Avuçlarımdaki suyu sana içireceğim zamanları düşlerken hani ,
Ne oldu da gittin yıllar önce ...
Bu kadar mı güç senden vazgeçmek ?
Ne yapacağımı bilmiyorum .
İçimde ... Mesaisi bitmiş bir insan yorgunluğu var .
Yangın sonrası aramaları gibi .
Bu da en zoru zaten ...
Kaldırımlarda yürürken , ayrılık
adımlarımın aralığında
Çaresizlik atıştırıyor içimde
arka arkaya vuruyor ,
Bir gecenin karanlığında .
Şimdi gecenin en konuşkan sessizliği var içimde .
Ne kadar konuşmak istesem de tutuklu dilim , dinlemez yüreğim ...
Sanki git uzaklara der gibi .
Gidecegimde ne olacak ,
sensizlikte saplanacağım sana ...
Zaten nereye sensiz gitsem benimlesin .
En iyisi ben vapura bineyim karşıya geçeyim , belki deniz havası iyi gelir ...
Ne bileyim , martılara gevrek attığımız anlar gelir aklıma ,
ayrı ayrı zamanlarda ...
Tuhaftır martılar da bugün bana , üzgün üzgün bakıyorlar .
Seslerinde neşeli nağmeler yerine
sanki beni anlamışlar gibi ,
ağır ağır seslendiriyorlar bir
hüzzam melodisini .
Neyse vakit geç oldu .Ben artık evime gideyim .
Annem beni merak eder .
**************
GÜN MELODİSİ ( Hikaye )
Kimi zaman sabahları sıradan başlar
gün içerisinde kendimiz doldururuz heybemizi .
Gôrduklerimizle , şahit olduklarımızla ,
hissettiklerimizle .
Otobüs durağında bekleyen yolcular
taksi durağında umuda sıraya girmiş sarı renkli arabalar .
Bayram sabahı gibi , namaz çıkışı telaşlarınla bir olmuş çocuk yüzler okul önlerinde .
Boğozcunun yumurta istermisin
abi hatırlatması caddeden gelen korna sesleriyle karışınca dinlediğimiz
her müziğin alt yapısındaki arabesk
fon'lar gibi bir hâl alıyoruz kimi zaman .
Yaşamın dinamiğinde bu arabesk fon'lar yok mu sanki .
Hiç terk etmediklerimizin bizi terk etmesi
gibi mesela , acılar , hüzünler , kayıplar ve mutluluklarımız .
Her insanın arka arkaya bazen ise aralıklı
yaşadığı , değişen ne sanki
hepsi hayatın içinde .
Herkesin içinde duyduğu değişik melodiler kimi zaman salt kimi zaman beraberce dinlenilen , her ne kadar ayırt edilebilinmesi kolaymış gibi görünse de
bu fon'lar çoğu zaman karışık ve yaşanılan .
Heybene yüklüyorsun , kayıpları acıları
hüzünleri ve mutluluklarını ...Ardından
sonbahar rüzgarı sana melodi veriyor ve sen bu melodi eşliğinde adımlarına ritim tutuyorsun ...
Sahte bebe memesi gibi de olsa avutucu
çocuksu öğle telaşlarında .
Bu yüzden dir umutların satırlara dökülüp nadasa bırakılması .
Öğleden sonralarında yaşamı dürterek
ne kadar yol alabilirsin .
Kıskanmak , kıskanılmak düz yazı halinde , bu kadar beraber olmanıza rağmen netice yokmuş gibi duyarsızlık
ardından gibi lerle suçlanman .
Bundandır akşamları çok sevmem
çünkü mavi laciverte dönüyor .
Bundandır akşamlarla yoldaş olunması
Hüzzam la Nihaventin karşılıklı atışması ...
Kimi zaman yanındakiyle
kimi zaman yağmurla .
Sonrası akşam geceye merhaba dediği zaman elinde kalanlara bakarsın .
Sanki bir zarfı açar gibi , beklediğinden veya hayatın içinde beklediklerinden .
O yüzdendir üzerindeki Eylül resmi .
Alpaslan Durma