Rusofobi Beyin Göçünün Rotasını Değiştiriyor

Rusya'dan ülke dışına başlayan beyin göçü kapsamında değerlendirilebilecek bireyler iki kısma ayrılabilir…

Ukrayna Savaşıyla birlikte batı kamuoyu bir anda Rusya’nın ve selefi Sovyetler Birliği’nin yapmış olduğu işgalleri ve sürgünleri hatırlayıverdi. Bu hatırlayışın geleneksel ve sosyal medya mecralarının tetiklemesiyle Rusofobi (Russophobia) olarak adlandırılan ve tarihsel arka planı Polonya gibi Doğu Avrupa ülkelerine dayanan Rus karşıtlığını (düşmanlığını) körüklediği görülmektedir. Kuzey Amerika (ABD ve Kanada) ve Avrupa’da her geçen gün Rusofobi’nin eksponansiyel olarak artış göstermeye devam etmesi Ukrayna’ya barış getirmeyeceği gibi Doğu Avrupa’da ve eski Sovyet ülkelerinde siyasi, ekonomik ve sosyal sorunları daha da arttıracaktır.

Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte 1990’lı yılların başında eski Sovyet Cumhuriyetleri’nde önemli oranda etnik Rus ile (Rus etnik kökeninden olmamakla birlikte) Rus dilini konuşan ve Rus kültürünü benimsemiş yerel halklar yaşıyordu. Kırım’da üç yüz, Kafkasya’da iki yüz, Türkistan’da yüz yıldan fazla devam etmiş kolonyal Rus yönetimlerinde yönetici, asker, tüccar, çiftçi, işçi, teknisyen, eğitimci gibi farklı sınıflara mensup milyonlarca Rus bu coğrafyalara göçtüler. Bunun yanı sıra Stalin döneminde Sovyetler Birliği içerisindeki milyonlarca insan toplu sürgünlerle yer değiştirmiştir. Yoğun insan sirkülasyonunun olduğu bu dönemde farklı halklar içinde ortak iletişim dili Rusça olmuştur. Ruslar göçleri ve evlilikleri ile eski Sovyet halklarıyla kaynaşmıştır. Buna Rus Ortodoks kilisesinin faaliyetleri de eklenince Rusya dışında yaşayan etnik Ruslar, Rus dili konuşan yerel halklar ile Ortodoks Hıristiyan inancına sahip olan halklar Rusya’nın kültürel hinterlantını oluşturmuştur. “Rus Dünyası (Russkiy Mir)” tanımı içerisinde değerlendirilen bu insanların bir kısmı Rusya’nın 1990’lardan sonra ekonomik olarak hızla gelişmesiyle birlikte Rusya Federasyonu’na göç etmişlerdir. Çarlık Rusya ve Sovyetler Birliği döneminde Rus dilini ve kültürünü benimsemiş ama etnik olarak farklı milletlerden olan insanlar iş, eğitim, kültür gibi sebeplerden dolayı Rusya Federasyonu’nun geniş topraklarına dönmüştür. Bu insanların önemli bir kısmı ekonomik ve siyasi sebeplerden Kuzey Amerika ve Batı Avrupa ülkelerine giderken, Yahudi kökenli Sovyet vatandaşlarının İsrail’e, Ahıska Türklerinin Türkiye’ye göç ettiği gibi inanç ve kültürel bilinçle hareket edenler de farklı ülkelere göç etmişlerdir. Bunların yanı sıra Bağımsız Devlet Topluluğu’nun (BDT) vize ve çalışma izni kolaylıklarından ötürü etnik ve inanç olarak Rus olmayan eski Sovyet ülkelerinin vatandaşları işçi, öğrenci, ticaret erbabı olarak Rusya Federasyonu’na göçmüşlerdir. Rusya’ya gelen bu kişiler genellikle ekonomik kaygılardan ötürü ülkelerine geri dönemeyip Rusya’da kalıcı olmuş, önemli bir kısmı da Rusya pasaportu almıştır.

24 Şubat 2022 sonrası gelişen süreçte Avrupa ve Kuzey Amerika öncülüğünde Rusya’ya uygulanan ekonomik ambargo ile gelecek endişesi duyan toplum kesimleri yeni arayışlara yönelmiştir. Rusya’dan post Sovyet ülkelerine tersine göç başlamış; devlet ihaleleriyle zenginleşmiş milyarderlerin (oligark) aksine daha çok tüccarlar, orta sınıf iş insanlarının oluşturduğu ekonomik sermaye sahipleri ile bilim insanları, sanatçılar, sporcular üzerinden sosyal, kültürel ve simgesel sermayenin Türkistan’a taşınmasının önü açılmaktadır. Öte yandan Rusya’ya uygulanan ekonomik ambargo sonucunda bu ülkede işlerini kaybeden sayılarının milyonları geçmesinden endişe edilen Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan, Türkmenistan, Azerbaycan vatandaşlarının da ülkelerine geri dönmek zorunda kalmaları hem bu ülkelerde işsizliği arttıracak hem de bu işçilerin ailelerine göndermiş oldukları paraların sonlanmasıyla ülkelerine giren dövizde düşüşe sebep olacaktır.

Rusya’dan ülke dışına başlayan beyin göçü kapsamında değerlendirilebilecek bireyler iki kısma ayrılabilir. Birinci grup habituslarında Türkistan’ın ve Kafkasya’nın değerlerini taşıyan Kırgız, Kazak, Özbek, Türkmen, Tacik gibi milletlerden oluşurken ikinci grup ise bu coğrafyalar ile herhangi bir bağı olmayan Ruslardan oluşmaktadır. Aynı durumun Gürcistan ve Ermenistan için de geçerli olduğu ifade ediliyor . Kimi kaynaklar ise Almatı’da, Taşkent’te, Bakü’de, Bişkek’te, Erivan’da, Tiflis’te otellerde yoğunluk yaşandığı kiralık evlere talebin arttığı şeklinde haberlere yer vermektedir. Beyin göçünün Batı ülkeleri yerine Türkistan ve Kafkasya’daki ülkeleri tercih etmesinde Avrupa ve Kuzey Amerika’da son dönemde artan Rusofobi yani Rus düşmanlığının etkili olduğu açıktır. Türkistan ve Kafkasya devletlerinin yanı sıra Avrupa ve Amerika’ya göre Rusofobi’nin yok denecek kadar az olduğu Türkiye’ye de Rusya’dan beyin göçünün olması muhtemeldir. Bilimsel ve kültürel alanda dünya genelinde önemli yer olarak Rus bilim insanları, sanatçıları ve sporcularının tarihi İpek Yolu üzerindeki Almatı, Taşkent, Bakü, İstanbul gibi şehirlere dönmeleri bu coğrafya için önemli bir simgesel zenginlik olacaktır.

Ukrayna’daki savaşın en kısa zamanda sona ermesinden sonra Rusya’da siyasi ve ekonomik zeminin göç edenlerin geri dönmeleri için uygun olduğunda “zor zamanlarında gidebilecek” yerin Kazakistan’dan Türkiye’ye kadar İpek Yolu hattı olduğunu deneyimlemiş olan Rus halkı için Türk devletlerine karşı daha sıcak ilişkiler geliştirmek kolaylaşacaktır. Bu bağlamda 1552'de Kazan’ın kaybedilmesinden beri Rus orduları ile onlarca büyük çaplı savaş yapmış çoğu kez de bu savaşları kaybetmiş Türkistan, Kafkasya, Anadolu ve Balkanlardaki Türk topluluklarında Rus halkına karşı düşmanlığın (Rusofobi) yok denecek kadar az olmasının sebeplerinin araştırılması da belki de herkesten çok Rus bilim insanlarına düşmektedir.

Ahmet AKALIN
Ankara Üniversitesi Doktora Öğrencisi
RTÜK Üst Kurul Uzmanı

Bakmadan Geçme