erol'u ayakta alkışlıyorum. Gürsel Erol'a karşı çıkanların Gürsel Erol'u anlamadıkları için karşı çıktıklarına inanıyorum. Siyasi de olabilir. Ama benim için önemli olan Elazığ'ın durumu ve Elazığ halkına bakış açısı. Sayın Erol önergesinde 'biz siyasi olarak konuşmuyoruz. Biz burada vicdanımızın sesini dillendiriyoruz. Empati yaparak beni dinleyin' dedi. Bu ayakta alkışlanması gereken bir konuydu. Ama önerge reddedildi. Acı olan buydu. Sayın Erol'un amacı şuydu; Elazığ'da bir afet var. Ciddi bir afet var. Dolayısıyla bu depremin sonuçlarını ve Elazığ'ın sorunlarını araştırmak için bir araştırma komisyonu kurulmasını istedi. Bundan daha normal bir durum olamaz. Keşke Sayın Erol'u anlamış olsalardı. Keşke Elazığ'ın 4 milletvekili de o gün Elazığ'la ilgili verilen önerge için mecliste olup, önergeye destek verselerdi."

"ASİLHAN BEY ANLAŞILMADI"

Elazığ Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Asilhan Arslan'ın Elazığ'ın Afet Bölgesi ilan edilmesine yönelik bir çıkış yaptığını anımsatan Koca, "Asilhan beyin de anlaşılmadığını düşünüyorum. Asilhan bey de 'afet bölgesi ilan edilsin istiyorum' derken, bu ilan edilseydi Elazığ'ın sorunlarıyla alakalı yeni kararnamelerin çıkartılmasını düşünüyordu. Ama Asilhan beyde anlaşılmadı. Asilhan bey kendini anlatabilmiş olsaydı, isteğinin çok mantıklı bir talep olacağını görecekti. Bu kriz ortamlarında yapılması gereken şudur; Ticaret Odası Elazığ'ın yönetim erklerinden biridir. Kriz ortamında Ticaret Odasının da masada paydaş olarak bulunması gerekiyordu. Esas sıkıntı burada. Bir irtibat kopukluğu var. Kriz masasında ETSO'nun gücü olmadığı yönünde bir algı var. Bu da ister istemez siyasilerle ETSO Başkanı arasında bir kopukluğun olduğu algısına sebep oldu." diye konuştu. 

"BU ŞEHİRDE SÖZ SAHİBİ OLAN BÜTÜN ERKLERİN O MASA ETRAFINDA OLMASI GEREKİRDİ"

Başkan Nafiz Koca şöyle devam etti: "Bu şehirde ciddi bir felaket meydana gelmiştir. Bütün kesimler etkilenmiştir. Ama bu felaketin üstesinden gelmek için sadece iktidar partisi ve devlet temsilcileri masada. Ama gönül isterdi ki bir kriz masası oluşturulacaksa o kriz masanın etrafında bu şehirde söz sahibi olan bütün erklerin o masa etrafında olması gerekirdi. Bu sadece Elazığ TSO için geçerli değil. Afet kriz masasına dahil edilen bir STK platformu var ama bu şehirde onlar kadar güçlü bir şehir meclisi ve Kent konseyi bu masada yok. Bugün 5 tane milletvekilimiz afetin olduğun andan itibaren bu şehirde sokak sokak geziyor ama muhalefet milletvekilimiz koordinasyonun içerisinde değil. Basınla bir koordinasyon yok. Basının fikri alınabilirdi. Şuana kadar alınmadı. Bu bir eksikliktir." 

"ESAS DEPREM YIKIMLAR OLDUKTAN SONRA BAŞLAYACAK"

Elazığ'da esas depremin bundan sonra yaşanacağına dikkat çeken Başkan Nafiz Koca, "Esas deprem yıkımlar olduktan sonra başlayacak Ciddi bir kriz var şehirde. Yara taze olduğu için vatandaş acısını henüz hissetmemiş iliklerinde ama esas deprem 10 gün sonra başlayacak. Esas deprem yıkımlar olduktan sonra başlayacak. Herkes hala 'bakanlar burada, devlet baba içimizde' diyor. Bakanların burada olması birçok konuda şehir için faydalı ama bir de dezavantajları var. Bugün bakanların olması 4 tane milletvekilini gölgede bırakmıştır. Bu gerçeği de görelim. İktidar partisinden 4milletvekili var. Muhalefet milletvekili zaten üzerine düşeni bihakkın yapıyor. Ama 4 milletvekili daha var. Her biri farklı çabalar gösteriyor. Ama bakanlar olduğu için gündeme gelmiyor. Aynı şey valimiz, milletvekilimiz, belediye başkanımız için de geçerli. Hepsi bakanların gölgesi altında. Eminim ki bakanlar gittikten sonra sayın valim de belediye başkanı da milletvekilleri de sokaklarda gezemeyecekler." ifadelerine yer verdi. 

"BAKANLAR BURADA STAJ GÖREVİ YAPIYORLAR"

Bakanların daha fazla Elazığ'da kalmasının bir anlamı olmadığını savunan Koca, şunları kaydetti: "Aslında görevlerini yapan vali, vekiller, belediye başkanı sanki yokmuş gibi görülüyor. Şuan kamuoyunda öyle bir algı var. Sayın bakanların artık fazla durmasının bir anlamı olmadığına inanıyorum. Sayın valimiz bu işi fazlasıyla yürütecektir. Bu yükün altından fazlasıyla kalkacağına inanıyorum. Vekillerimiz hakeza öyle. Ama sayın bakanlarımızın da bunu görmeleri gerekir. Bazen diyorlar; 'Bakanlar neden bu kadar uzun süreli durdu?' Bunun tek nedeni var; Kamuoyunda da konuşuluyor. İstanbul'da ciddi bir depremin olduğu söyleniyor. Bakanlar da İstanbul depremine hazırlanmak için adeta burada staj görevini yapıyorlar. Eğitim görüyorlar, diye düşünüyorum. Burada bu olayın üstesinden fazlasıyla geleceğine inandığımız valim varken, sayın bakan Ankara'dan da olayları takip edebilir. Çünkü depremin olduğu günden bu tarafa geldiler, pozisyon aldılar, aksiyon gösterdiler. Bundan sonraki süreç şehrin yerel aktörlerinindir. Şu aşamadan itibaren sayın bakanların hala Elazığ'da bekliyor olması, yerel aktörlerimize güvenmiyorlar anlamına gelir ki bu şehrimizi üzer."

"HASAR TESPİTİNDE CİDDİ BİR ZAAFİYET YAŞANIYOR"

Depremden sonra başlatılan hasar tespit çalışmalarına da değinen Nafiz Koca, "Hasar tespitinde ciddi bir zaafiyet yaşanıyor. Yaşanan bu zaafiyetin aktörlerinden biri de bina sahipleri ve ev sahipleridir. Bina ve ev sahipleri devlet kurumlarına güvenseler, güzel sonuçlar alacaklar. Ben kendi evimden örnek vereyim. Mustafapaşa mahallesinde 5 katlı bir binada oturuyoruz. Önce orta hasar denildi. Sonra aradılar ağır hasar denildi. Dünde aradılar iki gün içinde boşatmanız gerekiyor denildi. Ben gittim baktım ev sapasağlam. Sadece duvarlarda çatlamalar, ayrışmalar var. Tuğlaların kolonlarla birleştiği yerlerde ayrılmalar var. Üçüncü kattaki komşumuzda da aynı durum var. İndik bodrum kata. Kolonlara baktık bir şey yok. Bu arada Çevre Şehircilik Müdürümüzü aradım. Sağolsun ilgilendiler. Fotoğraflara baktılar, incelediler. Dediler 'bu binada arıza varsa bizde de arıza var. Sapasağlam bir bina 'denildi. Müdür bey yarım saat sonra yeniden döndü. O raporu tutan ekipleri bulmuş, 'nasıl böyle bir rapor tuttunuz' diye sormuş. Adamlar da şunu demiş, orta hasarın da altında bir hasara haiz. Ama bina sahipleri bize el aman ettirdiler. Ve zoraki böyle bir rapor tutturdular. Dışarıdan gelen bir ekip bunlar. Burada bir istismar olabilir. Ama en büyük istismar bina sakinlerinde. Vatandaş 'sapasağlam evim yıkılsın, devlet yenisini yapsın' algısıyla bunu yapıyor. Burada tüyü bitmemiş yetim hakkı var. Ben de aynı binada oturuyorum ama biz işin gerçeğini öğrenerek bu binanın yıkımını önledik. Vatandaşta şu algı var; hasarlı olan binalar yıkılacak. Yıkılan binaların yerine devlet yeni ev yapıp kendilerine teslim edilecek.Böyle bir şey yok.  Böyle bir dünya yok. Onun için orta hasarlı evlerinizi memurlara baskı uygulayarak hasar raporlarınızda oynama yapmayın." şeklinde konuştu. 

"ESAS BİZİ YIKACAK OLAN BUGÜNDEN SONRA BU YIKIMLARDAKİ TAVIRLARDIR"

EBMC Başkanı Nafiz Koca, programda izleyici sorularını da cevaplandırdı. 

Koca, bir izleyicinin 'Yıkım işleri dışarıdan gelen müteahhitlere veriliyor. Yerli firmalara neden iş verilmiyor?' şeklindeki soruya şu yanıtı verdi:  "Depremin esas etkisi bugünden sonra başlayacak Elazığ'da. Çünkü bir tarafta yaralar sarılıyor. Devlet sarıyor, insanımız sarıyor. İnsanlarımız birlik beraberlik ruhu içerisinde. Yaralar sarılırken diğer taraftan da şehirde yıkımlar var. 4900 tane binanın yıkılması kararlaştırılmış. Esas bizi yıkacak olan bugünden sonra bu yıkımlardaki tavırlardır. Şehirde bir yıkım furyası var. Ama bu yıkıcı firmalar nereden, kim tarafından getirildiği bilinmiyor. Biz biliyoruz da kamuoyu tarafından bilinmiyor.  Çevre Bakanlığının bürokratları tarafından acil olduğu için bu işlerde ehil olan yada etkili olan firmalar ilk etapta enkaz kaldırmada bulunup getirilmiş. Çünkü o can havliyle insanlar enkaz altında. O yıkımın kalkması gerekiyor. Büyük iş makinelerinin alması lazım. Elazığ'da yok. Ama Türkiye'de olduğu bilinen firmalar tespit ediliyor ve Bakanlık bürokratları tarafından getiriliyor. Buraya kadar doğru. Ama esas film bundan sonra başlıyor. Bugün inşaat sektöründe Elazığ'ın ne kadar etkili ve yetkin firmalarının olduğunu herkes biliyor. Böyle bir gerçek varken halen bu yıkım işi dışarıdan gelen firmalar eliyle yapılıyorsa burada farklı şeyler ararım, bunun altında. Depremler bir krizdir. Ama krizler yeni yeni fırsatlar doğurur.  Uzun vadede ele alırsanız bu şehrin ekonomisi de gelişir, şehrin ticaret hacmi de gelişir. Bu nasıl olur? 4900 tane ilk etapta yıkılan bina var. Bu yıkılan binalar yeniden yapılacak. Peki bu yapıldığı zaman senin yerli firmaların, çivicisinden, inşaat işçisine kadar bir döngü gerçekleşecek. Dolayısıyla burada hem ticaret hacmi genişleyecek hem de ekonomi canlanacak. Ama, biz bunu beklerken siz kalkar hala yolun başındayken şehirde onlarca bu işi yapabilecek yerli firmalarımız varken, kalkıp bu işi dışarıdan gelenlere ihalesiz verirseniz bunun altından kalkamazsınız."

KURUMLARA TEŞEKKÜR

Koca, depremden sonra AFAD, UMKE, İtfaiye, Emniyet ve Sağlık kuruluşlarının yanısıra Basın kuruluşlarının görevlerini hakkıyla yerine getirdiğini belirten Koca, ilgili kurumlara ve personeline teşekkür etti. 

Kaynak:Yeni Ufuk

Haber Merkezi

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN