Sadi Abi, gençliğinde Türk Ocağı’nda faaliyetlere katıldı ve devrin ileri gelen Türkçü münevverlerin sohbetlerinde bulundu.
1967-1969 döneminde Türkiye'deki bütün fakülte ve yüksekokullarda Alparslan Türkeş'in talimatı ile Ülkü Ocakları'nı kurdu. 1970 yılında Ülkü Ocakları Birliğinin kuruluşunda görev aldı.
Gençliğinde kendisi için feyz kaynağı olan Türk Ocakları’nın başkanlığını yaptı (1994-1995).
Sadi Abi; çıkardığı Bozkurt Dergisi, Devlet Dergisi ve isim babası olduğu Töre Dergisindeki yazılarıyla Türk fikir hayatına büyük emekleri olan bir mütefekkirdir.
Ortaokul ve lise yıllarında yani bizim kuşağın fikirlerinin teşekkülü evresinde önemli katkılarda bulundukları için Sadi Abi’ye ve arkadaşlarına minnettar ve müteşekkiriz.
Maalesef, ama 1960 ve 1970’li yılların Türk gençliği; Atatürk’ün geliştirdiği ve uygulanmasına bizzat rehberlik ederek yokluk/zaruret şartlarında adeta imkânsız olanı başarabildiği “Karma Ekonomi” modelinin varlığından habersiz idi…
O zamanki fikir hayatında en yüksek sesle konuşanlar, doğrusu yabancı ideolojileri savunanlar:
“Dünyada yalnızca iki sistem var!..” diye ısrar ediyorlardı: “Sosyalist/Komünist sistem, Kapitalist sistem…” Bu iki sistem haricinde üçüncü bir sistemin, yolun var olduğuna şiddetle itiraz ediyorlardı.
Sovyetler Birliği’nin Ankara elçilerinden Suriç’in şu itirafları kayda şayandır: “Ankara yeni fikirler bakımından o kadar müsait ki, ileri sürdüğünüz her türlü düşünceyi, birkaç gün sonra, başka bir yerde, size karşı hararetle müdafaa eden gayretli kimselere rastlarsınız” (Osman TURAN,1977). Bu sözler, Türkiye’nin nasıl bir fikir sefaletinin içinde olduğunu yeterince ortaya koymaktadır.
(Prof. Dr. Osman TURAN, (1977). Türkiye’de Komünizmin Kaynakları, s.20; İstanbul: 1977. 3. Baskı, Nakışlar Yayınevi).
İşte, Sadi Bey ve birlikte yola çıktığı mücadele arkadaşları: Alparslan TÜRKEŞ’in liderliğinde, Dündar TAŞER, Erol GÜNGÖR, İskender ÖKSÜZ (Ayhan TUĞCUGİL), Mehmet ERÖZ, Fikret EREN (Kurt KARACA) ve Necmettin HACIEMİNOĞLU üçüncü bir yolun var olduğunun müjdesini verdiler. Türkiye’nin ihtiyaçlarına ve ülke şartlarına göre düzenlenecek bu yolun/sistemin Türk milletini kurtuluşa ulaştıracak tek çıkış yolu olduğunu ispatladılar… Bu modelin teorisini ilmî olarak yazdılar ve tamamen yerli ve millî bir doktrin ortaya koydular.
1977 yılında MHP Niğde Milletvekili seçilen Somuncuoğlu Devlet Bakanlığı yaptı; 1999 seçimlerinde MHP Aksaray Milletvekili seçildi ve ikinci kez Devlet Bakanı oldu.
Usanmak veya yorulmak bilmeyen enerjisiyle çok azimli bir mücadele adamıydı…
Son olarak kurucu başkanı olduğu Milli Düşünce Merkezi'ni açan Sadi Bey, Türkiye'nin önemli münevverlerini orada bir araya getirdi.
Genç yaşında başladığı mücadeleyi sürdürmeye çalıştı ve böylece Türk milletine karşı vazifesine devam etmek istedi.
İlerleyen yaşına ve hasta haline rağmen bir şeyler yapma gayretiyle çabalıyordu. Konuşmakta zorlanmasına rağmen bu millete bir şeyler söyleme çalışıyordu.
Müthiş bir mücadele azmiyle hiç durmadan uğraştı; asla yorulmadı, usanmadı…
Oğlu Bekir Tümen SOMUNCUOĞLU Bey, bizim Alperen'in doktora danışmanı olduğu için kendilerinden haber alabiliyordum. Ömrünün sonuna kadar hassasiyetleri ve mücadele azminin çok üst düzeyde olduğu ve Türk Milliyetçiliği mefkûresi denilince heyecanlandığı; gönlü/ruhu dinamik ve dipdiri olduğu için Sadi Abi’yi gıptayla takdir ediyorum…
Vefatı bizleri ziyadesiyle üzdü.
Allah rahmet eylesin. Mekânı Cennet-i Ala olsun...