MUHARREM AYI - Zeynel Abidin BAŞARAN

MUHARREM AYI


Bu yıl Miladi takvime göre 14 Ekim 2015 tarihi Hicretin ilk günü ve Muharrem Ay’ı olarak başladı. Matem ve sünnet oruçlarının tutulduğu bu günlerde, tüm oruçlu kardeşlerimizin oruçlarını tebrik eder, matem ibadetlerinin de kabul olmasını Yüce yaratıcıdan temenni ederim. Bu Kutsal ayda tüm milletimizin akıl, izan, ilim irfan ve hikmetle, birlik ve beraberlik içerisinde hareket ederek yaşaması da en büyük dileğimizdir. Oruçların en güzellerinden bir olan Muharrem Ayı Orucu, hem matem orucu, hem de tarikat orucu olarak nefsi terbiye etmek, Peygamber ve evlâdı için yas tutmak ve Kerbela’ daki zalimlerin şerrinden Allah’a sığınmak demektir. 

          Muharrem Ayı Hem ay olarak, hem de oruç ayı olarak çok önemli olayların yaşandığı bir aydır. Haram aylardan kabul edilen Muharrem, kelime anlamıyla “hürmete layık, kutsanmış, korunmuş ve bazı (helal olan) davranışların da özellikle bu ayda haram edilmiş anlamlarını ifade edildiği bir aydır. Bir çok fıkıh âlimine göre Muharrem,  dokunulamaz, günah ve kötülük erişilemez anlamlarını içerdiğini, Kur’an daki İbrahim Suresi’nde geçen(14/37)  “Beytikel Muharrem” kelimesinin de bu anlamı taşıdığı belirtilmiştir. Yani, arınmış, korunmuş, anlamında kullanıldığı açıklanmıştır. Ayrıca Muharrem, haram kılınan kötülüklerden arındırılan, ya da kötülüklerden men edilen mahal, yer veya beyit (ev) anlamlarıyla da değerlendirilmektedir.

            İbrahim sûresinden de anlaşılacağı gibi,  Bugün ki Kâbe’nin olduğu yere, Hz. İbrahim, çocuklarından İsmail’i ve karısı Hacer’i ilahi vahiyle,  bir vadiye yerleştirmiştir. (14/37) Ayette geçen toprağın, bölgenin ekip-biçme yönünden işlenmemiş olarak ve işlenmesinin mümkün olamayacağı şeklinde bir serzenişte bulunan Hz İbrahim’e, Cenab-ı Allah “Biz orayı insanların dalga dalga ziyaret etmek için akın edeceklerini ve bu yüzden geçim sıkıntısı çekmeyeceklerini, aynı zamanda, hiçbir günahın kendilerine ulaşamayacağını, veya hiçbir günahın ve kötülüğün bu bölgede var olmayacağını; bir ev, bölge veya vadi olacarak belirtmiştir. Bu nedenle “Beytike’l-muharram” ifadesindeki, vasıtasıyla nezdinde, yanında, yakınında huzurunda, hakkında, kötülüğün ve günahın yasaklandığı ve ya yaklaşamayacağı anlamlarına geldiği müfessirlerce tefsir edilmiştir.

          Şehrullahi'l-Muharrem" olarak meşhur olan ve "Allah'ın Ayı olarak bilinen Muharrem ayı,  öncelikle bütün peygamberlerin oruç tuttuğu bir aydır.  Bu ayda Hz. Adem üç gün, Hz. Nuh beş gün ve en son Hz. İbrahim’de on gün oruç tutmuştur. Diğer peygamberlerinde bu ayda muhtelif sayıda oruç tuttukları bilinmektedir. Peygamber Efendimiz’de bu ayda oruç tutmuş, özellikle Aşure günü oruçlu olunması konusunda da ümmetine tavsiyelerde bulunmuştur. Muharrem Ayı’nın özellikle ilk on günü çok kutsal kabul edilmiş ve bu günlere Kur’an’ da değişik ayetlerde atıfta bulunulmuştur. “Ey İnananlar, Oruç sizden öncekilerin üzerine yazıldığı gibi sizin de üzerinize yazılmıştır. Umulur ki korunursunuz.” Ayetiyle bizden önceki ümmetlere farz edilen orucun Muharrem Ayı’nda tutulan oruç olduğu, Ramazan Ayı’nda tutulan orucunun sadece Peygamber Efendimize ve ümmetine farz kılındığı bir hakikattir. Ayrıca, Fecr Suresindeki 2. Ayetinde “Yemin olsun on geceye” ayetinin de Muharremin ilk on gününe olduğu ve onuncu günün de kutsanmış Aşure Günü olduğu üzerinde bazı önemli kaynaklar ittifak etmişlerdir.

          Bu nedenle peygamber Efendimiz Ramazan ayından sonra en faziletli oruç, Allah'ın ayı olan Muharrem ayında tutulan oruçtur”(Tırmızi)  demiştir. Bu hadis-i şerifi ile, de görüldüğü gibi, bu günlerde tutulan orucun faziletini ifade etmektedir. Bu hadisin açılımında İmam-ı Gazali, "Muharrem ayı Hicrî senenin başlangıcıdır. Aynı zamanda büyük hadiselerin yaşandığı bir aydır. İçinde Aşûre Günü gibi tarihi bir gün vardır. Böyle bir ayda ibadetleri oruç gibi hayırlı bir temele dayandırmak daha faziletli olur. Bereketinin devamı da daha fazla ümit edilir" diyerek bu ayda tutulacak orucun önemini vurgulamıştır..

            İlahi mucizelerin en çok gerçekleştiği Muharrem Ayı, bereket ve feyzin ayıdır. Muharrem Ayı, Rabbani ihsanın ve keremin coştuğu ve bollaştığı en cömert bir aydır.  Muharrem Ayı, inananların üzerine şifa ve şefaat şemsiyesinin açıldığı merhamet ve rahmet  nurlarının saçıldığı bir ayıdır.  Muhakkak ki Allah'ın ayı, günü ve yılı olmaz, ancak Allah'ın rahmetine erişmenin önemli anları, zamanları mutlaka vardır. Muharrem Ayı’ da şüphesiz bu zamanlardan biridir. Bu anları ve zamanları en iyi şekilde değerlendirmek ve Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak inananlar için önemli bir fırsattır.

            Her dinin, milletin veya inanç guruplarının, diğer zaman dilimlerinden farklı kabul ettiği, kendine özgü belirli gün ya da ayların olması çok doğal karşılanmalıdır. Bu gün ve ayların kutsallığı konusunda farklı görüşlerin de olması mutlaka kaçınılmaz olmuştur. Ameller niyete göre ise,  yadırganacak bir durum olmasa gerek. Yüce Dinimiz İslâm’da da, kutsallığı herkes tarafından kabul görmüş öyle gün ve geceler vardır ki, rahmet ve mağfirette sınır konulamamıştır. İşte Ramazan Orucundaki Kadir Gecesi gibi, Muharrem Ayı’ndaki Aşure Günü,  Beraat Gecesi, Regaip gecesi gibi…  Ve öyle  aylar da vardır ki, Recep, Şaban, ve diğer yukarıda belirttiğimiz haram aylarla birlikte, kutsanmış gün ve geceler ile birlikte,  tüm zamanlara serpiştirilerek takva ve tevazuuda insanların bir yarışa girmeleri Allah tarafından murat edilmiştir.                                         

                              

                                                                           

KAYNAKLAR

1-Tirmizi, Savm, 49; III, 127.

2-Müslim, Sıyâm,133; I,

3- Müslim, Sıyâm, 202; I, 821.

4-Tirmizi,Savm,48; III, 126.

5-Müslim, Sıyâm, 38. I, 821.

6-Yavuz, Yusuf  Şevki, “Aşûra”,

7- Kur’ân-ı Kerim Meali Elmalı

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
29Haz

AGNOTOLOJİ BATI TOPLUMU VE BİZ

07Mar

Kadınlar Dünyadır

16Kas
05Kas
20Ekm

Özgüven ve Özdisiplin