Milletvekili Ağar, TBMM Genel Kurulu'nda Söz Aldı
AK Parti Elazığ Milletvekili Zülfü Tolga Ağar, 2023 Bütçe Görüşmeleri kapsamında, Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı Özelleştirme İdaresi Başkanlığının 2023 Bütçesi üzerine AK Parti Grubu adına TBMM Genel Kurulunda söz aldı.
Milletvekili Ağar konuşmasında, 1960’lı yıllarda Avrupa ve Amerika'da piyasa ekonomisini güçlendirmek için uygulanmaya başlanan özelleştirme uygulamasının, Türkiye’de 1983 seçimleriyle birlikte siyasetin gündemine girdiğini anımsattı.
Özelleştirmenin güçlü bir ekonomi için gerekli olduğunu vurgulayan Milletvekili Ağar, bu uygulamanın verimliliğin ve kalitenin artmasına, rekabetin sağlanmasına katkı sağladığını ifade etti.
AK Parti’nin güçlü bir ekonomi için özelleştirme uygulamasını bu ilkeler üzerine inşa ettiğini vurgulayan Milletvekili Ağar, özelleştirmeye pozisyonel bakmayan ve ilkesel yaklaşan tek partinin AK Parti olduğunu kaydetti.
Muhalefet partilerini, pozisyonları icabı özelleştirme konusunda popülist bir dil kullanmak yerine, ülke ekonomisine katkı yapacak ve yatırımcılara cesaret vererek Ülkeye zaman kazandıracak bir dil kullanmaya davet eden Milletvekili Ağar, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“MUHALEFETTE İSENİZ ÖZELLEŞTİRME KARŞITISINIZDIR, İKTİDARIN UCUNDAN TUTTUYSANIZ ÖZELLEŞTİRMEYE BAKIŞINIZ 180 DERECE DEĞİŞİR”
“Rahmetli Özal ile Halkçı Parti Genel Başkanı arasında yaşanan “satarım-sattırmam” tartışması özelleştirme konusunda bugün de devam eden karşıt iki siyasi duruşu şekillendirmiştir. Ancak, özellikle özelleştirme karşıtlığı ilkesel değil pozisyonel bir duruştur. Muhalefette iseniz özelleştirme karşıtısınızdır, iktidarın ucundan tuttuysanız özelleştirmeye bakışınız 180 derece değişir. Örneğin, “Babalar gibi satarım” diyen Özal’a “sattırmam” diyen Halkçı Parti 1985’te SODEP’le SHP çatısı altında birleşti. O SHP koalisyon ortağı oldu ve kaderin cilvesine bakın ki Özelleştirme İdaresi Başkanlığı SHP’nin iktidar ortağı olduğu o dönemde kuruldu. 100’ün üzerinde kamu iştirakinin hisse satışı SHP’nin de iktidarda olduğu dönemde gerçekleşti. SEK, Et Balık, Yem Sanayi gibi kuruluşların fabrika ve kombinalarının da yer aldığı 70 civarında KİT’in işletme devri ile satışı da o dönemde yapıldı. Marketteki etiketler üzerinden SEK, Et Balık, Yem Sanayi özelleştirmelerini işaret edip iktidar eleştirisi yapanlara hatırlatmak zorundayım. Afyon, Malatya, Suluova, Kars, Şanlıurfa, Tatvan, Bayburt, Bursa, Kastamonu, Ağrı ve Elazığ. Bunlar Et Balık Kurumunun 11 kombinası. SEK’in 31, ORÜS’ün 9, SÜMERBANK’ın 7 işletmesi, 2 Yem Fabrikası, TURBAN’ın 4 oteli, ÇİNKUR’un 3 Maden sahası, 13 Kamu iştirakinin hisseleri. Bu özelleştirmelerin tamamı 18 Şubat ile 5 Ekim 1995 ve 30 Ekim 1995 ile 6 Mart 1996 tarihleri arasında yani 50’nci ve 52’nci Hükümet Döneminde yapıldı. Bu hükümetler bir yerlerden tanıdık geldi mi? CHP’nin iktidar ortağı olduğu hükümetler bunlar. Yani neymiş? Özelleştirme karşıtlığı iktidar olana kadarmış.”
“GÜÇLÜ BİR EKONOMİ İÇİN VERİMLİLİĞİN, KALİTENİN VE PİYASA REKABETİNİN SAĞLANMASI GEREKİR DİYEN BİR PARTİYİZ
“Özelleştirmeye pozisyonel bakmayan ve ilkesel yaklaşan tek parti AK Parti’dir.
AK Parti, 2002 Seçim Beyannamesinde; “serbest piyasanın daha iyi işlemesi ve etkinlik ile verimliliği arttırmayı” amaçlayan bir özelleştirme programını muhalefette iken taahhüt etmiş ve iktidara gelince de uygulamıştır. AK Parti olarak biz, piyasaya yönelik bir ürünü ya da hizmeti devletin mi, özel sektörün mü gerçekleştirdiğinden daha önemli olanın, hizmetin veya üretimin devamı olduğuna inanıyoruz.”
“ÖZELLEŞTİRİLEN KİT’LERİN ÜLKEMİZ EKONOMİSİNE KATKISI VE ÜRETTİKLERİ HİZMET VE ÜRÜNLERİN KALİTESİ ARTMIŞTIR”
Güçlü bir ekonomi için “verimliliğin, kalitenin ve piyasa rekabetinin sağlanması gerekir” diyen bir parti olarak, özelleştirme uygulamamızı da bu yaklaşımın üzerine inşa ettik.
Bu ilkesel duruş ve kararlı uygulama, özelleştirilen KİT’lerin ülkemiz ekonomisine katkısını ve ürettikleri hizmet ve ürünlerin kalitesini arttırmış, rekabetçi yapıyı da güçlendirmiştir.
Mesela, 2002 sonrası özelleştirilen 13 limanda ihaleyi alan şirketler 1,8 Milyar Dolarlık yatırım gerçekleştirmişlerdir. Bu yatırımların sonucunda da 2002 yılında yaklaşık 132 Milyon ton olan yük elleçlemesi 2021 yılında 526 Milyon tona ulaşmıştır. Bu şu demek; deniz ticaretimizin 4 kattan fazla artması. Bu örneği şunun için verdim, muhalefet liderlerinin bir kısmı devlette devamlılık esastır derken, bazı partilerin sözcülerinin sektör sektör işaret ederek, devletleştireceğiz ifadelerini kullanmaları özelleştirilen işletmelerdeki rehabilitasyon yatırımlarını geciktiriyor, ülke ekonomimiz kaybediyor. Bunun siyasette bir getirisi var mı? Sanmıyorum. Ama ülkemize zaman kaybettirdiği kesin. O nedenle herkesi, siyasetteki pozisyonları icabı özelleştirme konusunda popülist bir dil kullanmak yerine, ülke ekonomimize katkı yapacak ve yatırımcılara cesaret vererek ülkemize zaman kazandıracak bir dil kullanmaya davet ediyorum.”
“2023 YILI BÜTÇESİ ÜLKEMİZE, MİLLETİMİZE HAYIRLI OLSUN”
“Sözlerimin sonunda özelleştirme uygulamalarının her aşamasında ihaleleri kamuya açık olacak şekilde, şeffaf ve rekabetçi bir ortamda gerçekleştiren Özelleştirme İdaremize ve güçlü, rekabetçi bir piyasanın inşasında önemli mesafeler alan ekonomi yönetimimize teşekkür ediyor; daha güçlü, daha müreffeh, daha kudretli Türkiye’yi inşa etmek için Sayın Cumhurbaşkanımızın açıkladıkları Türkiye Yüzyılı vizyonunun ilk bütçesi olan 2023 yılı bütçesinin ülkemize, milletimize hayırlı olması temennisiyle Yüce Heyetinizi ve Aziz Milletimizi saygıyla selamlıyorum.”