Ülkücü Yazarlar Derneği Niye Var? - Gazi KARABULUT

Ülkücü Yazarlar Derneği Niye Var?


İddialı bir isim ile geride kalan beş yıl.

12 Eylül 2012.

Özenle seçilmiş bir tarih.

Çilenin, acının, hüznün,gözyaşının,  ölümlerin, işkencenin, darağaçlarının ve beraberinde Milliyetçi Büyük Türkiye idealinin vefasına vurgu yapılan bir tarih belirlenmiş, tarihe şerh düşercesine…

Hem “ülkücü” ideolojiyle kurulmak hem de yazar sıfatı ile taçlanmak.

Nitekim, tüzüğün birinci maddesinde yer alan “Ülkücü Yazarlar Derneği,  bütün Türk milliyetçisi yazarları çatısı altında toplamak amacı ile kurulmuştur.” ifadesi gayeyi net olarak ortaya koymaktadır.

İkinci maddede amaçları detaylı olarak ifade edilen derneğin, ilk gaye olarak “bütün Türkler arasında Türklük şuurunu işleyip güçlendirmek”  ibaresi ile bütün Türk dünyasına ulaşmayı da beyan etmiştir. Hakeza devamında  “Türk milleti içinde hak, adalet, ahlâk, dayanışma duygularının gelişmesine çalışmak” söylemiyle, toplumun tamamını kapsayan bir manevi silsile de vurgulanmaktadır.

Yine “Türklük ve Türk vatanına bağlılık duygusunu geliştirmek; Türk tarihine, Türk yurtlarına, Türk diline, Türk kültürüne, millî mukaddesata sevgi bilincini derinleştirmek” için “Türk dünyasında ve yeryüzünde Türk’ün yaşadığı her yerde faaliyet gösteren yazarları ortak platformlarda bir araya getirmek” gibi geniş bir yelpazenin hedef olarak belirlendiği görülmektedir.

Bu çerçevede devam eden derneğin amaçları arasındaki“Türk dünyasında düşünce ve inanç hürriyeti alanındaki her türlü engelin kaldırılması için mücadele etmek” ilkesi de vazifenin ağırlığı adına dikkat çeken bir husus olarak karşımıza çıkmaktadır.

Tabi genç yazarlara fırsat tanımaktan, ülkücü yazarları teşvik etmek, eserlerinin değerlendirilmesine katkıda bulunmak, gençlere ve geleceğe kuvvetli referans oluşturacak kaynaklar bırakabilmek, gerektiğinde bilimsel, hukuki ve maddi destekte bulunmak gibi somut verileri de ilke edinen dernek,büyük bir boşluğu doldurmayı gaye edinmektedir.

Tüzük okunduğunda, kuruluşundan genel amaçlarına, faaliyet alanlarından yetkilerine kadar bütün ilkelerinde referans olarak ülkücü milliyetçi duruşu ortaya koymaktadır.

Evet.

Dernekler kuruluş felsefelerini izah ederken büyük hedefler ortaya koyarlar. Lakin gerek siyasal ortam, gerek sosyal yapı gerekse bireysel anlayışlardan kaynaklı, belirlenen hedeflere ulaşılması pek mümkün olmaz.

Bir kısmı tabela derneği olarak kalır, pek çoğu da bir süre sonra kapanır, arşivlerde kalır. Tabi tüzel kişiliğini devam ettirdiği zaman dilimi içerisinde kuruluş gayesine uygun çalışmalara imza atmış dernekler kapansa/kapatılsa da bıraktığı izler, eserler, faaliyetler ile ışık olmaya devam ederler.

Ülkücü Yazarlar Derneği’ne gelince;

Temel bir ihtiyaçtan doğmuş ve kuruluş felsefesi itibari ile önemli bir boşluğu doldurmuştur.

1980 ihtilali öncesinde ülkücü münevverler, eserleri, konferansları, dernekleri ve faaliyetleri ile milliyetçi bir nesil yetiştirmiş ve bıraktıkları külliyatlarla hala vazifelerini ifa etmektedirler.

Günümüzde ise ülkücü-milliyetçi münevverlerin dağınık görüntüsü, geçmişte yerine getirilen misyonun geliştirilerek devamını engellemektedir.

Milliyetçi bir bakışa sahip olan münevverden beklenen, Türk milliyetçiliğinin ve ülkenin meselelerine hatta kadim coğrafyamız ve Türk dünyasının problemlerine çözüm üretmesidir.

Bu, Ülkücü Yazarlar Derneği’nin omuzlarında taşıması gereken kutsal bir vazifedir.

Siyasal kaygılardan uzak, ülkücü- milliyetçi müktesebatına sadakatle bağlı, pragmatik yaklaşımlara mesafeli milliyetperver münevverler; Türk milliyetçiliği hareketine, Türk milleti ve Türk Devletine nihayet Türk İslam coğrafyasına ışık olmalıdır.

Ülkücü Yazarlar Derneği bunu yapmalıdır.

Bunun için de kuruluş gayesine uygun bir çerçevede kaliteli, etkin, somut faaliyetler ortaya koymalıdır.

Önce, alanında yeterliliği olan Türk milliyetçisi yazarlarla gerçekleştirilecek bir çalışma ile “Türk Milliyetçiliği Hareketinin Temel Referansları” ortaya konmalıdır. Ardından gerçekleştirilecek bir “Ülkücü Kavramlar Çalıştayı” ile hem fikri iskeletin sağlamlaştırılması hem de gelecek nesilleler ülkücü şuurun ana dinamikleri ile aktarılması temin edilmelidir.

Elbette akabinde “Türk Devlet Yönetim Felsefesinin Tekamülüve Yönetim Tarzı”işlenmeli, Türk Dünyasının birlik ve beraberliği için “Turan, Tarih ve Edebiyat Şurası” yapılabilmelidir.

Etrafımızın ateş çemberi ile kuşatıldığı, Turan coğrafyasının, Türk jeopolitiğinden koparılmaya çalışıldığı bir tarihsel süreçte Ülkücü-milliyetçi münevverlere düşen sorumluluk tarihi bir vazifeye dönüşmüştür.

Her türlü kısır çekişmelerden uzak durarak, alabildiğine geniş bir kitleye sahip olan milliyetçi-ülkücü aydınlar ülkenin ve coğrafyanın sıkıştığı cendereden çıkışı adına, fikri yeterliliğini tüzel kişiliğe dönüştürerek ortaya koymalıdır.

Ülkücü Yazarlar Derneği de taşıdığı tüzel kişilik ve talip olduğu ideolojik duruş adına bu tarihi vazifeyi yerine getirme gayretinde olmalıdır.

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
04Nis

BAŞBUĞ ve EVLATLARI

19Ara

ÖĞRETMENİN SAHİPSİZLİĞİ

30Kas
15Kas
31May

SINAVLAR VE TUTUMLAR