BABA...

İyi ki doğmuşsun. İyi ki varsın. İyi ki benim babamsın. Elimi hiç bırakma, olur mu?

PAYLAŞ
Harput Sancak Haber - Harput Sancak Haber

Aile… İnsanın hayatında önemli bir yer kaplayan eşsiz bir kelime. Canından can veren anne, O can’ın diğer yarısı baba ve onların beraber durdukları her saniye etrafa yaydıkları o büyüleyici güven duygusu… İki başka insanın sadece bir araya geldikleri zaman yakalayabildikleri o tatlı huzur….
                Sizinle “anne” hakkında da uzun bir yazı paylaşacağım ilerleyen zamanda. Fakat bugün ben, o can’ın diğer yarısına adamak istiyorum yazımı. Evin direği. Geminin dümeni. Baba…

Belki de Türkçe’deki en basit kelimelerden baba. Birbirini takip eden iki eş hece bir çırpıda çıkıveriyor değil mi ağızdan? Aldanmayın! En az anne kadar kudretli, en az anne kadar kutsal bir kelime “baba”.

Otorite ve eğlence. Güvenlik ve macera. Sevgi ve bağlılık. Sadakat ve erdem. Baba olmak zor iş vesselam! Her ademoğlunun kaldırabileceği bir sorumluluk değil.

Hayatımı düşündüğüm zamanlarda ilk anılarımdan biri de babamın beni belimden tutup havaya fırlatışı. Oldukça minik bir çocuktum ben. Düşsem incineceğim kesindi. Fakat asla düşmekten korkmadım. Havaya her yükselişimde babamın gözbebeklerinde heyecanla parlayan yüzümü, kabarmış saçlarımı gördüm ve istisnasız her seferinde güven içinde babamın ellerine kondum. O günden sonra hiçbir zaman düşebileceğimi düşünerek endişelenmedim. Çünkü ne zaman yalpalasam beni yakalayacak kocaman bir yürek olduğunu bildim. O, bana düzgün biçimli ellerinden ve eğmeçli güzel tırnaklarından daha fazlasını verdi.

 Duygularımızı ifade etmekten çok korkuyoruz biz. İnsanlara onları sevdiğimizi, onlara değer verdiğimizi söylemekten korkuyoruz. Benim babam duygularını saklamadı hiç. Demirden, duygusuz bir makine gibi davranmadı asla. Onun hassas noktalarını, duygularını ve gözyaşlarını gördüm. İnsan olduğunu gördüm. İnsan olmanın utanılacak bir şey olmadığını öğretti bana. tüm sevgilerimizle, isteklerimizle, öfkelerimizle insanız biz. Ve ancak insan olduğumuz kadar kıymetliyiz.

Ve baba… Benden kaç kez özür diledin? Birbirinin yüzüne bile bakmayan tüm bu kalabalık içinde senin cesaretini gösterebilecek bir tek adam daha var mıdır? Kendi kusurunu kabul edip özür dileyebilmenin o zorluğunu ancak bugün anlıyorum. Benim için egonu yok saydın, teşekkür ederim.

Hizmetin nimet olduğunu, kutsal bir ülküye adanmamış hayatın sadece boşa geçmiş zaman olabileceğini senden öğrendim. İsmimin unvanımdan önce anılmasının ne kadar kıymetli olduğunu seni izlerken gördüm.

Edep. Hayatı haddini aşmadan yaşamak. Dünya üzerinde hafif adımlarla yürümek. Kendi nefsinden önce gelecek nesilleri düşünmek. Her çocuk babasını sever. Ve her kız için babası özeldir. Fakat ben, sana hayranlık duyuyorum.

Senin alanın olan konularda yorum yaptığımda bile kibar bir ilgiyle dinleyip benimle samimiyetle tartıştığın için bugün korkmadan bu satırları yazıyorum ve tıp okumasam da, çok para kazanmasam da, adım altın plakalara yazılmasa da değerli olduğumu biliyorum. Çünkü sana ben lazımım. Öyle dememiş miydin?

Benim için yaptığın her şey için teşekkür ederim. Korkularımı yenmeme yardımcı olmak uğruna örümceklerle haşır neşir olduğun için, bana sadece başarılı olması gereken bir robot olarak bakmadan birey olduğumu kabullendiğin için, her daim elimi tuttuğun için, insanlarla tanıştırırken yüzündeki geniş gülümseme için,  her duyduğumda neşelendiğim kahkahan için. Fakat en çok da koşulsuz bir şekilde sevdiğin için. Teşekkür ederim.
                İyi ki doğmuşsun. İyi ki varsın. İyi ki benim babamsın. Elimi hiç bırakma, olur mu?

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN