İkinci Üniversitenin Temelleri Atılıyor

Fırat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fahrettin Göktaş, Günışığı Gazetesi'ne özel açıklamalarda bulundu. Rektör Göktaş, Fırat Üniversitesi'nin ve Elazığ'ın geleceğine büyük katkılar sunacak projeler hazırlıklarını, önümüzdeki 4 yıl içerisinde bu projeleri hayata geçireceklerini söyledi.

PAYLAŞ
Harput Sancak Haber - Harput Sancak Haber

Fırat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fahrettin Göktaş, göreve başladığı 17 Ağustos 2020 tarihinden bugüne kadar üniversitede gerçekleştirdikleri hizmetleri ve hedeflerini Günışığı Gazetesine anlattı.
Rektör Göktaş'ın açıklamalarından öne çıkan çarpıcı ifadeler şöyle:

* "Uzaktan eğitim yöntemiyle mümkün olduğu kadar eğitim kalitesini düşürmeden yarıyılı geçirmeye çalıştık."
* "Üniversitemizde deprem nedeniyle 5 binamız ağır, 5 binamız orta hasarlı. Hasarlı binaların onarılması için projeler hazırladık."
* "700 personel F.Ü Hastanesinde işe başladı. Hizmet kalitesi açısından eksikleri telafi ettik."
* "Hekimlerimizin fakir, fukaraya rahat hizmet vermelerini sağlamak amacıyla özel muayene sistemini değiştirdik."
* "Sağlık personelinin daha verilmesi çalışması için üçlü vardiya sistemi getirdik."
* "14 bin 500 metrekare alanda Diş Hekimliği Hastanesi kuruyoruz."
* "Harput Kampüsünde ikinci üniversitenin temellerini oluşturuyoruz. Bazı fakülteleri buraya taşıyacağız."
* "Üniversitemizde yeni fakülteler açmak için çalışıyoruz. Hukuk Fakültesinin dosyasını YÖK'e gönderdik. Eczacılık fakültesinin açılması için başvuru yapacağız."
* "Hastanemiz Covid-19'la ciddi anlamda ilgilendi. Hasta sayısında Türkiye genelinde olduğu gibi yüzde 60-70 oranında bir azalma var."
* "Üniversitemiz hem eğitim öğretim kalitesi hem bilimsel araştırmalarla Türkiye'de en iyi üniversiteler arasında."

Fırat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fahrettin Göktaş, Günışığı Gazetesi'ne özel açıklamalarda bulundu. Rektör Göktaş, Fırat Üniversitesi'nin ve Elazığ'ın geleceğine büyük katkılar sunacak projeler hazırlıklarını, önümüzdeki 4 yıl içerisinde bu projeleri hayata geçireceklerini söyledi.

İKİNCİ ÜNİVERSİTENİN TEMELLERİ ATILIYOR

Fırat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fahrettin Göktaş, göreve başladığı 17 Ağustos 2020 tarihinden bugüne kadar üniversitede gerçekleştirdikleri hizmetleri ve hedeflerini Günışığı Gazetesine anlattı.
Rektör Prof. Dr. Fahrettin Göktaş'ın açıklamaları şöyle:

"UZAKTAN EĞİTİM SİSTEMİYLE YARIYILI EĞİTİM KALİTESİNİ DÜŞÜRMEDEN GEÇİRDİK"

"Malumunuz Covid-19 nedeniyle üniversitede öğrenci yok şu anda. Öğrenci olmayınca eğitim öğretim süreci uzaktan eğitim yöntemiyle devam ediyor. Uzaktan eğitim sistemiyle ilgili bir sıkıntı yaşamayalım diye rektör yardımcısı arkadaşlar ve diğer çalışma arkadaşlarıyla birlikte hızlı bir şekilde tedbirlerimizi aldık. Uzaktan eğitim sistemiyle eğitim öğretim faaliyetlerimiz şuanda devam ediyor. Ara sınav dönemini geçirdik. Dolayısıyla yarı yılı eğitim öğretim açısından normal örgün eğitim kalitesinde olmasa da uzaktan eğitim yöntemiyle mümkün olduğu kadar eğitim kalitesini düşürmeden geçirmeye çalıştık."

"ÜNİVERSİTEDE 5 BİNA AĞIR, 5 BİNA ORTA HASARLI"

"Üniversitemizde depremden kaynaklanan bir hasar durumu söz konusu. Bizim 4 tane binamız ağır hasarlı. 6 binamız da orta hasarlıydı. Son depremle birlikte eski spor salonu da ağır hasarlı duruma geçti. Şu Anda 5 binamız ağır hasarlı. Onlarla ilgili ödenek durumları üzerinde çalıştık. Diğer binalarımızın da güçlendirilmesiyle ilgili kısa vadede projeleri değerlendirdik. Güçlendirmek için ne yapmamız gerekiyor, maliyeti bize ne olacak, bunlar üzerinde çalıştık."

"ÜNİVERSİTEMİZDEKİ EKSİKLER ÜZERİNDE İZLEME ÇALIŞMASI YAPTIK"

"Üniversitemiz 2017 yılında bir yüksek öğretim kalite değerlendirme sürecinden geçmiş. Orada birtakım eksikler tespit edilmişti. Bu konuda bir izleme çalışması gerçekleştirdik. 2017 yılından beri üniversitede kalite anlamında ne gibi çalışmalar yapılmış. Bunun üzerinde çalıştık. Bir dış izlemeden geçmiş olduk. Orada da ciddi bir eksiğimiz yok. Üniversitemiz 44 Bin öğrencisi olan , 2 Bin civarında akademik personeli, 3800 idari personeli olan Türkiye'nin köklü üniversitelerinden birisi. Hem bilimsel seviye açısından hem de fiziki imkanlar açısından üniversitemiz gerçekten yakışır bir üniversite."

"ÜNİVERSİTE HASTANESİNDE 700 PERSONEL GÖREVE BAŞLADI"

"Sayın Cumhurbaşkanımız Covid-19'un başladığı sıralarda bütün üniversite hastanelerine kadro vermişti. Yardımcı personel, hemşire, röntgen teknisyeni, anestezi teknikeri, temizlik işçisi gibi kadrolar verilmişti. Bu süreç benim dönemime denk geldi. Bu konuda eski rektörümüz Kutbettin hocamız da çok çaba sarf etmişti. Kendisine de teşekkür ederim. Bu personelimizin işlemlerini ben hızlandırdım. Çünkü üniversite hastanesinde hizmetler aksıyordu. Personel olmayınca hastanede bir şey yapamıyorsunuz. O da bize denk geldi. 700 personel işe başlayınca hastanede gerek temizlik gerekse diğer hizmetlerin kalitesi açısından hızlı bir şekilde eksikleri telafi ettik."


"ÖZEL MUAYENE SİSTEMİNİ DEĞİŞTİRDİK"

"Hastanemizde özel muayene sistemini değiştirdik. Hocalarımız eskiden sabah başlayıp akşama kadar özel muayene yapabiliyordu. Biz, hem hocalarımızı bir şaibeden kurtarmak hem de hastanemizin hizmet kalitesini artırmak, fakir fukaraya da rahat hizmet edebilecekleri şekilde bir hizmet verelim diye özel muayeneye bir düzen getirdik. Saat 16:00'dan sonra hocalarımız özel muayene yapabiliyor. Sabah başlayıp saat 16:00'ya kadar da normal poliklinik hizmetlerini sürdürüyorlar."

"ÜÇLÜ VARDİYA SİSTEMİ GETİRDİK"

"Hastanemizde, hemşirelerimizle ilgili bize intikal eden bazı durumlar vardı. Örneğin vatandaş CİMER'e şikayet ediyor. Diyor ki 'hemşire hanım benim kanımı alırken uyudu.' Bunu biz değerlendirdik. Başhekimimiz İrfan bey ve yardımcıları gerçekten çok çalışkan arkadaşlar. Biz birlikte değerlendirme yaptık. İnsan fıtratına aykırı bir çalışma saati vardı hemşirelerin. Üçlü vardiya sistemini getirdik. Bunun da sebebi şu; bir personel 8 saatten fazla çalışınca verim düşüyor. 8 saatten sonra verimli çalışamaz dedik. Bu nedenle üçlü vardiya sistemini getirdik. Yine çalışan kardeşlerimiz rahatsız olmasın diye okul servisi gibi servis tuttuk. 5 servisimiz var. Bu kardeşlerimizi kapılarından alıp hastaneye getiriyor, sonra hastaneden alıp evlerine bırakıyor. Türkiye'nin hiç bir yerinde sağlık personeline servis verilmiyor. Ama biz dedik bu personel bize emanet edilmiş, Elazığ'a hizmet eden kardeşlerimiz. İhaleye çıktık, okul servislerini tuttuk. Yine bazı hemşire kardeşimiz konteynerlerde kalıyordu. Bunun yanısıra il dışına gidip gelen personelimiz vardı. Biz onlara da lojman verdik."

"ÜÇLÜ VARDİYA SİSTEMİNDE BAŞARI SAĞLANDI MI?"

"İşin doğrusu alışılmış bir düzen olunca onu yıkmak kolay olmuyor. Başta bizi yanlış anladılar aslında. Ama biz onların iyiliği için bunu yaptık. Şöyle düşünün; bir hemşire arkadaşımız 16 saat nöbet tutuyor, bir de bir arkadaşıyla anlaşıyor 16 saat daha nöbet tutuyor. Sonra gidiyor Diyarbakır'da yaşıyor. Tabi bu nöbet zincirinde herhangi hastalıklardan bir şekilde bir bozulma oldu mu alttakilere ulaşmamız gerekiyor. Ama sağlık personeli il dışında yaşıyor. Sağlık personelinin bir başka ilde yaşaması doğru değil. Tabi onları da anlıyoruz. Hem depremden dolayı ev fiyatları artış hem de nöbet sisteminden dolayı diyor ki ben 2 gün nöbet tutarım ondan sonra 5 gün gider başka ilde yaşarım. Kendilerinin haberi yok ama bir şekilde Rektör olunca size yansıyor. kimisi tavsiye, kimisi şikayet niteliğinde. Düşünün 2 gün burada çalışıyorsunuz, sonra 5 gün tatile gidiyorsunuz. Bu doğru değil. Çünkü nöbet sisteminde, halkada bir kırılma oldu mu öbür elemanı getirmeniz lazım. Ama o da yok. Bu tabi ciddi sıkıntı yaratıyordu. Bunu düzelttik. Üçlü vardiya sistemine bütün arkadaşlarımız alıştı. Yine hemşire kardeşlerimizin büyük çoğunluğu anlayış gösterdiler. Hepsine teşekkür ederim. Bazıları da Diyarbakır'da, Malatya'da yaşıyor. Biz ne olacağız, nasıl gidip geleceğiz diye sosyal medyada rektörlerine kızdılar ama onlar da artık bugünlerde bizi anladılar. Bu iş çözüldü."

"DİŞ HEKİMLİĞİ HASTANESİ KURUYORUZ"

"Diş hekimliği hastanesi projemiz var. Ben göreve başladığımda bu hastanenin projesi onaylanmıştı, bütçesi kesinleşmişti. Ama 11 Bin 500 Metrekare olunca araştırdık. Sonra baktık ki Türkiye'de böyle küçük bir hastane yok. Bizimki sadece hastane olmayacak. Bizim 495 öğrencimiz var. Ayrıca 125 doktor ve idari personelimiz var. Yani 650 kişi sadece bizden kaynaklı olacak 11 Bin 500 M2 içerisinde. Bir de şehirden ve bölgeden diş tedavisi için gelen insanları düşününce bu alanın çok küçük olduğunu gördük. Biz aynı zamanda eğitim vereceğiz. Sınıfı olacak, dekanlık olacak. Sonra bu projeye itiraz ettik. Revizyon projesi gönderdik. Sonra Cumhurbaşkanlığımızdan bizim projemiz 14 bin 500 metrekareye çıkarıldı. Bütçesi de 34 Milyon TL'den 50 Milyon TL'ye çıkarıldı."

DİŞ HASTANESİNİN YERİ DOĞRU BİR SEÇİM Mİ?

"Diş Hekimliği Hastanesinin yeri çok teknik bir konu. Şehrin böyle bir konuyu tartışmasına taraf olmak bizim işimiz değil. Bu işin şehir için zararlı olduğunu bilsem ben her zaman dönerim. Bu konuda herkesin fikrini aldım. Sonuçta Sağlık Bakanlığının diş hekimliği hastaneleriyle ilgili standartları var. Bu standartlardan dolayı biz Milli Eğitim Bakanlığımızdan bir takasa gittik. Elazığ Ortaokulu ve Atatürk Lisesinin olduğu alanı devraldık. Cumhurbaşkanımız da onayladı. Bu konu artık bitmiştir. Bu konuyu tartışmanın bir anlamı yok. Tartışan kardeşlerimize ben şunu tavsiye ediyorum; Ne olur sakin düşünelim. Tefekkür edelim. Ben zaman zaman oturup yaptığım işi değerlendiriyorum. Bu muhasebeyi kesinlikle yapmak gerekiyor. Benim amacım oraya rektörlük konutu yapmak değil. Üniversite hocalarına lojman yapmak değil. Bu tamamen Elazığ'daki fakir, fukaraya yönelik bir hizmettir. Tartışan arkadaşlar bana öyle tekliflerle geliyorlar ki, bilimsel hiç bir yönü yok. Diyor ki şu arazide yeriniz var, orada yapın. Tamam da vatandaş oraya nasıl kavuşacak. Hastane hizmeti, vatandaşın en rahat kavuşabileceği noktada olması lazım. Ayrıca genel hastaneye yakın olması lazım. Ambulans mesafesinde olmayacak. İşin bu tarafı var. Bir de devletimiz üniversitelere diyor ki 'kompakt üniversite yapacaksınız.' Yani bir binanız başta, diğer binanız başka yerde olmayacak. Ortak kullanım diye bir kural var. Genel hastane ile diş hekimliği hastanesi ortak kullanımdan yararlanacak. Ne demek bu, hocaları ortak derse girebilecek, amfiler ortak kullanabilecek. Diğer bir nokta da; bir okula her zaman yer bulabilirsiniz. Bir okul yeri bulunur ama hastane yeri bulunamaz. Bizim arabamız olabilir, nerede olursa olsun hastaneye gidebiliriz ama her vatandaş öyle değildir. Üniversite diş hekimliği hastanesine gidenlerin bir çoğu özele gidemediği için devlet kapısına gidiyor. Adamın gerçekten parası varsa gider özel diş hekimine gidip diş tedavisini yaptırır. Ama fakir, fukara bunu yapamaz. Dolayısıyla hastaneyi yaptığınız yerin şehrin her tarafından kolay ulaşımının sağlanabileceği bir noktada olması lazım. Depremde Elazığ ortaokulu yıkıldı. Biz dedik ki 'madem yıkılmış, bizim böyle bir planımız var' diye bu işte söz sahibi olan herkese sorduk. İnanın ki 'bu proje oraya uygun değil' diyen kimse olmadı. Ama bazı vatandaşlarımız da o mahallenin okula ihtiyacı var diyor. Şimdi Sayın valimiz de, Milli Eğitim Bakanımız da açıklama yaptı. Sayın Bakanımız 'biz o okuldan daha iyisini yapacağız' dedi. Artık okullar çok modern olmuş. Artık eğitim kampüsleri var. Okullar artık, mahalle aralarında, trafik içerisinde değil. Şunu da gözden kaçırmayalım, o okulun her ders çıkışında trafikten dolayı çocuklarımız için tedirginlik yaşanıyordu. Öbür taraftan da Milli Eğitim müdürümüz çok ciddi anlamda bir pazarlık yaptı. Atatürk Lisenin yeri 6 Bin metrekare. Biz bunun karşılığında 30 dönüm verdik. Yine cezaevine yakın yerde de okul ihtiyacı varmış. Oradaki kampüsümüzde de kendilerine yer gösterdik. Dolayısıyla biz hem bu tarafta hem o tarafta Anaokulundan Liseye kadar bütün okullarını yerleştirilebileceği bir eğitim alanı verdik.Sonuçta şahıslara gitmiyor. Üniversite de bu şehrim bir kurumudur, markasıdır, Milli Eğitim de Elazığımıza hizmet eden önemli bir kurumdur. İki kurum arasında takas işlemi yaptık. Bunu da Elazığ halkının yararına yaptık. Bu tartışmayı bitirmek lazım. Diş Hekimliği Hastanesinin projesi bitti. Büyük ihtimalle Şubat ayının ortasında ihaleye çıkacağız ve inşaata başlayacağız. Önceki okul yerinde İbrahim Taşel hocamız bir miktar temel çalışması yapmış. bizim ortak protokolde bizim kendilerine gösterdiğimiz alanda biz aynı çalışmayı yapacağız. Onu yaptıktan sonra İbrahim bey tekrar inşaatına başlayacak."

"İKİNCİ ÜNİVERSİTENİN TEMELLERİNİ OLUŞTURUYORUZ"

"Malatya yolunda, ismini Harput kampüsü koyduğumuz arazimiz var. Buradaki arazi sürekli boş olunca vatandaş 'üniversite bu araziyi değerlendirmiyorsa şehire bıraksın' gibi bir arayış içerisindeydi. İş başa düşünce insan bazı şeyleri öğrenebiliyor. Ben baktım, geçmiş yıllarda Elazığ'da bir ekonomik konsey olmuş. O konseyde Elazığ'da Harput Üniversitesi isminde ikinci bir üniversite kurulması yönünde bir teklif çıkmış. Biz de bu amaca hizmet etmek amacıyla, ayrıca üniversite arazileri üzerindeki tartışmaları sonlandırmak amacıyla bir çözüm yolu bulduk. Bizim oradaki arazi ile ilgili Ankara'da bir mimarlık firmasıyla anlaştık. Onlar master planı bitirdi. Yakında üç boyutlu master planı bize ulaşacak. Şu anda Harput kampüsümüzde iletişim fakültemiz var, sivil havacılık meslek yüksek okulumuz var, Merkez Araştırma Laboratuvarı var. Biz oraya İlahiyat Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ile Rektörlük ve daire başkanlıkları binalarını da inşa edeceğiz. Açtığımız her yeni fakültesini binasını Harput kampüsüne yapacağız. İlahiyat Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ile Rektörlük ve daire başkanlıkları binalarının projeleri bu ay içerisinde bize iletilecek. Şubat ayının sonunda ihalesine çıkacağız. Ayrıca mahalle arasında kalmış bir kaç dönüm tapulu arazimiz var. Biz bu arazileri TOKİ aracılığıyla değerlendirip üniversitemize yakışır bir kültür kongre merkezi, öğrencilerimiz için bir çarşı ya da fakülte binası yapmak istiyoruz. Onların hepsi Harput kampüsünde olacak. Böylece bu araziyi de artık 2023 veya daha sonrasında sadece tabelası değişecek şekilde bir üniversiteye dönüştürmek suretiyle şimdiden planlarını yaptık. İnşallah Mart ayının başında ihaleye çıkacağız.


Ben buradan gittiğim zaman insanlar 'Allah razı olsun. Burada bir tartışma konusunu ortadan kaldırdı. Binaların temelini attı.' desinler. Şehrimiz sığmıyor. Her tarafı gelişti. Biz o kampüste ikinci bir üniversite kurarsak inanın ki 15 yıl sonra o da içeride kalacak. Şehrin merkezinde kalınca da artık genişletemiyorsunuz. Mevcut kampüste yeni bina yapmak istemiyorum. Çünkü burası Elazığ'ın yemyeşil bir kısmı. Elazığ burada nefes alıyor. Dolayısıyla burayı çok fazla tahrip etmemek lazım. Artık inşallah bundan sonraki yatırımlarımız Harput kampüsünde olacak. Bir iki yıl içerisinde orada 5-6 binamız olacak. 5-6 bina da bir üniversite demektir. 2 Bin personeli, 44 bin öğrenciyi bir kampüse sıkıştırmak ve idaresini yapmak zordur. Kaldı ki Malatya'da 2, Antep'te 5 , Diyarbakır'da 2 üniversite olacak. Erzurum'da 2 üniversite var. Komşu illerimizde yavaş yavaş 2-3 üniversite açılıyor. Biz bütün çabamızla ileride Elazığ'ın işini kolaylaştırmak üzere bütün yatırımlarımızı o araziye kaldıracağız. Böylece ileriki zamanlarda bir devlet büyüğümüz buraya geldiği zaman 'şehrimize ikinci üniversite istiyoruz' talebi olduğunda, her şey hazır. Sadece tabelası bir de imzası kalacak. İnşallah böylece şehrimiz yeni bir üniversiteye kavuşacak. Bunu değerlendirmek lazım. Yarın ikinci üniversitemiz olduğu zaman, yüzde 50 öğrencimiz artsa bile bu da şehre bir gelir kapısı olacak. Bunu da esnafımız açısından bu şekilde değerlendirmek gerekiyor. "

"YENİ FAKÜLTELER AÇILACAK"

"Rastgele geleceği olmayan fakülte açmak doğru değildir. En azından ülkenin ihtiyaçlarını karşılayacak, önü açık olan bir kaç fakülte açmak istiyoruz. Biz bu noktada Hukuk Fakültesinin dosyasını YÖK'e gönderdik. Eczacılık Fakültesinin dosyası hazırlandı. Dosya bana iletildi. Biz önümüzdeki hafta senatodan geçireceğiz. Eczacılık fakültesinin açılması için YÖK'e başvuracağız. Uygulamalı Bilimler diye bir fakültemiz var ama pasif durumda. Bu fakülte işin doğru çok önü açık olan bir fakülte değil. Ben daha çok enerjiyi, Eczacılık ve hukuk üzerine harcamak istiyorum. Daha önce Kutbeddin Hocamız Ziraat Fakültesinin açılması için başvuruda bulunmuş ama reddedilmiş. Biz, öncelikle Eczacılık ve Hukuk konusunda şansımızı zorlayacağız. Önleri çok açık olan fakülteler."

"FIRAT ÜNİVERSİTESİ PANDEMİYLE CİDDİ ANLAMDA İLGİLENDİ"

"Fırat Üniversitesi Hastanesi pandemi hastanesi olarak görevlendirilmemişti. İl Sağlık müdürlüğümüz ve Valiliğimiz Fethi Sekin Hastanesini pandemi hastanesi olarak ilan etmişlerdi. Fakat yoğunluktan dolayı açık hastanemizde de pandemi servisi açıldı. Bizdeki hasta sayısında da yüksek rakamlara ulaştığı zamanlar oldu. Servisimizde çok tecrübeli bir hocamız var. Ayhan Akbulut Hocamız bu süreci yürütüyor. Covid-19 Allah'tan gelen bir bela. Allah muhakkak onun çaresini de insanlığa gönderir ve kurtuluruz. Bizim hastanemizde salgınla ciddi anlamda ilgilendi. Biz pandemi hastanesi olmamıza rağmen, hastanemize gelen bütün hastaları tedavi süreçleri yürütüldü. Bizim bir eksikliğimiz olmadı. Hastanemizde günlük 300-400 civarında test yapılıyor. Hasta sayısında Türkiye genelinde olduğu gibi yüzde 60-70 oranında bir azalma var. Kesinlikle bir rehavete kapılmamak gerekiyor.

FIRAT ÜNİVERSİTESİ'NİN GÖĞÜS KABARTAN BAŞARILARI

"Üniversite olarak biz belediye, karayolları gibi değiliz. Bizim görev ve sorumluluklarımız belli. Yüksek öğretim düzeyinde eğitim öğretim faaliyetlerini yürütmek, bilimsel araştırma projelerini yürütmek, bir de toplumsal hizmet denilen bir kavram var. Bu üç görevimiz var. Bizim Üniversitemizin akademik personeli hakikaten bizim göğsümüzü kabartacak şekilde faaliyetlerini sürdürüyor. Dünyanın en etkili bilim insanları listesinde üniversitemizden 30 hocamız var. Gerçekten biz ne kadar gurur duysak azdır. Bu liste Amerika'da bağımsız bir kuruluş tarafından yapılan bir sıralama. Bu durumda üniversite hocalarımız kendini ispatlamış.

2020 yılında bizim öğrencilerimiz TEKNOFEST'te birincilik aldılar. Yine bir patent yarışmasında altın, gümüş, bronz madalya alan hocalarımız oldu. Yine üniversiteler arası derecelendirme kuruluşları var. Bu sıralamalarda bizim üniversitemiz genellikle Türkiye ölçeğinde ilk 20 içerisine giriyor. Bu büyük bir başarı demektir. Bölüm bazında baktığınız zaman Mühendislik Fakültesinde Makine Mühendisliği, İnşaat Mühendisliği Türkiye sıralamasında hep ilk 5 arasına giriyor. Fen Fakültemizde Fizik ve Matematik bölümleri sıralamada ilk 4'e giriyor. Tıp Fakültemiz her zaman ilk 10 içerisine giriyor. Veteriner Fakültemiz Türkiye'nin en köklü fakültelerinden birisidir. Yani bizim üniversitemiz hem eğitim öğretim kalitesi hem bilimsel araştırmalara baktığımız zaman Türkiye'de en iyi üniversiteler arasına giriyor.

Bu eğitim öğretimle, bilimsel araştırmaların bir sonu yok. Ucu açık olan işlerdir. Biz hocalarımızı bu konuda her zaman teşvik edeceğiz. Yönetim olarak onların önünü açacağız. Bilimsel araştırmaları için bütçe desteği vereceğiz. İnşallah üniversitemizi bilimsel arenada çok daha iyi yerlere geleceğine inanıyorum. Bu konuda elimizden ne geliyorsa yapacağız. Üniversitemiz Elazığ'ın gurur duyacağı bir kurumdur. Bir takım kısır tartışmaların içerisine üniversiteyi sokmamak lazım. Üniversitenin önünü açmak lazım."
 

Kaynak:Yeni Ufuk

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN