Nagehan TÜRK

Hangi Engel...

Nagehan TÜRK

İstanbul Fatih taraflarını bilen bilir.Ordan kalan ufak bir anım geldi aklıma.
Sanıyorum Ağustos 2010 senesiydi.

Çukurbostan'a gitmiştik ailecek.
Biz biraz oturalım yeğenlerde parkta eğlensin düşüncesiyle.
Haliyle parkta karınca sürüsü gibi birr tooonn çocuk , bir sürü ses.

.
O kadar çocuğun arasında bir kahkaha sesi çınlıyor koca yerde.
"Aman yarabbi ne oluyoruz" dedim kendi  kendime.
Sağa sola biraz bakınınca salıncakta hafif irice , belki 18-20 yaşlar civarında , sarı
, erkek tip saç kesimli birinin kahkaha atarak sallandığını fark ettim.
İlk ethapta erkek mi kız mı pek kestiremesem
de sonra kız olduğunu anladım.
Tüm gücüyle kendini salla
yıp, çığlık atarken ne kadar eğlendiğini anlatamam size.
Şaşırmıştım açıkçası.!

.
Daha sonra oturmak için bank'a gittiğimde fark ettim , kız "zihinsel engelliydi" !
Bir süre onun o mutlu anlarına (o fark etmese
de) şahitlik edip , ortak oldum.!
.
O gün fark ettim , her uzvumuzun sağlamlığına rağmen hayatımızda hiç onun kadar yaşamaktan zevk almamışız...!
O gün ; hep farklı farklı eksiklerimiz
e odaklanıp tamlarımızı göremediğimizi ve aslında zihinsel engelliliğin mutluluğa "engel" olmadığını gördüm.
Hala her uzvumuzun işlevde
 ve hala aklımızın çalıştığını ,
mutlu olmamak için sebeplerimizin olmadığını
ve mutlu olmak içinse çok şeye sahip olduğumuzu
ama bunu onun kadar fark edememiş olduğumuzu fark ettim.
!
.

Hayattaki her şeyi o kadar çok içimize almışız ki ,Allah'ın her şeyi insan emrine sunmuş olmasını Allahın bir lütfu olarak değil,
onların asıl sahibinin biz olduğunu düşünür olmuşuz.
Yani
her şey bizim kölemiz olmuş biz ise nefsimizin.!
Şükretmeyi dahi unutmuşuz.
.
Şimdi sene 2019, ay yine Aralık.
Bu sabah kısa bir videoyla karşılaştım.
Y
ürümekte ve konuşmakta güçlük çeken genç bir hanımefendi şöyle diyordu.
"T
ürkiye de herkes kendinden farklı olana bakıyor.
Siz yeşil g
özlüsünüz,kameraman arkadaş kıvırcık saçlı,esmer.
Ama bu y
üzden ötekileştirilmiyorsunuz.!"
.
ÖTEKİLEŞTİRİLMEK...!
Okunduğu gibi 7 hece ve tek kelimeden ibaret değil bu anlayana.
Renkli g
özlüsün diye, saçın kıvırcık/düz/bukleli diye, boyun uzun/kısa diye, tenin açık yahut koyu diye kimse sizi yadırgamaz.
Ama olağandan farklı bir hal i
çindeyseniz eğer, toplum sizi dışlar, yargılar, yadırgar belki aşağılar dahi.
En hafifi ise size
üzülüp acıyarak bakmaları olur ki bu bakışlara şahit olmak bile yaşayan için büyük üzüntü ve psikolojik çökme kaynağıdır.
.
Sosyal medya da her yer de "En b
üyük engel sevgisizliktir" başlıkları dolaşıyor.
Doğru...!
Sevgisizlik insan hayatında b
üyük engeller yaşayıp yaşatmasına sebep olur.
Lakin birini seviyor olmanız, o kişinin hayatında engel teşkil etmemeniz adına asla yeterli değildir.
Yani herhangi bir engeli olan bireyi sevmeniz onun engelini ortadan kaldırmaz.
Merhamet,saygı ve
çaba içermeyen bir sevgi asla bir başkasının hayatına iyi anlamda dokunamaz.
Engelleri kaldırmak i
çin çabalamayan bir sevgi sadece dilin sevgisidir.
Ne merhameti vardır ne o engele saygısı.
.
Ne kadar iyi dile getirdim durumu bilmiyorum ama.
Durum benim i
çin bundan ibaret.
Diyeceğim şu ki;

Mutluluk üretecek etkenlerimizi kenar köşelere saklayıp lazım olduğunda çıkarmayalım.
Hayat uzun
fakat bize yetmeyecek kadar kısa...!
Keşkeleri çoğaltmaya hiiiççç değmez.

Engel dediğimiz şey ;içimizdeki setler , ayağımıza taktığımız zincirler ve kapalı kapılardır.
Onları kaldırmak , kırmak ve bazı kapıları açmak lazım...!
.
Eeee Hayyyyydiiinnnn . Kendimize bir iyilik yapalım.
Silkelenelim.
"İYİKİLERE"
kapı açma, dokunduğumuz hayatlara engel değil , engel kaldıran olma zamanı...!
*Engeli özün de olmayanlara sevgi ile...

Yazarın Diğer Yazıları