Terbiye, Disiplin, Ceza, Huzur ve Refah - Şakir ALBAYRAK Eğitimci&Yazar

Terbiye, Disiplin, Ceza, Huzur ve Refah


Toplumun nihaî hedefinin huzur ve refah olduğunu söylemek elbette bit kehanet değil. Huzur ve refahın temin yollarının çok iyi bilinip hayata geçirilmesi gerekir. Huzur ve refahın temini için terbiyenin öncelendiği metnin başlığından seziliyor olmalı. Kelimenin gerçek anlamıyla “TERBİYE” meselesi mesele olmaktan çıktıktan sonra sıra “    DİSİPLİN”e geliyor. Disiplin deyince akla gelen ilk tanım zecrî ve cebrî olarak astın, üstün dediklerini yapması veya üstün talimat ve emirlerine uyması geliyor.

Toplumsal zihniyetin bundan başkasını kabullendiğini kabul etmek de mümkün değildir. Bu keyfiyet askerliğini tamamlamış olanlarla özellikle yatılı olmak kaydıyla öğrenci olanlar tarafından aynen kabul edilir. Diğer taraftan disiplinin tanımları da bu uygulamaların gerçekleştirilmesine müsait durumdadır.

Bendeniz gerçekleştirdiğim okumalar ve dindiğim tecrübelerime dayanarak lügatlerin içerdiği disiplin tanımlarının eksikliği ve yanlışlığının mevcudiyetine inanmaktayım. Bu tanımlara muhtemelen kaynaklık edeceğine inandığım veya mevcut tanımların anası kabul ettiğim tanımım şöyledir: Disiplin hareket, zaman ve mekân uyumudur. Bunun da anası üstün terbiyedir. Eğitim kelimesini özellikle kullanmadığımın da bilinmesini isterim. Terbiye ile disiplinin sağlanması gerçekleşmemiş ise sıra fiillerin karşılığı cezadadır. Mademki terbiye, toplumsal düzene uyumlu olmayı sağlayamamış, toplumsal düzeni bozmaya yeltenenlerin veya bozanların muaheze edilmeleri için ceza zorunlu olarak gerekmektedir.
Cezaların caydırıcılığı sağlanmazsa hiçbir itibarı kalmaz, suçun bir nevi teşvikine hizmet etmiş olunur. 

Son eğitim şurasında konuşulup karara bağlanılan konular arasında bu durumun olup olmadığını bilmiyorum. Bildiğim bir şey varsa o da MEB bürokrasisinin alandan gelen talep ve tekliflere pek iltifat ve itibar ettiklerini sanmayışımdır. Masa başı bürokrasisi sahaya itibar etmediği sürece, terbiye, disiplin, huzur ve refah ümidini taşıyor olmak beyhudedir.
Metnin başlığını teşkil eden kavramların koordinasyon ve korelasyonunu hayata geçirmedikçe havanda su döğmeye devam edeceğimizden asla şüphem yoktur.

Daha önceki yazılarımda belirttiğim üzere düşünmek için maaş alıp düşünmekten korkanların yanı sıra ben ve benim gibiler bedava düşünmeye istikrarlı bir tarzda devam edeceğiz. BU durum bir dava haline çoktan geldi geçti.
Her vatandaşımızın memleket meseleleriyle alakadar olması, vaziyetten vazife ihdas edercesine
 fahri vazifesidir. Yeter ki çözümlere ulaşmak için düşünelim. Eski nesilden düşünenleresin yanlış düşünmelerine bile ihtiyaç olduğu bilinmektedir.

Daha açık ifade etmek gerekirse müçtehit makamındaki eşhasın doğru kararının karşılığının sevabının 10 dereceye, yanlış kararının 1 dereceye tekabül ettiği bu konuda bilimsel kariyeri olanlarca gayet açık bir şekilde bilinmektedir. Memleket için samimice düşünüldüğü takdirde yanlış çözüm teklif edenlerin bir cezası olmaz, olsa olsa teklifleri rafa kaldırılır.
 

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!