GERÇEK VE UMUT ARASINDA SURİYELİ MÜLTECİLER SEMPOZYUMU SONUÇANDI.

Adıyaman Üniversitesi ev sahipliğinde, Suriyeli Göçmenlerin kurduğu Yenilik Eğitim ve Kültür Derneği ile Adıyaman Valiliğinin, Adıyaman Belediyesinin ve Adıyamanlılar Vakfının destekleriyle düzenlenen sempozyuma 22 farklı ülkeden bilim insanı katıldı.

PAYLAŞ
Harput Sancak Haber - Harput Sancak Haber

Adıyaman Üniversitesi ev sahipliğinde, Suriyeli Göçmenlerin kurduğu Yenilik Eğitim ve Kültür Derneği ile Adıyaman Valiliğinin, Adıyaman Belediyesinin ve Adıyamanlılar Vakfının destekleriyle düzenlenen sempozyuma 22 farklı ülkeden bilim insanı katıldı.

Sempozyumun tanıtım konuşmasını yapan ve Sempozyumun dünyada bir ilk olduğuna vurgu yapan Üniversitemiz öğretim üyesi ve Sempozyum Düzenleme Kurulu üyesiElazığ'lı Doç. Dr. Ahmet AKKAYA konuşmasında,  “Yüzlerce akademisyen Arapça ve Türkçe tebliğ sunmak için müracaat etti. Fakat Bu başvurular arasında özellikle Suriyeli mültecilerin sorunlarına ve bu sorunlara çözüm önerileri getiren bildirilere yer vermiş bulunmaktayız. Düzenlediğimiz sempozyumda 63 adet Arapça, 52 adet de Türkçe hem sözlü hem de poster bildiri, kıymetli dinleyiciler ile karşı karşıya bırakılacaktır. Özellikle sorunlar ve çözüm önerileri doğrultusunda bir farkındalık oluşturma açısından önemli bir yer edinmektedir.  Bununla birlikte sempozyumumuz sonunda önemli bir sonuç bildirgesi yayımlanacak ve bu bildirge tüm dünyada Suriye’deki durum ile alakalı ne kadar kurum ve kuruluş varsa bu belirlenen kurumlara ulaştırılacaktır” diyerek "sadece çadır kentte yaşayan Suriyelilerin değil, şehirlerde yaşayanların da sorunlarının giderilmesi noktasında sempozyumun çok önemli bir misyon üstlendiğini düşünüyorum" dedi.  

Sempozyumun Suriyeliler için önemine vurgu yapan Üniversitemiz öğretim üyesi ve Sempozyum Düzenleme Kurulu üyesi Yrd. Doç. Dr. Mohammed KALOU ise konuşmasında, “1. Uluslararası Gerçek ve Umut Arasında Suriyeli Mülteciler Sempozyumu Suriyeli vatandaşlarımız kadar Türkiye ve Dünya içinde büyük önem taşımaktadır. Burada Suriyeli savaş mağduru çocuk, yaşlı, kadın ve diğer mazlumlara yardımlarını esirgemeyen Türkiye Cumhuriyetine ve Müslüman kardeşlerimize teşekkür ediyorum.” diyerek sempozyumun hayırlara vesile olmasını diledi. 

Yenilik Eğitim Kültür Derneği Başkanı Amer ALNMR ise katılımın yoğun olmasından duyduğu memnuniyeti dile getirerek yaptığı konuşmasında, “Suriyelilerin çektiği sıkıntı ve sorunları biliyoruz. Savaştan, dolayısıyla ölümden kaçan milyonlarca Suriyeli hemşerimize sadece Türkiye Cumhuriyeti sınırlarını açarak kucak açtı ve onların yaralarını sardı. Bizlere yapılan yardımlar azımsanmayacak derecede fazladır ancak sağlık ve eğitim gibi alanlarda daha iyi imkânlar bularak sorunlarımızın giderilmesi anlamında yeni çalışmalar yapılmasını diliyoruz. Bu sempozyumun Suriyelilerin bu sorun, sıkıntı ve taleplerine cevap ile çözüm bulacağına inanıyor başta Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Adıyaman Üniversitesi gibi desteği olan ve emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum” diyerek katılım sağlayan tüm protokol ve misafirlere teşekkür etti. 

Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü Göç ve Acil Durum Eğitim Daire Başkanı Yalçın Köksal DEMİR ise konuşmasında, “Ülkemizde misafir olan mülteci kardeşlerimiz için elimizden gelen her şeyi yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. Suriye’de iç savaşın başladığı ilk günlerde Suriyeli vatandaşların sınırlarımıza doğru geldiğini ve birçoğunun sınırlarımızı geçmek istediğini biliyorduk. İlk zamanlarda 10-15 bin olan mülteci sayısının bugün yaklaşık olarak 3 milyon olduğunu görmekteyiz.   

Suriye İnsan Hakları Genel Başkanı Ghazwan KORONFUL ise yaptığı konuşmada, “Suriye’de yaşanan iç savaş Suriye halkını olumsuz etkiledi ve etkilemeye devam ediyor. Bizim temennimiz Türkiye ve başka ülkelerde mülteci olarak yaşamını sürdüren vatandaşlarımızın bazı hak ve hukuksal sıkıntılarının tamamen ortadan kalkmasıdır. Sadece 3 milyon Suriyeli evlerini, işlerini bırakarak savaştan kaçıp sınırı geçmiş ve burada bir şekilde hayatlarını sürdürmektedirler. Bu sayı sadece Türkiye’de yaşayanlarındır. Avrupa ve çeşitli ülkelerde de çok sayıda Suriyeli vatandaşımız sorun ve sıkıntılarla iç içedir” diyerek Sempozyumun Suriye ve dünya halkları için hayırlı olmasını diledi.   

Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Mustafa Talha GÖNÜLLÜ ise konuşmasında “Üniversitemizde tertip edilen ve bununla şeref duyduğumuz Türkiye’de ilk kez Suriyeli kardeşlerimizi ele alan bu sempozyuma katılım gösteren herkese çok teşekkür ediyorum. Kardeşlerimiz olan Suriyelilerin içimizi acıtan hicran yarası oluşturan durumları bizzat içimize gelmeleriyle daha fazla hissetmemize neden olmuşlardır. Uzun vadede devam edecek gibi görünen bu durumun sempozyum sonunda, ele alınacak olan ilmi ve insani bildirilerin sonunda önemli bir sonuç çıkacaktır. Materyalist dünyanın İslam ülkeleri üzerine bir zamandır rahatsızlığı söz konusu tabii, bunların dünyada hiçbir insana bir hayırları olduğunu ne görmüş ne de duymuşuzdur. Bırakın Müslümanların yaptığı gibi ekmeğini bölüşmeyi, insanların yaşamasını bile fazla görmektedirler. Devletimizin büyüğü Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’ın yüksek iradeleriyle bugün Türkiye’de Suriyeli kardeşlerimiz en iyi şekilde ağırlanmakta ve elinden geldiğince ekmekler bölünerek elimizdeki olanaklar nispetinde paylaşılmaktadır. Ülkemizin önemli meşguliyetleri olmasına rağmen maddi manevi dertleri olmasına rağmen Suriyeli kardeşlerimizin önemli bir kitlesine ev sahipliği yaparak bir ensar gibi kardeşçe yaşanılmaktadır. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’ın yüksek iradeleriyle ve Yükseköğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Yekta SARAÇ’ın emirleriyle bu bölgedeki üniversiteler onlarca toplantı yapıp durumu müzakere etmiş ve Yükseköğretim Kurulu da birçok karar almıştır. Türkiye’deki üniversitelerde önemli sayıda Suriyeli kardeşlerimiz öğrenim görmektedir. Ayrıca Suriyeli akademisyen kardeşlerimiz de Türkiye’de istihdam edilmişlerdir. İnşallah bizim umudumuz savaşın biran evvel biterek Suriyeli kardeşlerimizin üstündeki karabulutların en kısa zamanda kalkmasıdır.  İlmi ve insani niteliği olan 120 civarında bildirisi olan sempozyumun insanlığa bir örnek bizim dışımızdaki materyalist dünyaya da bir mesaj olacağı umudundayım. Materyalist dünyanın hayatta maddi kazançtan başka bir hedefi yoktur hiçbir zaman da olmamıştır, bunun dünyada örnekleri yoktur. Biz burada tüm insanlığa mesaj vermeyi umut ediyoruz. Türkiye’miz vardır Türkiye’mizin halkı da vardır ve hiçbir problem yoktur inşallah” diyerek katılımcılara teşekkür etti. 

 

Adıyaman Valisi Mahmut DEMİRTAŞ ise yaptığı konuşmada, “İnsanların büyük imtihan verdiği dönemler vardır. Bugün de İslam Alemi olarak büyük bir imtihandan geçtiğimiz tartışmasız bir gerçektir.  Yerle bir edilen şehirler, yurdundan göç etmek zorunda kalan insanlar, yuvaları yıkılan aileler, kıyıya vuran çocuklar, bütün bunlar insanlığın bu sınavda çok da başarılı olmadığının bir göstergesidir.  Hemen yanı başımızda Suriye’de 5 yıldır devam eden bir savaş var. Maalesef bu dünyanın neredeyse tamamı bu savaşın mağdurlarına karşı adeta kör, sağır ve dilsizdir. Kimse görmüyor, kimse duymuyor ve kimse umursamıyor. Ne zaman ki dünya üzerinde zulme uğrayan zalime direnemeyen mazlumlar oldu Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak yanlarında olduk, kucak açtık. Dün Bosna’da, Kosova’da, Filistin’de bugün ise Halep’te, Şam’da ve Türkmen Dağında Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve milleti ile birlikte Suriyeli kardeşlerine Arap, Türkmen, Kürt ve Süryani ayrımı yapmadan sınırlarını sonuna kadar açtı, bununla da yetinmeyip evlerinde ağırlayıp sofralarındaki yemeğe ortak etti, fabrikalarında iş verdi. Adıyaman ilimizde 25 bin, ülkemizde ise nerdeyse 3 milyon Suriyeli kardeşimizi misafir ediyoruz. Siz de takdir edersiniz ki bu kadar insanı mutlu etmek kolay bir iş değildir. Ama biz Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak elimizdeki tüm olanakları seferber ederek konaklama, barınma eğitim, sağlık ve güvenlik gibi temel yaşam ihtiyaçlarını gücümüz nispetinde karşılıyoruz ve karşılamaya devam edeceğiz. İllaki eksik kalan, yetişemediğimiz ihtiyaçlarınız vardır. Bu sebeple bugün bunları konuşmak ve çözümler üretmek için çok değerli akademisyenlerimizle bir araya geliyoruz.  Ben bu Sempozyumu çok değerli buluyorum, dertlerinizi dert edinişimizin somut bir ifadesi olarak görüyorum. İnanıyorum ki buradan çıkacak sonuçlar daha zor şartlar altında yaşayan Suriyeli kardeşlerimiz için umut olacak ve daha çok insana ulaşmasını sağlayacaktır. Bu nedenle başta Adıyaman Üniversitemiz, Belediyemiz, İpekyolu Kalkınma Ajansı, Türkiye Petrolleri Bölge Müdürlüğü, Yenilik Eğitim ve Kültür Derneği ve Adıyamanlılar Vakfı olmak üzere emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyorum” diyerek sempozyumun hayırlı olmasını diledi.

 Bilim insanları, Suriyeli göçmenlerle ilgili sorunları ve çözüm önerilerini bilimsel olarak sempozyumda dile getirdiler.  Bu sempozyumun sonuç bildirgesi aşağıdadır:

 

1- Suriye ve Suriye dışında akan kanın durdurulması, göçün engellenmesi için uluslararası kurum ve kuruluşların gerekli girişimler çok yetersiz kalmakta olup, sonuç alacak kadar artırılmasını diliyoruz.

2-Suriye'de meydana gelen yıkımdan ve akan kandan,  öncelikle saldırgan özelliğini koruyan Suriye rejimi, Rusya, İran gibi devletler ile DAEŞ gibi terörist örgütler sorumludur. Savaşın durdurulması için uluslararası kuruluşların girişimlerini destekliyoruz.

3-Avrupa Birliği ülkelerinden, AB müktesebatında yer alan yasal sorumluluklarına ve yürürlükte olan insan hakları kanunlarına göre, Suriyeli göçmenlere davranmalarını, insani ve ahlaki sorumluluklarını yerine getirmelerini bekliyoruz.

4-Türkiye Cumhuriyeti'ne ve Türk halkına,  Suriyeli göçmenlere gösterdiği konukseverlikten ve göçmenlerin eğitim, barınma, korunma, sağlık ve sosyal ihtiyaçları için gösterdikleri önemli büyüklükteki destek ve çabadan dolayı teşekkür ediyoruz.

5- Körfez İşbirliği Üyesi Arap Ülkeleri, Arap ülkesi olmaktan ve Müslümanlıktan kaynaklanan tarihi sorumluluklarını yerine getirmelerini, Suriyeli göçmenleri ülkelerine kabul etmelerini ve onlarla ekonomik imkânlarını paylaşmalarını bekliyoruz.

6-Suriye rejiminin ülke dışına çıkan Suriye vatandaşlarının pasaportlarını iptal etmesi, onları diasporada vatandaş olma sıfatlarından mahrum bırakması, göçmenleri bulundukları ülkelerde çok zor durumda bırakmaktadır. Bu sorunun çözümü için geçici hükümetin ibraz ettiği pasaportların Suriyeli göçmenlerin göç ettikleri ülkeler ve uluslararası kuruluşlar tarafından tanınmasını umuyoruz.

7- Türkiye hükümetinden ve göçmenlerin yoğun olarak barındıkları Suriye’ye komşu ülkelerden ailelerin birleştirilmesine yönelik olarak göçmenlere dolaşım hakkı verilmesi konusunda gerekli yasal kolaylıkların sağlanmasını bekliyoruz.

8-Suriyeli göçmenleri barındıran bütün ülkelerden göçmenlerin sosyal güvenliklerine, sağlık bakımlarına ve çalışma haklarına gereken riayeti göstermelerini istiyoruz.

9-Suriye resmi eğitim sistemine göre, alınan diplomaların denkliği konusunda gerekli duyarlılığın gösterilmesini umuyoruz. Bu konuda sahte diploma hazırlayan şebekelerin durdurulmasını ve sorumluların cezalandırılmasını bekliyoruz.

10-Diasporada, gerek Suriye yasaları gerekse barınılan ülke yasaları çerçevesinde gerçekleşmeyen, lakin sosyal bir zorunluluktan kaynaklanan göçmenler arası evliliklere gereken hukuki ve yasal tanınırlığın sağlanması için gerekli reformların yapılmasına ihtiyaç duyulduğunu belirtmek isteriz.

11- 3 milyon civarında Suriye göçmenini barındıran Türkiye’den göçmen çocuklar için mesleki eğitim imkânlarını arttırmasını ve geliştirmesini yararlı buluyoruz; bunun uyuma katkı sağlayacağını düşünüyoruz.

12-Ulusal ve uluslararası insani yardım kuruluşlarının bulundukları yerlerde Suriyeli göçmenlerin sefaletten kurtulmaları için gösterdikleri çabaları takdirle karşılıyoruz. Yardım kuruluşlarının gerek Suriye'de gerekse diasporada gösterdikleri çabaların desteklenmesini umut ediyoruz. Bulundukları ülke imkân ve şartlarını ve amacını aşan ölçüsüz beklenti üretmelerinin de uygun olmadığını düşünüyoruz.

13-Basına da Suriyeli sığınmacıların acılarına gösterdiği ilgiden dolayı teşekkür ediyoruz, Bununla beraber basın ahlakına aykırı olarak Suriye göçmenlerinin ıstıraplarını kötüye kullanan basın mensuplarını ve kuruluşlarını kınıyoruz.

14- Türkiye’deki göçmenlere Türkçe öğretimi konusunda daha geniş imkânlar sunulması, göçmenlerin uyumuna önemli katkı sağlayacaktır.

15-Uluslararası insan kaçakçılığı yapan örgütlerin Suriyeli göçmenleri istismar etmesinin durdurulmasını ve bu konuda daha ciddi tedbirlerin alınması gerektiğini ümit ediyoruz.

 

 

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN